MUHALEFET NE YAPIYOR?
24 Haziran’dan sonra değişen rejim ile Milletvekilleri, Partiler ve Meclis, “Partili Cumhurbaşkanlığı” iktidarı ile birlikte, adeta sessizliğe büründüler…!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, SAADET Partisi Genel Başkanı Temel Karamaollaoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi “Meydanlarda, Televizyonlarda” Türkiye için neler yapacaklarını anlatarak, yeni bir umut ve heyecanla halktan karşılık bulmuşlardı.
Bugün ise yine, yeni sistem ve Partili Cumhurbaşkanlığı rejiminde, Meclis, Milletvekilleri hatta Partiler eski gücünde ve havasında değiller. Olmadığı gibi, hiç olmadığı kadar sessiz ve çaresizler…
Acı ama gerçek..!
Türkiye’nin konjoktürel durumu, stratejik yapısı, bölgesel Orta Doğu krizi, komşularıyla yaşadığı sorunlar, yaşanan deformasyonlar, Atatürk aşındırmaları, hayat pahalılığı, fakirlik ve özellikle 2019 itibarı ile yapılan aşırı zamlarla çekilmez bir hayat.
Bugün Ülke, Partili Cumhurbaşkanın, bir anlamda tek bir kişinin verdiği/aldığı kararlar ile yönetilirken, muhalefet eden partiler, etkili meclis, hatta etkili “Ana Muhalefet” Cumhuriyet tarihinde örneğine rastlanmayacak nitelikte, etkisiz, sessiz, adeta üç maymunu oynuyorlar…
Orta Doğu’da, sınırlarımızın dibinde savaşa giriyoruz, ABD-Rusya-İran-Suriye bağlamında sorunlar büyük;
Bunun yanında yine Muhalefet, alınan kararlar karşısında etkisiz, yapılan aşırı zamlara sessiz, halkın fakirleşmesine çare olamıyor, Atatürk aşındırmasına dur diyemiyor, göçmen sorunları, Suriye’lilerin yaptıkları, daha fazla demokrasi, insan hakları, hukuk ve özgürlük vadedilen bu sistemde, tam tersi uygulamalar ile ne yapacağını şaşıran vatandaş!
Tüm bunlar, çaresizlik, amaçsızlık, gelecek kaygısı ve hiçsizlik duygusu insanlarımızı sosyal, siyasal, psikolojik ve en önemlisi ekonomik anlamda yıpratıp, düzensizliği tetikliyor.
Yani gelecek kaygısı, yaşıyoruz…
Peki, muhalefet ne yapıyor?
Yapamıyor, etkili olamıyor, çare üretemiyor…
Çünkü sistem buna müsaade etmiyor, uygun değil.
Kılıçdaroğlu, İnce, Akşener, Karamollaoğlu, 24 Haziran öncesi havasında, heyecanında, olmadıkları gibi, seçim gecesi ile birlikte onlarda, halkın kendi kabuğuna çekilmesi gibi, adeta kabuklarına çekilmiş görüntüsündeler..!
Ana muhalefet Partisi konumunda bulunan CHP ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu, “Atatürk’ün Partisinin” Genel Başkanı olduğunu unutmuş vaziyette, yine “Atatürk” aşındırmalarına sessiz. Daha önce Ekmeleddin İhsanoğlu, bugün ise Abdullah Gül ile dirsek temasları partinin geldiği noktayı gösteriyor.
Aslında;
Bugünkü tablonun oluşmasından sorumlu olanlar, 24 Haziran seçimlerinde AKP adayı ve Genel Başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı ilk turda CHP-İYİ Parti ve SAADET Partisinin birleşmeyerek tek tek aday çıkartarak, ilk turda oyların bölünmesini sağlayıp, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürmesi oldu.
İlk turda AKP-MHP ittifakına karşı, CHP-İYİ Parti-SAADET, tek adayla yarışa katılsalardı, bu sonuç daha ilk turda ortaya çıkmaz, seçim ikinci tura kalırdı.
Ama olmadı? Neden olmadı?
Onlara, yani Genel Başkanlara, dirsek temasında bulunanlara sormalı?
Şimdi özellikle Salı günleri Genel Başkanlar Meclis Kürsüsünden partililere ve halka seslenseler de, Partili Cumhurbaşkanlığı sistemini eleştirseler de nafile..!
“At’ı alan Üsküdar’ı geçti.”
Şimdi sizde, halk gibi etkisiz, sessiz ve kabuğunuza çekilmiş durumdasınız.
Halk yanmış, bitmiş, fakirleşmiş, geleceğinden endişe duyuyormuş, “PREKARYA” oluyormuş, “PATERNALİZM” kıskacındaymış, sizin için artık önemi yok.
Bence bu sistemde artık sizde “Muhalefet” değilsiniz.
Çünkü Muhalefet yok…
Yakın zamanda, İçişleri Bakanı Soylu ne demişti: ” Milletvekillerinin ve Meclisin alınan kararlarda hiç bir hükmü yok”
Yani;
Bunu biz değil, siz istediniz…
Neyi?
Yok olmayı.
O nedenle halkın derdine derman, sorunlara çare olacak muhalefet yok.
Çünkü siz kendi tükenişinizi çare olamadınız, halkın bu günkü sistemde sıkışmasına, deformasyonuna, fakirliğine, tükenmişliğinin tavan yapmasında, sizinde bu çorbada tuzunuz var.
Halk yanarken,
Sizde yok oluşunuza yanın.
Muhalefet?
Yandı, bitti, kül oldu…
Geçmiş olsun…
