SİZE BİZONLAR İLE KURTLARIN DANSINI ANLATAYIM
Yaşam içinde, hem insanların, hemde hayvanların, bazı ortak yanlarını bulunur, hayatta kalma mücadelesi içinde. Yine insanlar, dünyada varoldukları andan itibaren ve bunun yanında hayvanlarda, hayatlarını idame ettirebilme adına, birbirlerini öldürürler…
Amerika’nın uçsuz bucaksız devasa otlaklarında, yaşayan bizonların en büyük düşmanları kurtlardır, doğal hayat içinde… Yanlarına sessizce yaklaşırlar, saatlerce beklerler, yine onların en savunmasız anlarında, bizonlara doğru koşarak onları kovalar, yaşlı olanlar yolda kurtların azgın dişleri arasında ölerek, onlara av olur; kaçanlar ise yüksek tepelere doğru koşarak, başka çaresi kalmadığını anladıkları anda, kurtlara yem olmaktansa, yüksek tepelerden atlayarak, kendi adlarına “özgürlüğe” atlayıp, yaşamlarına son verirler. İstemezler canlı canlı kurtların keskin dişlerine yem olmak. Sonuç; kaçınılmaz gene ölümdür…Ama doğal hayatta…!
Bunu gören insanoğlu’da bizon avlamak için, kurtların taktiklerini kullanmaya başlar;
Ama bir farkla…!
İnsanoğlu önce kurtları öldürür; onların postlarını üzerilerine sarar, kurt taklidi yaparak bizonların yanlarına yaklaşır, yine saatlerce kurtlar gibi sessizce beklerler, bizonların en savunmasız anında onlara saldırır yine yaşlı ve hasta bizonlar yolda ölürken, diğerleri yüksek tepelere doğru kaçar ve sonu ölümle sonuçlanan av, bizonların yüksek tepelerden sanki “özgürlüğe” atlamaları gibi, onlarca hatta yüzlerce bizon, bu kez insanlara av olmaktan kurtulamaz… Sonuç yine ölüm..!
Ama iki av arasında fark vardır.
Hayvanlar tek bir hayvan avlamak/avlanmamak için mücadele ederken, insanlar ise yaşam kaynağı adına bütün hayvanları av için adeta “katledercesine” acımasız, hilekar ve düzenbazdır…
Bu gün yaşadığımız dünya öyle değil midir?
Emperyalizm denen olguda böyledir…
Kendi çıkarı için acımasız, hilekar ve düzenbazdır..!
Gözü dönmüş kurt olur; daha sonra kurt postuna bürünür, sessizce yaklaşır ve bomm…
Emperyalizm; bizonlara, kurt gibi yaklaşmıyor artık. Kurt postu ile yaklaşıyor. Sessiz ve derinden, anlaşılmıyor…
Bizon avcıları gibi taktik değiştirdi…
Kararlıkta kalanlara, aydınlık götürecek, onları zenginleştirecek, dinlerini, dillerini sözde rahatça kullanacaklar, mutlu ve rahat olma vaadi ile yaklaşan emperyalizm, sözde yumuşak kadifemsi elleri ile bu toplumları sararak, onları aydınlığa çıkaracak?
Öylemi?
Değil…!
Artık; Bizonlarla, kurtların dansları yok…!
Çünkü, biz ne bizonlara, ne de kurtlara yaşam hakkı bıraktık…
Darmadağın ettik dünyayı. Nasıl? Savaşlarla…
1.Dünya ve 2.Dünya savaşları sonrası yaşananlar, bunun sonucunda insanoğlu ne bizon bıraktı ne de kurt..!
Şimdi avcılar başka avlar peşinde…
Karla kaplı, sisli ortamlarda avcılar çevremizde. Ve kuşatma içindeyiz…
Ne yapacağız?
Tek bir şey;
Atatürk ilke ve felsefesine sıkı sıkı sarılarak, onun ilkelerinden taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz. Başarılı olmak durumundayız. Yoksa sisli ve karla kaplı ortamda avcılar kapıda. O nedenle, avcılar taktik değiştirdi derken, bir şey daha söylemek istiyorum.
Evet değiştirdiler…!
Bu kez yalnız değiller; bir kaç kurt öldürmeyip onlara yaşam hakkı tanıyarak, taktiklerini geliştiriyorlar. Onlarla beraber av yapıyorlar. Gerçek kurtları da insanlaştırdılar…
Dikkat edelim. Gerçek kurtlara ve kurt postu bürünmüşlere.
Çünkü bu sisli ve puslu karlarla kaplı ovalarda;
Kim kurt?
Kim kurt postuna bürünmüş?
Kim insan fark edilmiyor?
Bizonların kurtlarla dansı bitti; artık…
Şimdi, bizlerin kurt görünümlü insanlarla dansı başladı;
Ayırt etmek zor.!
Tek ayracımız,
Atatürk…
Atatürk ışığı yolumuzu aydınlatması dileğiyle;
Esen kalın,