YENİDÜNYA DÜZENİNDE TÜRKİYE

1
506

Can Emre

YENİDÜNYA DÜZENİNDE TÜRKİYE

New World Order

Analiz

Yeni Dünya Düzeni, günümüzde kullanılan adıyla ‘New World Order’ küresel oyuncuların dünyası olgusu, bugüne ait bir tanım ve doktrin değildir.

Amerika 1.Dünya Savaşına önceleri girmemiş olsa da, savaş devam ederken İttifak Devletleri ile dirsek temasını sürdürmüş, onlara gizliden para, silah ve petrol yardımında bulunarak desteklemiştir. Bu savaşta Osmanlı, Almanya’nın yanında savaşa girmenin bedelini, son 150 yılı savaşlarla geçmiş İmparatorluğun yenilgisi ve dağılması ile sonuçlanarak ağır bedeller ödemiştir.

1.Dünya Savaşı sonunda İttifak Devletleri ile beraber hareket eden Amerika o güne kadar herhangi bir savaşta bulunmamasının avantajı ile yıpranmamış ordusu, asker yoğunluğu, sanayi devrimini tamamlayarak dünya sahnesine çıkışı, güçlü silah sanayi ve maddi imkanları ile kendisini bu anlamda belirleyici konuma oturtmuştur.
Aslında Yeni Dünya Düzeni yani ‘New World Order’ Amerika’nın 1. Dünya ve 2. Dünya Savaşı sonrası küresel anlamda “Dünya Jandarmalığına” soyunmak istemesinin dışa vurumudur.

Yine 1.Dünya Savaşı sonrası yaşanan acılar, ölümler, harcanan hayatlar, tüketilen kaynaklar, insanoğlu için acı bir tecrübe olmanın yanında, ülkeler ve İmparatorluklar dağılmış yine bu savaş sömürgecilik kapsamında toprak paylaşımı hevesleri Avrupa haritasını da değiştirmiştir. Amerika savaşın belirleyici ülkesi olarak, yine Amerika’nın 28.Başkanı Thomas Woodrow Wilson’un bu kez Amerika’nın sıcak ve şefkatli elini göstermesi açısından sözde önemli barış mesajlarının verildiği ama arka planında devletleri çevrelemenin ve ilk sömürgeciliğin Anayasası konumundaki “Wilson İlkeleri ve Self Determination” doktrinini hayata geçirerek dünya sahnesine çıkıyordu.

Wilson İlkeleri ve Self Determination;

Wilson’un ünlü on dört maddelik barış programı ile devletin anlamı ve düzeni ile ilgili ilkeleri belirlerken aynı zamanda milletlerin adil bir şekilde sömürüden uzak, toprak bütünlükleri korunmuş ve kendi halklarının yenidünya düzeninde kendi kararları ile hayatlarını idame ettirmeleri gerektiğini söyleyerek yenidünya düzeni oyunlarına başlamanın ilk adımıydı.
Self Determination ile de ayrıca, sözde Uluslararası toplum düzeyinde halkların eşitliği ve kendi mukadderatlarını kendilerinin tayini, ulusların barış, özgürlük ve güven içinde yaşamalarını sağlayacak bir uluslararası hukuk kavramı olarak ortaya çıkmıştır. Diğer bir anlamı, bir ülkede yaşayan halkın başka bir devlet etkisi olmaksızın yönetimi hakkında karar vermesidir.

Wilson İlkelerinin Gerçek Anlamı

1.Dünya Savaşı sonrası ölümler ve yaşanan buhranlardan sonra değişen Avrupa dengelerine yön vermek isteyen ve savaşa girmeyerek gücünün doruğunda olan Amerika, Wilson ilkeleri ile ‘Sömürüye’ yeni bir boyut getiriyordu.
Birinci Dünya Savaşının tek kapsamlı savaş amaçları bildirisi niteliğini taşıyan bu doktrin, On dokuzuncu Yüzyıl’da gelişen ve Başkan Wilson’un da önemli temsilcileri arasında yer aldığı “İlerlemecilik” ‘Progressivism’ felsefesinin yani açıklık politikasının uygulanmasıydı. Wilson İlkelerinin on dört maddesine gelince, Amerikan Başkanı Wilson bu yaklaşımı ile hem Amerikan kamuoyuna hem dem dünyaya mesaj vererek, “biz Avrupa devletlerinin kendi aralarında yaptıkları gizli paylaşım antlaşmalarını onaylamıyoruz, barışçı ve âdil amaçlar uğruna savaşıyoruz” derken, dünyaya barış, aydınlık, demokrasi ve diplomasi ile yanaşacağız diyordu.

Ama öylemi oldu?

On dört maddenin sekizinde askeri kaygılar 6. ve 13. Madde, ekonomik beklentiler 2. – 3. ve 14. Madde, SSCB-Lenine yanıt 1. ve 4.madde, self determination ise 5.madde de, ekonomik, siyasi ve askeri anlamda yanıtları barındırıyordu. Tüm bu yaptırımlar devam ederken, Amerika 1.Dünya Savaşı sonrası sömürü politikasını devam ettirirken bu kez yine sömürgecilik temelinde sosyolojik ve sosyoekonomik nedenlerle Avrupa Devletleri kendi aralarında paylaşım ve sömürü düzeni konularında anlaşmazlığa düşünce patlak veren 2.Dünya Savaşı sonrası yine Avrupa acılara ve ölümlere teslim oluyordu.

Yine Amerika bu kez Atom Bombasının gücü ve stratejisi ile hem Avrupa hemde özellikle Orta Doğu’da İngiltere’nin hakimiyetine son vererek bölgenin ve dünyanın sömürü düzeninin efendisi olarak ortaya çıkıyordu.

Ancak bölgesel anlamda Amerika özellikle ekonomik, sosyal ve konjonktürel olarak bölgenin enerji, tarıma elverişli topraklar, su kaynakları ve uzak Asya’ya hakimiyet için bu kez Amerika’nın 33.Başkanı Harry Truman sömürü düzeninin doktrini olarak sözde Soğuk Savaş yıllarının propagandasını kullanıp, “ Komünizmle mücadele eden hükümetleri destekleme ve ‘containment’ bastırma politikasını devreye soktu.

Marshall Yardımları

ABD, bu kapsamda bölgesel anlamda komünizm tehlikesini ortaya koyarak ülkeleri çevreleme taktiği gereğince önce Yunanistan’a 300 milyon, daha sonra Türkiye’ye 100 milyon dolar kredi yardımı ve kullanılan silah ve askeri malzemeler vererek bu süreci başlattı. Amerika 1.Dünya Savaşında, Yeni Dünya Düzeni Politika ve Doktrinlerini “Wilson İlkeleri ve Self Determination, 2.Dünya Savaşı sonrası Truman Doktrini ve Marshall Yarımları ile uygulamaya koyarken dünyada yeni gelişmelerde yaşanıyordu. Amerika Orta Doğu’da bölgesel anlamda yine İngiltere’den sonra bölgenin değerli petrol kaynaklarını sömürmenin yanında 1991’de dağılan SSCB’nin yerine ortaya çıkan devletler yine Amerika’nın bölgede politika değişikliğine sahne oluyordu.

Yeni Dünya Düzeni “New World Order” Orta Doğu’da ve kıt’asal anlamda;

Büyük Orta Doğu Projesi kısa adı BOP

İşte bu aşamada Amerika yeni bir proses ve yeni bir doktrin ile Orta doğuda bu kez bölgesel anlamda değil kıt’asal anlamda çevirme politikası uygulamasını hayata geçiriyordu. Bu proje ABD’nin Soğuk Savaş sonrasında tek kutuplu kalan dünya üzerinde egemenliğinin sürmesini sağlamak üzere kurulmuş bir projedir.

BOP

BOP küreselleşme ile aşınmaya uğrattığı tüm uluslardan bağımsız hareket eden küresel elitin içinde olduğu uluslararası güçlerin, gerekse de ulus devlet düzleminde süper güç olan ABD’nin çıkarlarına uygun bir projedir. Bu proje ile Amerika 21.yüzyılda petrol, doğalgaz, verimli tarım toprakları, değerli su kaynakları ve İsrail’in güvenliği ve yayılmacılığı ile uzak Asya’yı kontrol atına alıp sömürme politikasıdır.

Aynı zamanda bu proje 1990’larda başlayan ‘Küresel İklim Felaketi’ konularında dünyanın geleceği hakkında yapılan çalışmalar ve hazırlanan raporların sonucunda, ileride yaşanabilecek Küresel İklim Felaketleri, öncelikli olarak Kuzey Yarım Kürede buzulların hızla erimesi, yakın tarihte dünyayı tehdit eder boyuta geleceği için, küresel baronların finansmanı ile bu bölgelerde yaşayan insanların daha emniyetli/güvenli bölgelere taşınmasını da öngörmektedir.

Sizinde anlayacağınız gibi Kuzey Kutbunda buzulların erimeye başlaması ile okyanuslara kıyıları olan kıt’a ve devletler, başta Amerika, Kanada olmak üzere Avrupa kıtasıda tehlike altında olacağı için, Küresel İklim Felaketi biz insanoğlunu gelecekte tehdit eden en büyük güç olacaktır. O nedenle Büyük Orta Doğu Projesi jeolojik ve jeopolitik anlamda bölgenin daha değerli olmasını sağlayarak, küresel güçlerin burada yeni bir dünya ve gelecek yaratma hayalleri, hayalden de öte tamamıyla somut bir yaklaşımın hayata geçirilmesidir.

Kapitalizmin tüm dünyada egemen hale gelmesi ve buna bağlı olarak ortaya çıkan ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yapıdaki dönüşümü ifade eden çok yönlü bir süreç olan Yeni Dünya Düzeni doktrini, bir başka ifadeyle kapitalizmin uluslararası anlamda neoliberalizm, küreselleşme, esnekleştirme ile dünyayı çevreleme politikasıdır.

Küreselleşme coğrafi bakımdan ekonomik, politik ve sosyo-kültürel ilişkilerdeki sınırların ortadan kalktığı ve yeniden yapılanma sürecinde bunların daha az önemli birer etken haline geldiği bir süreçtir. İlişkiler ve özgürlükler bağlantısı sınır ötesi ve dünya çapında gerçekleşmektedir. Küreselleşme ile gerçekte, dünya küçülmemekte fakat göreceli olarak mesafeler azalmakta ve böylece dünya çapında ilişkiler ağı ortaya çıkmaktadır. Yaşanan yeni gelişmeler, teknolojiler, ekonomik gelişmeler, ulusal politikalar ve uluslararası politik aktörlere bağlı olarak coğrafya daha az öneme sahip olmaktadır. İnsanlar için maddeler ve semboller coğrafi konumlarından bağımsız hale gelmekte ve yerleşik bir küresel sistem içinde bunlar dünyanın her yerine özgürce hareket edebilmektedir.

Bu nedenle Küreselleşmenin ardındaki asıl güç mikro elektronik alanındaki ve buna bağlı olarak da iletişim alanındaki büyük teknolojik sıçramadır. Bu daha bilgi teknolojisinin küreselleşmesi anlamına da gelmektedir. Bilgi işlem ve iletişim teknolojileri zaman ve mekan kavramlarını ortadan kaldırarak, denetim kapasitelerini arttırmış ve sınır ötesi ilişkilerin yoğunlaşmasına neden olmuşlardır. Karşı konulamaz biçimde bütün insanları, hem tek tek hem de ulusal, dinsel ya da kültürel gruplar olarak etkilemekte olan bu büyük “iletişim gücü” dünyanın tek kutuplu hale gelmesiyle önemli ölçüde belirleyici olmuştur.

Arkasındaki güç ve güçler

Dünya artık tekelci bir güçle yönetiliyor. Küresel baronlar ve efendiler hızla yaşlanan dünyada kaynakların gitgide azalması, çevre felaketleri yine küresel anlamda siyasi, sosyal ve ekonomik çıkmaz ve artan sorunların dünyayı çıkmaza sürükleyişini örnek göstererek tek dil, tek din, tek ilk örnek insan tipi ile yaşamsal alanların sınırlandırılması anlamına gelen siyasi ve sosyal ve politik olarak ülkeleri çevreleyip, insanları bağımlı ve güdümlü hale getirmek için çok uluslu güçlerin koordinatörlüğünde dünyayı yöneten ve tahminen 700-800 trilyon dolarlara hükmeden ve Amerika Nevada’da merkezleri bulunan hatta Amerikan Merkez Bankasının sahibi konumundaki ailelerin organizatörlüğünde devletlerin daha doğrusu Amerikan Devletinin yönettiği proje ve doktrindir, Yeni Dünya Düzeni yani

New World Order.

Sonuç

Bölgesel ve kıt’asal anlamda uygulamada olan bu proje, bölgesel anlamda ulus devletleri aşındırarak yaşanacak bir kaostan sonra inşa edilecek düzen Yeni Dünya Düzenidir. O nedenle bizi yakından ilgilendirip, 2004’te ABD Başkanı Bush’un ortaya koyduğu Büyük Orta Doğu BOP Projesi ve Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın “Ben bu projenin eş başkanıyım” sözleri hatıralarımızda tazeliğini korurken, bugün yaşadığımız siyasi, sosyal ve ekonomik düzlemde yaşadığımız aşınma bugün bizi bir hayli yıpratıp zorlamaktadır.

Bu yıpratma bu gün değil, yıllardır özellikle son 10 yıldır hızlı ve planlı bir şekilde devam etmekte olup, Türkiye’ninde içinde bulunduğu bu coğrafya, Asya ve Avrupa’ya köprü oluşumuz, değerli, topraklarımız verimli su kaynaklarımız ve ileride kullanıma açılacak enerji kaynaklarımız emperyalistlerin ağızlarını sulandırırken, Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen Ulusal Kurtuluş Savaşı emperyalistleri denize dökmüş Lozan’da diz çöktürmüş ve yine Atatürk ile Cumhuriyet, Demokrasi, Çağdaş ve Laiklik anlayışının hakim olduğu Türkiye, bugün yine emperyalizmin tehditi altındadır.

Her gün aşındırılan ülkemizse sahip çıkarak, şimdi gerçekleri görelim ve ülkemiz için Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı kalarak, laik, çağdaş, bağımsız ve demokrasi içinde yaşamanın yollarını arayarak Cumhuriyete sahip çıkmalıyız. Bugün tekelci güç ile yönetilen dünyada yine en geçerli ve değerli parça, yeşil kağıt yani dolardır…

Dolar bu gün Amerikan Merkez Bankası yani FED’ te olup, FED denilen yatırım bankası ise 8 Yahudi ailenin dir. Bu proje aynı zamanda dinsel ve mistiksel anlamda değiştirme ve dönüştürme projesi olup, ülkeler silah veya bomba ile değil, artık mikro ölçekli, sınırların ortadan kalktığı, borsa ve bankacılık sistemi üzerinde ekonomik anlamda verilen/verilecek olan asker odaklı değil, borsa, banker ve bilgisayar odaklı ‘Ekonomi/Finans’ sistemi ile değişim ve dönüşümler gerçekleştirmektedir.

Bu gün sizinde bildiğiniz gibi Orta Doğu kökenli savaş nedeniyle ülkemize gelen milyonlarca Iraklı ve Suriyeli göçmenler özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerimize yerleşerek aslında değişimi başlatmışlardır. Değişime başladığımız gerçek olup, özellikle dönüşümü engellemek için Atatürk ilkelerine felsefesine sahip çıkarak, ona sıkı sıkıya sarılmalıyız.

Çünkü başka Türkiye yok…

canemregündem.com

1 YORUM

  1. 0 Serum E2 level before oocytes aspiration pg ml; mean SD 864 624 661 631 778 300 861 419 The number of developing follicles cycle mean SD 2 viagra priligy He needs to a make a thorough evaluation before determining whether or not to target a quarterback in next yearГў s draft

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here