Can Emre
SAVAŞMA SEVİŞ
Savaşma Seviş; Çiçek çocuklar
Sevgi önemli bir duygudur.
60’lı yıllarda, Amerika’nın ‘Çiçek Çocukları’ Vietnam Savaşını ‘Aşk’ ile protesto etmişlerdi.
Çiçek Çocuklar; Dünyada hala kullanılan ve direniş tarihinin, en cesur ama en basit sloganı olan ‘Savaşma Seviş’ yazılı pankartlarıyla, insanlığın şiddetten ziyade, sevgiye ihtiyacı olduğunu, sevgiyi yaşamanınsa, hiç de zor olmadığını, anlatmaya çalışmışlardı…
Kendini; tüm Evren’in sahibi sanan Amerika’nın, kendi sınırlarının çok uzağındaki bu ülkeye yaptığı, saldırıları önleyip önleyemedikleri, tartışılır ama bu çocuklar, sonradan birçok Amerikalı ’nın kendisini sorgulamasına sebep oldu. Var olan tüm otoriteyi reddeden ve her şeyin paylaşılması gerektiğini savunan Hippiler’ in amacı, aslında ‘Vietnam Savaşının’ saçmalığını göstermekti…
Bu arada, sisteme karşı gelerek, savaş karşıtlığı eylemleri ile barış, sevgi, huzur, mutluluk ve savaşsız bir dünya istediler…. ‘Hippilik’ psikanalist ‘Eric Fromm’ tarafından, gelmiş geçmiş, en tutarlı hareket olarak kabul görmüştür. Hatta; Amerikan tarihinin, en etkili ve aktif apolitik akımlarından biri, dünyaya yayılan bu sistem ve sistemin savunucuları, Pink Floyd, Bob Dylan, Led Zeppelin, The Beatles, John Lennon, Bruce Springsteen, Metallica… gibi sanatçılara ilham kaynağı olmuştur.
Özellikle 60’ lı ve 70’ li yıllar, yani 68 kuşağı, ‘Deniz Gezmiş’ ve arkadaşları bizde de, anti Amerikancı tavırları, özgürlük, barış ve sisteme başkaldırışları ile fenomen olurken; ne yazık ki, 1971 askeri Muhtırası sonrası, Deniz Gezmiş ve arkadaşları idam edilirken, daha sonra özgürlükler, 1980 darbesi ile budanıyor, dar ağacında yaşamlar yine son bulunuyordu.
O yıllar, Marshall Yardımları ve ‘NATO Konsepti’ sonrası yaşananlar 68 kuşağı ile anti Amerikancılık ve savaş karşıtlığı eylemler, aslında bugün iliklerimize kadar işleyen ve bizi değiştiren sisteme, yani ’emperyalizme’ başkaldırı idi. Eylemler ve söylemler, anti Amerikancı bir tavırdır… Aynı Amerika’da yaşanan savaş karşıtlığı gibi…
Düzene başkaldırış.
Bu gün ise ne yazık ki, baskılar ile kalıplara sokulmaktayız… Şimdi bu sistemde, anaokulu ve ardından, ilkokula başlayacak çocuklar adına üzgünüm. Dünya artık “çiçek çocuklarının” sloganı ‘Savaşma Seviş’ ile değil ‘Savaş’ sloganları ile çınladığı için, Yeni Türkiye’de nasıl yetişecekler kim bilir?
1980 darbesi ile başlayan, yeniden yapılandırma süreci bizleri kalıplara sokarak, ‘Ilımlı İslam’a’ götürdü. Hamur gibi yoğurdu. Zaten var olan muhafazakar yapı, eğitimsizlik ve cahiliyet döneminden gelen tabuları, Mustafa Kemal Atatürk yıkmak istese de, Cumhuriyet, laik, çağdaş, modern, Türkiye temellerini atsa da, emperyalizm bir yol bularak, tüm bu değerleri bugün yok etti… Ben, dünyada hala birçok akıma ilham veren bu hareketin, bugünün Türkiye’sini fazla etkilemesini beklemiyordum.
Yaşamım boyunca yaşadıklarım ile haklı çıktım… Zira yine bugün kültürümüz sevgi, barış, kardeşlik, aşk ve mutluluktan ziyade, şiddetsever, nitelikler taşıyan normlar ile döşendiği için; Orta Doğu ve çöl kanunları, artık rüzgarlarla buralara kadar gelerek, iklimimizi de bozdu. Türkiye’nin ‘iklimi’ değişti. 1960 ve 1970 Türkiye’sinin 68 gençliğinin, özgür ve başkaldırış ruhu, kapitalizm, liberalizm karşıtlığı, Amerika’nın çiçek çocuklarından gelen akım, daha sonra darbeler ile ezildi, bitirildi üzerinden silindir ile geçildi…Özellikle 1980’den sonra.
Bugün; Geldiğimiz din soslu emperyalizm tuzağında yaşananlara, her gün televizyonlara ve gazetelere düşen bağnazlıkları, midem kaldırmıyor. İğreniyorum…! Nefret tohumlarının saçıldığı, çağdaş ve modernlikten hızla uzaklaşarak, bağnaz ve Arap kültürü ile sarıp sarmalandığımızı görünce, okula başlayacak çocuklar için, gençler ve gelecek adına üzülüyorum… Bugün ülkem için; çok bir şey istemiyorum. Ve bize-bana dayatılan sisteme başkaldırarak soruyorum?
*Arap kültürü isteyip istemediğimi?
*Din sosu ile bezenmiş bu sistemde, yaşamak isteyip, istemediğimi?
*Benim gibi-gibiler o dönemi, kıyısından köşesinden yaşamış olan-olanlar, özgürlük, bağımsızlık, Cumhuriyet, laiklik ve çağdaşlık adına hayatını adamış ve hayatında savaş istemeyen, her zaman kalbi, barış-sevgi-kardeşlik yüklü insanlara sordunuz mu?
Emperyalizm sormaz biliyorum.
Ama emperyalizm nasıl gelir, siz biliyor musunuz?
Bu gün geldiği gibi, yavaş yavaş ve derinden…
Sevgi tohumları yerine, bugün olduğu gibi nefret tohumları ekerek.!
60 ve 70 ruhunu geri çağırmak artık fayda etmez. Siz kiraya verdiğiniz ruhunuzu geri çağırın o yeter. O nedenle sevgi, barış, kardeşlik, dostluk, kazansın diyorum, şu kısacık hayatınızda… Çünkü sevgisizliğin kol gezdiği bu dünyada, bazılarına ‘Savaşma Seviş’ sloganı absürt gelse de; İşte bu yüzden, bize dayatılan, din soslu tuzak ile sorgulamadan, biat kültürü getirmek ve bizi değiştirmek isteyenlere inat;
Çiçek Çocukları, 68 kuşağı gibi kendi adıma ‘Savaş’ çığlıklarına ve sistemin bizi değiştirmesine isyan ederek;
Sevgi kazansın, dostluk barış kazansın diyorum…
Bizi değiştirmek isteyenlere inat.!
Sevgi-Barış ve Özgür ruh kazansın diyorum… Çok bir şey istemiyorum.
Biliyorum, zaman geriye işlemez; bizler bir nebze olsa da, ‘Savaşma Seviş’ diyen ‘Çiçek Çocukları’ tanıdık. Antiemperyalisttiler. Şimdikiler tanımadılar. Neden? Çünkü gözlerini ‘Savaş’ ile açtılar.
Şimdi bazıları, başlık için ‘Savaşma Seviş’ için nasıl başlık diyebilirler. Savaşma seviş. Başlığa takılmayın, siz Çiçek Çocuklar olabiliyor musunuz? Olamıyor musunuz?
Yoksa, sizde gerici tayfanın; ‘yıkanırken, sevişirken üstünüzü-başınızı çıkartmayın, yoksa şeytan size, neler neler yapar? Dediğinizi hatırlatıyorsunuz? Ah şeytan sen bunların içine, neden kaçtın? Neden bu çöl bedevilerine, akıl vermedin? Nasıl kurtulacağız bu bağnazlıktan?
Dünyaya çıplak geliyorsun, ama bunlara göre yıkanırken bile giyinik olacaksın. İyi de, siz çocuklara, kızlara fiziksel ve psikolojik taciz yaparken, tecavüz ederken, içinize şeytan kaçmıyor mu? Nereye kaçıyor bu şeytan?
Biz; Savaş yerine barış, istiyoruz.
Ama her şeye rağmen; Savaşma Seviş Sloganına, selam olsun çiçek çocuklar, yüreklerinize selam olsun, ne güzel günlerdi onlar. Yılmaz Güneyler, Tarık Akanlar, Deniz Gezmişler, Kadir İnanırlar….
Kendimi bugün onların yerine koydum. Kimlerin? Emperyalizme başkaldıran zamanının gençlerinin. Ve 1980 ile 1990 arası ülkemin, boşa harcatılan enerjisini görünce, yine üzüldüm. Ama nafile? 6.Filoyu denize dökenler, daha sonra idam edilirken, bugün yine; o gün 6.filoyu kendilerine kıble yapan iktidardalar. Ne güzel. Hatta CHP bile o dönemde, 6. filoyu kıble yapıp namaz kılanlardan, medet umar hale geldi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP-MHP çatı adayı olarak.
Emperyalizm böyle bir şey. Ama ben antiemperyalistim.
Çünkü biliyorum, aklımı, vicdanımı, beynimi kiraya vermedim. Verenleri de biliyorum. Onlar da kendilerini biliyor. O nedenle Savaşma Seviş, sloganını nasıl anlarsanız da, anlayın. Siz nasıl dünyaya geldiniz? Haa, doğru siz ‘evrimi de, ret ediyorsunuz’ değil mi?
Kalın, sağlıcakla…
Your article helped me a lot, is there any more related content? Thanks!
It s a challenge for everybody how to buy priligy in usa reviews 1996; 2 1215 1219