BÜYÜK ORTA DOĞU PROJESİNDE TÜRKİYE NEREDE?

1
587
Büyük Orta Doğu Projesi ve Türkiye
Büyük Orta Doğu Projesi ve Türkiye

Can Emre

BÜYÜK ORTA DOĞU PROJESİNDE TÜRKİYE NEREDE?

BOP PROJESİ

2004 yılında Türkiye ziyaretinde ABD Başkanı Bush’un bölgesel ve küresel anlamda Amerika’nın konjonktürel strateji ve doktrinlerini açıklarken “Amerika dünyanın süper gücü” diyerek, Büyük Orta Doğu Projesi ile küresel anlamda dünyayı çevreleme politikasının yeni versiyonunu hayata geçirdiklerini söylüyordu.

Aslında bu bağlamda Amerika, yeni bir politika hayata geçirmiyordu. Mevcut politikalarını yeniliyor bir anlamda güncelliyordu.

1.Dünya Savaşı sonrası Wilson İlkeleri ve Self Determination ile sömürgeciliğe yeni bir yorum getiren Amerika, yeni attığı adımlara bir ikincisini 2.Dünya Savaşı sonrası Truman Doktrini ve Marshall Yardımları ile hayata geçirip adım atarken, NATO konsepti ile soğuk savaş yılları politikasını da sözde komünizm tehdidine karşı önlem alıyordu. Bu gelişmelerin ışığında 1991’de SSCB’nin dağılması ile birlikte daha önce iki kutuplu dünyada Komünizm ve Kapitalizm tandanslı kutuplaşma bitmiş, artık Marksizm, sosyalizm ve komünizm tehdidi SSCB’nin dağılması ile sona ermişti.

Orta Doğu Kavramı

Bu bölge tarih boyunca medeniyetlerin beşik noktası olarak anılmıştır. Ortadoğu’nun modern tarihini iki yüzyıl önce başlatan hegemon güçler, iki yüzyıl boyunca Ortadoğu’ya zaman zaman doğrudan zaman zaman da sürekli karıştılar ve bu bölgeye düzen vermek istediler.

Ortadoğu’ya odaklanan bu güçler ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ ile yeni bir düzen arayışı içindedirler. 2. Dünya Savaşı sonrasında, iki farklı dünya görüşüne sahip olan ve dünya egemenliği konusunda sıkı bir mücadeleye giren ABD ve SSCB karşı karşıya gelirken, Doğu Avrupa’da Sovyetlerin kendisine bağlı uydu sosyalist devletler kurmasından ürken ABD, Sovyet yayılmasını önlemek için çeşitli tarihi ve politik nedenlerle, bu ülkeden çekinen devletleri bir ittifaklar zincirinin halkaları yaparak çevrelemek istiyordu.

Bu doğrultuda kurulan, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Balkan Paktı, Bağdat Paktı, Güney Asya Antlaşması Örgütü (SEATO), Anzus Paktı, bu politikanın ürünleridir.  Soğuk Savaş bitiminden sonra, aslında eski bir kod olan ‘Yeni Dünya Düzeni’ nin kurulması çabalarına hız verilmiştir.  İyimser bakışa göre yenidünya düzeni, küreselleşme aracılığıyla özgürlüğün tüm dünya üzerine yayılmasını sağlayacak ve barış içinde yaşayan bir dünya anlamına gelmektedir. Kötümser olanlar arasında görüş ayrılıkları vardır. Kimilerine göre bu düzen, ABD’nin tek kutuplu kaldığı dünyada egemenliğini pekiştirmek için kurmak istediği, kimilerine göre de tüm dünyada egemen olan uluslararası unsurların istediği bir düzendir. Bu düzende, ulus devletler yalnızca hizmet edebilecek, yüzyılların uygarlık birikimi “küreselleşme” yoluyla kontrol altına alınarak yeni sömürge anlayışına yaşam verilecektir.

Aynı zamanda bölgenin enerji ve petrol kaynakları, tarıma elverişli topraklar ve değerli su kaynaklarının yanında 1948’de kurulan İsrail’in güvenliği ve yayılmacılığı da düşünülünce, ABD’ nin konjonktürel olarak kendini de güvenlik altına alması gerekti. Sadece coğrafi olarak değil siyasi olarak da genişliği bulunan, pek çok bilinmezlerin, karmaşık ilişkilerin, sorunların ve çatışmaların merkezi Orta Doğu zor bir coğrafyadır. Daha ziyade dinsel anlamda Müslümanların, etnik anlamda ise Türk, Arap ve Farsların çoğunluğu oluşturduğu bir bölgeden söz edilmektedir.  Bununla birlikte İslamiyet’in yanında Yahudilik ve Hristiyanlık da diğer önemli dinler olarak bölgedeki siyasi gelişmelerde her zaman önemli role sahip olmuşlardır. Türkler, Araplar ve Farslardan oluşan yapısında Kürtler ve Yahudiler de belirleyici rol oynamaktadır.

Sınırlar

Ortadoğu, batıda Fas, Tunus, Cezayir, Libya, Somali, Etiyopya, Sudan, Mısır, Irak, Kuveyt, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman’ı içine alan, kuzeyde Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini kapsayan, ayrıca İran, Afganistan ve Pakistan’ın da dahil edildiği, güneyde Suudi Arabistan’dan Yemen’e uzanan Arap yarımadasını çevreleyen ve ortada Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail ve Filistin’in yer aldığı bir coğrafya olarak tanımlanmaktadır.

Bu sisteme geçişte ilk adım olarak değerlendirilen Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ya da NATO’nun Haziran 2004’teki İstanbul Doruğundan sonra anılan adıyla ‘Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (GOKAP)’, Moritanya’dan Endonezya’ya, bir başka açıklamaya göre, Türkistan’ın Doğusu’na kadar uzanan coğrafyadaki ülkeleri içermektedir.

Bu çalışmada, ‘Yeni Dünya Düzeni bugün yenilenmiş versiyonu Büyük Ortadoğu Projesi yani BOP, ABD’nin yeni yüzyıldaki küresel egemenlik arayışı ve bu arayışın ışığında ortaya atmış olduğu doktrindir.

Türkiye bu projenin neresinde

Bölgesel anlamda Türkiye bu çevreleme ve değiştirme yok etme projesinin tam ortasındadır.

Ortadoğu’nun Stratejik Önemi

Ortadoğu, insanlık tarihinin hemen her döneminde, taşıdığı önem nedeniyle bir sıcak çatışma bölgesi olmuştur. Bölge, geleneksel olarak kültürlerin ve dinlerin kesişme noktası olması yanında son yüzyılda özellikle de sahip olduğu petrol zenginliği nedeniyle güç ve egemenlik mücadelelerine sahne olmuş, bu yüzden de dünyanın en istikrarsız bölgeleri içinde ilk sıralarda yer almıştır.

Türkiye’ninde içinde olduğu bu bölge 20. yüzyılın başlarında petrolün önem kazanmasıyla birlikte bölge kendi doğal sosyopolitik ve sosyoekonomik gelişim sürecinin ötesinde, süper güçlerin kontrol ve egemenlik planları içinde yapay süreçlere yönlendirilmiştir. Bu nedenle, Ortadoğu hala dünyanın demokratikleşme sorunu yaşayan en önemli bölgesi niteliğini korumaktadır ve güç mücadelesine yönelik ittifak ilişkileri bölge sınırlarını aşan boyutlara ulaşmaktadır. Bu projenin hedefinin arka planı Türkiye’ye ve bölgeyi kapsamakla birlikte Asya ve Avrupa’ya köprü, madenleri, tarıma elverişli toprakları ve değerli su kaynakları ile emperyalistlerin ağzını sulandırmaktadır. Yapay sorunlarla, din ekseninde, etniksel ve mistiksel değerler kullanılarak bölge aşındırılmak suretiyle ele geçirilmek istenmekte, emperyalizm küresel anlamda bölgenin Avrupa ve Asya’ya bağlayıcılığı bunda en büyük etkendir.

Sonuç

Türkiye, jeopolitik ve jeostratejik mevki itibarıyla; Dünyanın en önemli petrol rezervlerine sahip Orta Doğu ve Hazar Havzası, önemli deniz ulaştırma yollarının kavşağı durumunda bulunan Akdeniz Havzası, tarihte her zaman önemini sürdürmüş olan Karadeniz Havzası ve Türk Boğazları, SSCB ve Yugoslavya’nın dağılması sonucu yapısal değişikliklere uğrayan Balkanlar, etnik çatışmalar yanında, zengin tabii kaynaklara sahip Kafkasya ve bunun daha ötesinde Orta Asya’nın oluşturduğu coğrafyanın merkezinde etkili bir konumda bulunmaktadır.

Üç kıtayı birbirine bağlayan ve çok önemli bir jeostratejik konuma sahip olan Türkiye, aynı anda bir Avrupa, Asya, Balkan, Kafkas, Ortadoğu, Akdeniz ve Karadeniz ülkesidir. Kısacası Türkiye bir Avrasya ülkesidir. Yerkürenin kuzeyinde Asya ile Avrupa’nın fiziki ve kültürel buluşma noktasındadır.

Ortağının savaş ve barış politikalarını belirleyen İpek ve Baharat yolunun buluşma noktası burası olmuştur. Doğu’dan Batı’ya akan ekonomik rantın sebep olduğu ve tarihi süreç içinden bu güne kadar uzanarak gelen olaylar zinciri hep bu bölgede oluşmuş ve Akdeniz’in öte yakasını da mutlaka etkilemiştir. Bölgede cumhuriyet ve demokrasi ile idare edilen, tek Müslüman ve laik bir ülke olan Türkiye, nüfus potansiyeli, zengin yeraltı ve yer üstü kaynakları, ayrıca her geçen gün gelişmekte olan ekonomik ve teknolojik gücü ile bölgede mevcut politik, askeri ve ekonomik dengeyi bulunduğu tarafa kazandırabilecek milli güce ve coğrafyaya sahip bir bölge devletidir.

ABD, ürettiğinden fazlasını tüketmektedir. Bir tüketim devi olan ABD’nin bugün dorukta olan gücünün; stratejik zihniyet, kültürel, ahlaki, ekonomik vb. çeşitli yönlerden giderek daha çok erozyona uğramakta olduğu görülmektedir. Büyük Ortadoğu Projesi 23 ülkede dönüşüm yapılarak yaşama geçirilmesi planlanmaktadır. Ayrıca bölgede yaşananların İsrail ile ilişkili olduğu gözlemlenmektedir. Aynı zamanda yine bölgesel anlamda NATO bu planların içinde olup, askerlerde önemli rol oynamaktadır.

Bu nedenle Büyük Orta Doğu Projesi Amerika’nın yeni milenyumda dünyayı çevreleme politikası olup, Türkiye olarak uykumuzdan uyanarak yaşananları anlayıp, aslında Atatürk Cumhuriyetinin yıpratılarak bozdurulması ve aşındırılarak, değerlerinin yok edilip ele geçirme projesidir.

Şimdi, değerlerimiz sahip çıkarak, bu planları bozma zamanıdır.

canemregündem.com

1 YORUM

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here