HAYATI ISKALAMAK

Zaman su gibi akıp giderken, yaşadığımız bunca kaos arasında;

Yok, Amerika-Türkiye gerilimi…

Yok, Erdoğan-Trump görüştü, görüşüyor, görüşecek, söylemleri…

Yok, Dolar, Euro paritesi Türk Lirasını nasıl paspas yaptı, enflasyon son aylarda ne olacak?

Yorumları gibi…

Hayatımızın genel akışı içinde yaşadığımız olaylar, aslında konuyu özele indirgediğimizde işlerin, hiçte öyle fotoğraflara yansıyan gülücükler, mutlu pozlar olmadığı, değişik yerlerde değişik dramların yaşanmasına engel değil…

Hele bu gün yaşadığımız dünyada, erkek egemen toplumda, kadınlara yapılan dayak, tecavüz, öldürme gibi insanlık dışı eylemlerin yapıldığı bir ülkede, din sosu ile bozulmuş ve birbirinden uzaklaşmış insanların, ve değerlerimizin kaybolduğunu görmek ve yaşamak daha da acı.

Hayat aslında göründüğü, fotoğraflara yansıdığı, ressamın resmettiği, tablosu gibi değil…

O an, o saniye yansıtılan, tuale veya fotoğrafa dökülen kareler değil…

Siyaset değil, matematik değil, fizik değil. Hayat gerçek, hayat size de çıkabilir gibi piyango bileti…

Her an, her şeye açık, milyonda bir bile şansı olan bir şeyin, size çıkması gibi bir şey…

Her şey olabilir. Sağlık, hastalık, zenginlik…gibi..!

O nedenle paylaşılan fotoğraflar hep güzel olsa da, bize ‘ o anı yaşattığı’ için güzel gelebilir ama, ya bir ilerisi veya bir gerisi..!

Nasıl düşündünüz mü?

Ne yaşandı, ne bitti, ne acılar, ne hüzünler, umutlar, umutsuzluklar…

Sabahladı yüreğinizde.

Ama, bugün ıskaladığımız hayat,  mavi denizlerde, gökyüzünde dolaşan martlar gibi birine umut, birilerine umutsuzluk gelebilir. Ama gerçek gökyüzü ve deniz hep mavidir…

Koşuşturma, kendinizi adama, paylaşma, paylaşamama, zamansızlık, hedefsizlik, şartlar ve zaman, bugün bizim lehimize olsa da, yaşanan ve yaşanmışlıkları gördüğümüzde, daha da iyi anlıyoruz, hayatı ıskaladığımızı.

Hayat devam ediyor ve devam edecek. Zaman su gibi akıyor, yine akıp gidecek…

Ama bugün yaşananlardan kendimizi soyutladığımız, yalnız başımıza kaldığımız kalacağımız gibi, huzur bulacağımız, dostlara ihtiyacımızı olduğu dönemlerdeyiz.

Savaşlar, terör, siyaset, para, zenginlik gibi kavramların parçalayıp yok ettiği ve yabancılaştırdığı bir dönemde, dostlara ama gerçek dostlara çok ihtiyacımız var.

Akrabanın, komşunun, arkadaşların yok olduğu ve yabancılaştığı bir dönemde ‘Hayatı Iskalasakta’, bazı şeyleri artık görmeliyiz.

İnsanlar, mutluluklarının yanında, dramlar da yaşamış…

İnsanlar zenginlikleri, makamları ile övünürken, bazıları zenginliklerini kaybetmiş…

Hatta, sağlıkta en büyük ikramiye ona çıkarak, milyonda bir onu bulan umutsuzluklara, umut olmak;

Bugün en büyük ikramiye dostluk, samimiyet, sevgi ve umut olabilmektir.

Şimdi, bu kaosta, mavi denizlerde uçan martılar gibi mutlu, çığlık çığlığa özgürce kanat çırpmak için kaybolan, dostluk, arkadaşlık, adanmışlık, yaşanmışlık duyguları ile ‘Hayatı Iskalamamak’ için, hatta dünyayı değiştirmek için anı paylaşmalı ve  dostluğu, arkadaşlığı yeniden hatırlayarak, hayata yeni pencere açmalıyız.

Işığı yakalamak için…

Hayat acımasız,

Onunla mücadele etmek için yine onunla savaşanlara verebileceğimiz tek şey ise sevgi. Sevgiyle pozitif hayata bakalım ama ıskalamayalım.

Piyango bu, herkese çıkabilir…

Sevgiyle kalın.

Altın gözlü papatyalar.

Yaprakları kıvır kıvır,

O da ayrı bir güzellik.

Boy pos, boyun ip incecik.

Hem güzel, hem de nazlıdır

Gelin yüzlü papatyalar,

Altın gözlü papatyalar.

Rüzgar eser kâh o yana,

Kâh bu yana, hep beraber,

Dalga dalga eğilirler,

Neşe verirler insana

Gelin yüzlü papatyalar,

Altın gözlü papatyalar.

Tevfik Fikret…