YENİ ANAYASA GEREKLİ Mİ?

0
446

Can Emre/ canemregundem.com

Can Emre

YENİ ANAYASA GEREKLİ Mİ?

Söz uçar yazı kalır, yazı her zaman geleceğe taşınır. Anayasa’da yazılı bir metindir. Ama gelin görün ki, ülkemizde öylemi dir? Darbelerle; yıllarca kesintiye uğramış, gücü eline geçirenler, kendi iktidarlarının ve güçlerinin, daha pekişmesi için bunu kullanmışlardır.

Anayasa kartını kullandıkları gibi yetmemiş, onun etrafında ‘dolanmışlar’ metinleri, görmezden gelerek, kendi iktidarlarının devamı için ‘bahanelere’ sığınarak, Anayasa’yı yok saymışlardır adeta…

Peki yeni bir Anayasa gerekli mi?

Şöyle söyleyelim; gerçek ve modern normlarla donatılan ve işleyen ‘Demokrasi’ olmadıktan sonra isterseniz, dünyanın en iyi yazılı metnini ‘Yeni Anayasa’ olarak kabul edin. Ne olacak?

Demokrasi, insan hakları, çağdaş eğitim, eşitlik ve gücü eline geçiren burjuvazinin, iktidarın gücünü kullanarak, kendine çıkar sağlaması yerine, bunların dışında kalan ‘halkın’ siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel anlamda eşit olmaması, olamaması, handikaptır, bu ortamda. Toplum yerine, kişilerin kendi çıkarları için mücadele alanı olmamalıdır ‘Demokrasi’ arenası. Yeni Anayasayı da, bunların yapması hiç bir şeyi değiştirmez. Tas hamam yada hamam tas misali..!

Anayasa mı? Demokrasi mi?

Halkın, kendi içinden seçmediği, seçemediği; Parti liderlerinin belirleyip, listelere koydukları isimlerin, Mecliste bizleri temsil etmesi, ne kadar demokratiktir? Madem ‘demokrasi’ halk için ise ‘demokrasinin’ olmadığı bir yerde ‘Anayasa’ gerçek anlamda var mı dır? Anayasa’yı Mecliste Vekiller yapacaktır.

Vekilleri seçen, listelere koyan Parti Liderleridir. Şimdi buradan ‘Demokrasi’ çıkar mı? Yada bizim seçmediğimiz vekillerin yeni ‘Anayasa’ yapması, ne kadar halkçı, barışçı, demokratik, eşitlikçi, çağdaş olabilir? Nihayetinde; Anayasa’yı, Meclisteki iktidar ve muhalefet partilerinin yaptığına göre buradan, gerçek manada ‘Demokratik- Çağdaş bir Anayasa’ çıkabilir mi?

Anayasa’yı yok sayanlar

Anayasa Mahkemesi kararları, nihai ve uygulanması gerekir. Ama bizde nihai ve uygulanması gereken, Anayasa Mahkemesi kararlarının yok sayıldığı bir yerde, ‘Demokrasiden’ bahsedilebilir mi? Demokrasinin olmadığı bir yerde ise isterseniz, dünyanın en iyi Anayasasını yapın. Ne fark edecek?

Anayasanın 34. Maddesi ; Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir, der. Ama böyle yazmasına rağmen, uygulama da nasıldır? Öğrencilerin ‘terörist’ ilan edildiği bir ülke de, dünyanın en iyi yazılı metnini Anayasa’ olarak, uygulasanız bile ‘gerçek ve çağdaş’ demokrasi olmadıkça, yazılı metin olarak orada olması, bize bir anlam ifade etmemektedir. Sonuçta; gücü elinde tutanların, düşünceleri değişmeyecektir. Yani ‘terörist’ olarak yaftalanacaktır gençler.

Yada, Cumhurbaşkanı Başdanışmanının ‘Anayasa Mahkemesi’ kararları için ‘Uygulama Zorunluluğu’ yok demesi, yine dünyanın en iyi yazılı metnini, Anayasa Hükümleri olarak, kabul etsek ne olacak? Kişiye göre ‘demokrasi’ olduğu müddetçe?

İnsanın birincil tercihi, önce karnını doyuracak, yaşaması için gereken enerjiyi toplayarak, kendisini güvencede tutması için çalışacak ve hayatını, garanti altında tutmasıdır. İkinci tercihi, daha sosyal ve kültürel anlamda, hayatını garanti altına aldıktan sonra sinemaya, tiyatroya, konserlere giderek sosyalleşmesi. Son olarak birincil ve ikincil tercihlerini kullanıp, bunların sonunda ekonomik anlamda güçlendiğinde ise ev, araba, motor, kat-yat…vs. gibi daha sofistik tercihleri gerçekleştirmesidir. Demokrasi de böyledir. Önce gerçek ‘Demokrasi’ olacak ki, bu demokrasiyi yazıya döküp, Anayasa olarak kullanalım.

Anayasadan önce Demokrasi gelir

Taksim ve Kızılay’a yürümek; Anayasanın 34. maddesi gereğince barışçıl ve hak arayışı içindeki kişilerin, gösteri yaparak hak aramaları, Anayasal hak ise bunu kullandıkları için ‘terörist’ sayıldıkları, yine kadınların Taksim’ de kadın cinayetleri için hak aramalarında, ters kelepçelenerek yerlerde sürünmesi, çalışanların, emeklilerin ve öğrencilerin Anayasal olarak, kendilerine görülen haklarını kullanamadıkları ortamlarda;

Demokrasi, insan hakları, özgürlükler olmadıkça ‘Dünyanın en iyi yazılı metnini, metinlerini’ Anayasa olarak kabul etseniz bile nafile. Şayet ‘Demokrasi’ halkın kendi yöneticilerini seçerek Meclise göndererek, kendilerini temsil edecekleri seçmesi ise önce buradan başlamalıyız. Yüzde 51 ile iktidar olmak değil, halkın gerçek anlamda kendi temsilcilerini göremediği, Parti Başkanlarının seçtikleri Mecliste ise buradan ‘Demokrasi’ çıkmaz.

Ne çıkar?

Liderlerin saltanatı.

Demokrasinin olmadığı bir ülkede, yurttaşlar eşit değilse, fırsat eşitliği yoksa, fakirlik toplumun tüm katmanlarına işlemişse, hukuk ve kanunlar önünde, Anayasa’nın güvencesi yok sayılıyorsa, yeni bir Anayasa yerine, yazılı olmayan ve tüm toplumu, sınıfsız, dil, din ve mezhep ayrımı gözetmeksizin, gerçek manada Demokrasi yoksa;

Öncelikle insan örneğinden yola çıkarak, yukarıda bahsettiğim, önce insanın birincil ve ikincil tercihlerinin, tam manasıyla topluma yansıtılmasından sonra yani gerçek Demokrasi tüm halkı kucaklıyorsa, Yeni bir Anayasa yapmak için yola çıkabiliriz.

Fakat, bu Meclis ile değil. Neden?

Bu meclisi Halk, yani yurttaşlar seçmedi ki? Liderler belirlediler, listelere koydular onun için. Her İl ve İlçe de, partisel anlam da olsa bile, ön seçim yada her partilinin oyu ile değil, dar ve kapalı, Genel Kurul ile Parti Genel Başkanlarının uygun gördüğü kişiler listelere girerek oradan Meclise gittiler.

Demokrasinin olmadığı bir yerde,

Dünyanın en iyi yazılı metinlerini derleyip, yeni bir Anayasa yapsanız bile, onu uygulamada sıkıntılar varsa, sorun var demektir. Yok mu?

Hep birlikte yaşıyor ve görüyoruz.

Yok diyen parmak kaldırsın.

Yeğenin, çocuğun, kuzenin yada yakın arkadaşının ‘terörist’ sayıldığı, bir düzenden, kadınların ters kelepçelenip, yerlerde süründüğü bir yerde, Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı bir yerde ‘Yeni Anayasa’ yapalım söylemi, sadece söylem de kalır.

Yeni Anayasa gerekli mi?

Sizce?

Bence; önce Demokrasi gelir.

Saygılarımla…

canemregundem.com

 

TEILEN
Önceki İçerikMESUT ÖZİL FENERBAHÇE’YE NE KATAR
Sonraki İçerikUZAY YOLU
Bağımsız, özgür, hiç bir kişi yada kurum ile nakdi, ayni yardım ilişkisi içinde olmayan, sadece özgür gazetecilik ve habercilik yapan, çevreye, doğaya ve canlı haklarına saygılı, gazetecilik anlayışı ile gündeme ışık tutmak için yola çıktım. Amacım sadece gazetecilik...