ENKAZ

0
429

ENKAZ

Ekrem İmamoğlu;

Onun için neler söylemediler ki..!

Rum, Pontus, FETÖ’cü, ABD’nin adamı,

İstanbul’u yönetemez, koltuğu dolduramaz, dediler…

Neden hep bir ağızdan saldırdılar?

İstanbul rantı ellerinde kalsın, arpalık olarak kullanmaya devam edelim.

Bunun için çalıştılar, karaladılar ama fark 800 bin olunca pes ettiler…

Bugün İmamoğlu 2.kez oturduğu Büyükşehir koltuğunda, ilk Meclis toplantısını gerçekleştirdi.

Canlı yayında şunu gördü İstanbul ve tüm Türkiye;

İBB’den İmamoğlu, ENKAZ devralmış, devraldı…

İmamoğlu göreve gelmeden önce son 1 haftada, 1 milyar harcanmış. Yine kasada kalan para 5 milyon lira. Büyükşehir bütçesi ise bütünüyle 40 milyar.

Sonuç; Enkaz,

Neden kavga çıktığı, neden İmamoğlu’nun karalanmak istendiği bugün bütün çıplaklığı  ile ortada…

Rant..!

Yani; para, para, para…

Kollarındaki çantaların 50 bin dolar, boynundaki kolyelerin 200 bin dolar, kıyafetlerin 20-30 bin dolarları bulan, ama iktidara gelirken bir hırka, bir zeytin edebiyatı yapanların, yandaşların, akillerin, yetmez ama evetçilerin, sanatçıların, sporcuların bu sistemden beslendiği bir Türkiye’deyiz…

Sadece İBB’ mi ENKAZ?

Hayır?

Bu kafa ve zihniyet;

Ekonomiyi lime lime eden, iğdiş edilmiş sistemin ürünü ve bize biçilen yaşamın, onlara dar gelen gömlek misali, ‘Sarayın Zenginliği’ ülkenin ihtişamı ve gücünü yansıtması olarak algılanırken;

Sabahın köründe “Tanzim Satışlarda kuyruğa giren” yaşlı amca ve teyzelerin bile artık gözlerinin açıldığı, bir yanda yağan yağmur ile taşan barajlar misali bol su ve enerji ile ceplerini dolduranlar, diğer yanda kuru toprak ile abdest almak “teyemmüm” etmek durumunda kalan vatandaşların mücadelesidir bu..!

Bir yanda yalılar, saraylar, ihtişam, kibir ve zenginlik, diğer yanda çöpten beslenen, açlıktan ölen Kübra bebek ve bebekler…

Ve iğdiş edilmiş ekonomi,

Olmadı, yapamadı, beceremedi,

Görevden al, kimi? Merkez Bankası Başkanını…

Merkez Bankası bağımsız değil mi? Hayır

Damat Albayrak’a bağlı,

Albayrak ne yapıyor?

Mehtaplı gecelerde, kayıkta dans ediyor.

İşte böyle aile şirketinin yönetimin deyiz.

Sonra;

ABD, Rusya, AB bizi kıskanıyor..!

Neden kıskansın?

Ne var kıskanılacak?

Batan ekonomimizi mi kıskanacaklar?

Yamalı bohçaya dönen Anayasamızı mı kıskanacaklar ?

Yoksa;

Gazetecilerin yazdıklarından dolayı hapse atılmasını mı?

Bir tarafın, derya ve denizde şarkılarla kürek çekmesini mi?

Diğer tarafın çölde tatlı kaşığı ile su aramasını mı kıskanacaklar?

Batan ekonomi, çöpten beslenen aileler, atanamayan öğretmenler, doktorlar, iş bulamayan gençler, intihar eden çocuklar, Suriyeli meselesi, fakirlik, çaresizlik, açlık ve demokrasizlik…

Ve İBB’ den ENKAZ devralınan bir belediye…

Ne diyorlardı İstanbul için: “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır”

Ne güzel..!

İstanbul’un bütçesi bitmişse, 1 haftada 1 milyar harcanıp, giderken kasada 5 milyon bırakarak, bundan sonra bununla idare et diyen zihniyeti düşününce;

Ülke olarak, neden fakirleştiğimiz?

Neden dışa bağımlı olduğumuz?

Ve bu duruma geldiğimiz ortada.

İstanbul Türkiye ise, giderken ENKAZ bırakanlar,

Bize aynı gemideyiz, hesabı beraber ödeyeceğiz masalını anlatmasınlar.

Tatlıları yiyen, sarmaları götüren, kadayıfın kızarmışını yiyen,

Bir zahmet faturayı ödesin…

İstanbul’un ekonomisi iğdiş edilmişse,

Neden fakirleştiğimizin resmidir.

Neden fakirleştik, neden böyleyiz?

Ses ver İstanbul, ses ver Türkiye,

Neden bu ülkede doğan çocuklar dolar borcu ile doğuyor?

Neden?