21.YÜZYILDA FEODALİZM YAŞIYORUZ
Güç/güçler yüzyıllardır, dünya üzerinde egemenliklerini muhafaza etmek için savaşmışlar, bunun sonucunda da çeşitli dönemlerde yine çeşitli rejimler ortaya çıkmıştır.
Feodalizm, Avrupa’da, orta çağda oluşan ve toprak sahiplerinin egemenliği ile yine toprak üstünde köylülerin, köle olarak yaşadıkları ekonomik bir rejimdir. Toprak ağaları yani sahipleri, kölelerin üzerinde hukuki olarak haklara sahip olup, onlara yaşam şansı sunan toprak zenginleriydi.
Bu sistemde toprak ağaları köylülerin gereksinimlerini karşılayarak, aynı zamanda daha da zenginleşen bu sistemin patronları, krala asker toplayarak daha da güçlenmiş ve sonuç itibarı ile siyasilerinde en tepesinde, krallar gözükse de gücü asıl ellerinde bulunduranlar bu senyörler olmuştu. Bu sistemde kölelik/köleler, feodalizm ve burjuvazi arasında sıkışarak, ezilen taraf olmuştur.
Daha sonra 18 ve 19.yüzyılda ise Karl Marx ‘Diyalektik Materyalizm’ ve ‘Komünist Manifesto’ ile ortaya koyduğu yeni felsefe ve düşünce akımlarının etkili olması sonucunda, proletaryanın egemen olduğu bu sistem ile SSCB, kapitalizm/liberalizm karşıtı, sosyalizm/komünizm ile yönetilmeye başlıyordu.
Dünya, evrim geçirdiği gibi sistemler, felsefeler ve doktrinlerde evrim geçiriyordu. 2.Dünya Savaşı sonrası Amerika’nın sahneye çıkması, Orta Doğu anlamında başat güç olması ve 1991’de SSCB’nin dağılarak içinden küçük devletçiklerin çıkması yine bize teori ve felsefelerin evrim geçirdiğini gösteriyordu.
1991’den sonra dünya üzerinde tamamıyla başat güç konumuna gelen Amerika, bu kez özellikle Orta Doğuda egemen olurken, bu egemenliğin arkasında başka güçler bulunuyordu. Orta Çağda Avrupa’da feodalizmde egemen olan ve siyaseten kralın üzerinde olan burjuvazi gibi bu gün Amerika’nında üzerinde olan güçler kendi doktrinlerini sahneye koyuyor.
Bu güçlerin bu yüzyılda ellerindeki güç yeşil kağıt=dolar…
Amerikalılar para için ‘ Zamanın Tanrısı ‘ yorumunu yapıyorlar.
Doğru bir tespit ve tanım. Hatta bu gün onu bir tık yukarıya taşıyacak donelerle birlikte. O dönemde, bugünün ‘ Tanrısı ‘ dolar, yani yeşil kağıt yoktu. Şimdi bu dönemde ise dünyanın hakimi, yeşil kağıt=dolar.
Savaş ve savaşlar onun etrafında dönüyor. Neden sonuç ilişkilerini değerlendirirken, yeşil kağıt kimi zengin etmiş? Kimi zengin ediyor? Gibi sorular ile zamanı değerlendirirken;
Bugün yeşil kağıt=doları elinde tutan FED, yani Amerikan Merkez Bankası olmasına rağmen, sahibinin Amerikan Devleti yerine 8 Yahudi ailenin olması Feodal dönemde kralın üzerinde güçlere sahip sinyor ve burjuvazinin yeni hanedanlarını hatırlatıyor.
Dünya artık tekelci güç ile yönetilirken, ülkelerinde üzerinde güçlü olan bu aileler devletlerin resmi paralarını basmak/kontrol etmek gibi nedenlerin dışında kendi siyasi, sosyal ve ekonomik gelişimleri/çıkarları için tek dil, tek din ve tek prototip insan olarak yönetmek üzere planlarını yaparak dünyayı şekillendiriyorlar.
Yaşanan savaşlar, parçalanan ve bölünen devletler, sınırların yeniden çizilmesi gibi insanlık için yaşanan acı dramlar, 21.yüzyılda feodalizmin bu günkü düzene evrilmiş halidir.
Bu düzende toprak sahipleri yerine, dolar sahipleri yer alırken, yine bu dolar sahipleri kral yerine bu kez devletlerinde üzerinde hakimiyet kurarak, hem kendi burjuvazilerini yaratmış hemde tekelci yönetim anlayışı ile insanları köle/kölelik anlamında kendine bağlayarak sömürür duruma gelmiştir.
Neden belli; Dünyaya hakimiyet duygusu..
Sonuç ise; İnsanlığın yok edip, köle durumuna getirilişidir.
Artık, neden/sonuç ilişkisini öğrendiğimize göre bugün bizim yaşadığımız nedir? Biz açıkça bölgesel anlamda ve bu coğrafyada bizi biz yapan, Atatürk ilke ve doktrinlerin aşındırılarak, 100 yıl önce denize döktüğümüz ve Lozan’da diz çöktürdüğümüz emperyalizmin bugün bizim için yine çok büyük tehlike olduğudur.
21. yüzyılda emperyalizme yani Orta çağdaki feodalizm döneminin feodal düzeni ve bu düzenin burjuvazisine mağlup olmamak için yeniden Atatürk İlke ve değerlerine, felsefesine sahip çıkarak, onları korumaktır. Yoksa aşındırmalar daha da hızlanarak ve artarak devam edecektir. 21.yüzyılda köle olmak istemiyorsak kimseye inanmadan, Atatürk İlkelerine ve Cumhuriyete sahip çıkmalıyız.
Yeni planlar, programlar ve doktrinler ayrıca ‘ Yeni Türkiye ‘ sloganları bizi 21.yüzyılda, kölelik düzenine yaklaştıracak söylemlerdir.
Bu söylemlere inanmayalım, kanmayalım…
Başka Türkiye yok.
Can you be more specific about the content of your article? After reading it, I still have some doubts. Hope you can help me.