BÜYÜKLÜK; BEN BÜYÜĞÜM DEMEKLE OLMUYOR
Salı ve Çarşamba gecesi televizyonda Şampiyonlar Ligi çeyrek final maçlarını seyrederken, yüzyıldan fazladır bu mecrada mücadele eden Liverpool, Juventus, M.United ve Barselona gibi takımların ortaya koydukları futbol, seyircilerinin takımlarına destekleri, sahada futbolcuların birbirlerine saygıları ve ekonomik anlamda büyükleri karşısında, bizim takımlarımızla kıyaslanamayacak ölçüde Avrupa başarılarının yanında, taraftarlarınında ekonomik, sosyal ve kültürel özgürlükleri; zaferleri de beraberinde getirmektedir.
Avrupa Liglerinde maçları seyrettiğimizde genel anlamda ortaya konan “mesleki-ahlak” ve “iyi futbol” aynı zamanda ülkelerin, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişlikleri ile doğru orantılıdır. Statların doluluğu, taraftarların takımlarını takip etmesi gibi kavramlar, insanların yaşamlarının kolaylığı ile birlikte, ekonomik özgürlüklerinin büyüklüğü maçları “savaş” olarak değil, “eğlence, kültür ve sanat” anlayışı ile takip etmesine neden olmaktadır.
Büyük olmak, ben büyüğüm demek, sözle değil, somut verilerle ve yaşanmışlıklarla büyük olunur…
Mesela bizde de “3 büyükler” denen aynı zamanda Ulusal Kurtuluş Savaşında cephede savaşan, mücadeleye katkı sunan, hayatlarını kaybeden, hatta vatan uğruna sakat kalan futbolcuların, taraftarların, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray gibi 100 yıllık camiaların büyüklüğü, sahada kazandıkları, zaferler, kupalar ve şampiyonlukların yanında, ülkemizin Kurtuluş Mücadelesinde ortaya koyduğu vatanseverlik ile de doğru orantılıdır.
Büyüğüm demek; yine sözle olmuyor…
Ulusal Kurtuluş Savaşımızın mimarı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’te, ülkesinin bağımsızlığı için ortaya koyduğu azim ve mücadele ile zafere ulaşırken, emperyalizmi denize döktükten sonra Türkiye Cumhuriyetini; Demokrasi, Laiklik, Özgürlük temelinde, kendi felsefe ve ilkeleri ile donatarak kuran, vatandaşların ve ülkesinin geleceği için demokrasi ve insan hakları kavramları ile donatan Mustafa Kemal Atatürk, kazandığı zaferler ve yeni bir devlet kurarak “Büyük” olmuştur.
Bu anlamda büyüklük; kimseye kısmet olmamıştır…
Büyüklük; bugün içinde yaşadığımız ülke sınırları içinde açılan “Tanzim Satış Çadırları” nın büyüklüğü ile değil, vatandaşlarının demokrasi, özgürlük, insan hakları, ekonomik, eğitim, hukuk ve sağlık anlamında kazandığı, özgürlük alanlarının genişliği ile doğru orantılıdır.
Dün akşam seyrettiğim Şampiyonlar Liginde mücadele eden yüz yıldan fazladır bu arenada mücadele eden takımlara baktığımızda, ekonomik, sosyal ve sportif anlamda büyüklüklerine yaklaşmak mümkün olmamakla birlikte, yine maçları seyretmek için statları hınca hınç dolduran, Avrupalı taraftarların sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda rahatlıkları bizim takımlarımız ve taraftarları ile kıyaslanamayacak ölçüdedir.
O nedenle, büyüklük göreceli bir kavram olsa da, Avrupa ile bizim takımlarımızın ve taraftarlarımızın bu anlamda karşılaştırılması, hem sosyal, hemde ekonomik anlamda, bağımsızlığını ve ekonomik özgürlüğünü kazanmışların yanında “somut” olarak açık ara önde olması, her platformda “Biz büyüğüz” diyenlerin örnek alması gereken paradigmalar dır.
Büyüklük; ben büyüğüm demekle olmuyor…
31 Aralık seçimleri sonucu sayılan oylara göre, CHP adayı Ekrem İmamoğlu en yakın rakibi, AKP adayı Binali Yıldırım’dan, 14.000 oy fazla almasına rağmen, halen daha iktidarın ipe un sermesi, 10 gün geçmesine rağmen YSK’nin sonucu, Ekrem İmamoğlu lehine ilan etmemesi, demokrasi, hukuk hatta insan hakları normlarının hiçe sayılması, iktidarın baskıları, futbolda Avrupa’dan en az 50 yıl geride olmamızın yanında demokrasi ve insan hakları konusunda da Avrupa’dan 50 yıl geride olmamızın nedenlerini ortaya koyan gerçekler olarak, önümüze çıkmaktadır.
İnsanlar özgür iradeleri ile oylarını kullanmış, seçim yapılmış ve bitmiş. Halen daha İstanbul’da sonuçlar açıklanmamış. Büyük isen daha önceki seçimler gibi oyları say, daha önce, akşam saat; 10′.00’da açıkladığın gibi “At’ı alan Üsküdar’ı geçti” demesen de; demokrasinin ve hukukun üstünlüğü ilkesini hatırlayarak, vatandaşların ortaya koyduğu demokrasiye saygı göstererek, gereğini yerine getirmek, bizde olmayan demokrasinin gereğidir.
Avrupa’da demokrasi varda bizde neden yok?
Avrupa kendisini, eğitim, sağlık, hukuk ve ekonomik anlamda aşmış ta, bizde neden hala demokrasi topal ördek misali aksıyor? Demokrasi topal ördek mi?
Ama; Biz büyüğüz, demekle büyük olunmuyor…
Büyüklük; Ulusal Kurtuluş savaşında cephede savaşan Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray futbol takımı oyuncuları gibi bu takımlara gönül vermiş taraftarların, ülke savunmasındaki ortaya koydukları mücadele; 19 Mayıs 1919’da Samsun’da bağımsızlık ateşinin yakılması; Sivas’ta, Erzurum’da ve Çanakkale’de bağımsızlık için mücadele eden, Mustafa Kemal Atatürk gibi, içeride vatandaşını kucaklayan, dışarıda düşmanına korku veren siyasi ve ekonomik bağımsızlık ile ben büyüğüm demek en mantıklısı olacaktır.
Evet; ben büyüğüm demekle büyük olunmuyor…
Eğer ülkende ekonomin, hukukun, insan hakların yoksa, çalışan, emekli ve halk açlık sırında ise, enflasyon ile birlikte insanlar yüksek zamlar nedeniyle karınlarını doyuramıyor, küçük bebekler aç yatıyor, işsiz gençler intihar ediyor, vergiler sadece halka ve çalışanlara yükleniyor, eşitlik ve demokrasi kavramı uygulanan siyasi propagandalar ile adeta yandaşlar zengin oluyorsa;
Halk gece yatağa aç giriyor, karnını doyuramıyor ve kendini bu ülkede göçmenlerin yanında ilticacı gibi hissediyorsa, büyüklük veya büyüğüm demekle büyük olunmuyor…
O nedenle, Şampiyonlar Ligini seyrettikten sonra gerek sportif anlamda ben büyüğüm diyenlere, yine eğitim, insan hakları, eşitlik konusunda ben büyüğüm diyenlere, yönümüz “Batı” diyenlere rağmen; hızla batıdan uzaklaşan ve Ortadoğulaşan bir ülkeden bahsediyorsak, demokrasiden uzaklaştıkça büyüklük, giderek küçülen bir kavramdır.
Evet, büyüklük, somut nesneden uzaklaştıkça küçülür. Fizik kuralıdır…
Şimdi ben büyüğüm diyenler, önce futbol anlamında hem tarihlerine, şampiyonluklarına, başarılarına, futbolcularının ve taraftarlarının ülkenin kurtuluş savaşı mücadelesinde ortaya koyduğu başarılara bakmakla birlikte;
Aynı zamanda siyasi anlamda büyüklükten bahsedenler; kendi tarihlerine, yaptıklarına, demokrasi ve insan haklarına, ülkenin ekonomik ve sosyal durumuna, yaptıkları özelleştirmeler ile “Milli Kurumları” yabancılara satanlara bakarak, büyüklük ve küçüklüklerini değerlendirmeliler.
Büyüklük olduğu kadar işlevsellikte önemlidir. Yeni yapılan 3. Havalimanı büyük ama işlevselliği nasıl? Yada; Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti kurarken yaşadıkları, çaresizlikleri, yokluktan vatandaşın vergileri ile kurduğu fabrikalar şimdi nerede?
Büyüklük; ben büyüğüm demekle olmuyor…
Somut eylem ve söylemlerle oluyor.
O nedenle “Büyük ve Büyüklük” kavramına göre bana göre, gelmiş geçmiş Cumhuriyet tarihinin tek büyüğü; Mustafa Kemal Atatürk’tür…
Gerisi yalan…
Siyasi, sosyal, ekonomik ve fiziksel büyüklüğün yanında, demokrasi, insan hakları, kişilerin hak ve özgürlükleri, Cumhuriyet değerleri ve normları, yok veya kısıtlanıyorsa; kişi hak ve özgürlükleri, oyları çeşitli bahanelerle yok sayılıyorsa;
Burada; büyüklükten söz etmek mümkün değildir.
Büyüklük, somut verilerdir, halktan uzaklaşanlar, kopanlar, fizik kuralı gibi birbirinden uzaklaştıkça büyüklükten küçüklüğe doğru evrilir…
Büyüklük, ve büyük olmak insanların kararlarına saygı duymak, değerlerine sahip çıkmak ve kararlarına saygı duymaktır…
Şimdi dönelim ve kıskandığımız veya kızdığımız Avrupa’ya bakalım.
10 gündür somut veriler ortada iken, 14.000 oy ile rakibini geçen Ekrem İmamoğlu halen daha İstanbul’un şehr-i emini olarak ilan edilmiyorsa;
Sözle büyüklük olmuyor…
Biz neredeyiz?