Can Emre
DİP
Gece saat kaçtı bilemiyordu.
Kolundaki saate baktı,
Belli belirsiz akrep ve yelkovan,
Kovalıyordu birbirini.
Başucundaki lambada sönmüştü.
Hafif doğruldu.
Elini uzattı,
Lambada sorun yoktu.
Ama elektrikler mi, kesilmişti?
Of şimdi kalkılır mıydı sıcak yataktan?
Doğruldu,
El yordamı ile terliklerini ararken,
Soğuk suya temas etti ayakları,
Buz gibi,
Doğruldu yine ama olmadı.
Adeta; daldı buz gibi suyun içine,
Neredeyim ben dedi?
Dipteydi,
Derinlerde,
Nefes alamıyordu.
Çıkmalıyım yukarıya,
Daha az önce sıcacık yatıyordum yatağımda.
Fark etmedi daha,
Küreksiz, açık denizdeydi
Sanki yatağında gibi,
Neredeyim derken irkildi.
Dalgalar geliyordu,
Boyunca üstüne doğru.
Dalgalar.
Baktı yatağına,
Yatağı uzaklaşıyordu.
O ise varlık ile yokluk arası,
Bocalayıp duruyor,
Yukarıya çıkmak için uğraşıyordu.
Bu defa bi başkaydı,
Zaman durmuş muydu?
Özgür kılmalıyım ruhumu dedi,
Bıraktı soğuk sulara kendini,
Hangi kıyıya kayaya vurursa,
Orası olacaktı artık yatağı,
Dipten kurtulmak dedi içinden.
Sonra yüksek sesle bağırdı.
Bıraktı kendini dalgalara,
Nereye vurursa bedeni,
Orası olacaktı artık evi.
Kendi isteği ile değil,
Kaderi ile yola çıkıyordu.
Gece, sabaha karşı,
Saatin kaç olduğunu bilmeden.
Özgür kalmalıydı ruhu,
Özgürlük uğruna.
Dalgalarla boğuşuyordu,
Anlamıştı ki bu defa,
Kaderin önünde dalgalar bile,
Duramıyordu.
Bıraktı bedenini, suya usulca,
Hangi karaya, kıyıya vurursa,
Orası, onun mekanı olacaktı.
Artık, yorgundu.
Ruhu nereye gidecekse,
Orası mekanıydı artık.
Yorulmuş,
Yıpranmış,
Akrep ve yelkovanı dağılmış,
Saatini, soğuk sulara bıraktı.
Her şeyi bıraktığı gibi.
İki damla yaş,
Geçmiş için aktı.
Sonra, küreksiz suyun üstündeki
Yatağıyla, beraber bıraktı bedenini suya.
Nereye vurursa, orasıydı,
Artık evi.
Ve şöyle dedi,
Sen ağlama.
Ağlama,
Sana kıyamam.
Al yüreğim senin olsun,
Ama, özgür ruhum benim.
Yoksa yaşayamam.
İçindeki tüm sırları,
Bıraktı soğuk sulara.
Geriye bakmadan,
Saatin kaç olduğunu bilmeden,
Kaderinin çağırdığı,
Rüzgarlarla yelken açtı.
Ben,
Dedi.
Sadece ben,
Yaşarım, kaderimi.
Geri dönüşü olmayan denizlere,
Rüzgarlar eşlik etti.
Dip, karanlıktı.
Ve o artık, karanlıklardan çıkmaya,
Kararlıydı.
Nefes alması için,
Ruhu özgür kalmalıydı.
Yatağı da, soğuk suya dayanamadı,
Sadece yüreği ile dipten kurtulup,
En yakın karaya ya da kıyıya
Çıkmalıydı.
Masalda burada bitti.
Zaten masallar hep biter.
İyi yada kötü!
Ama bu masal değildi,
Masal gibi bir hayattı.
Şimdi, masal gibi bir hayat için,
Dipten uzaklaşıp, martılara doğru,
Kulaç atmalıydı.
Onu bekleyen,
Melek mi?
Yoksa şeytan mıydı?
Yaşanmış, hikayeler,
Yada,
Yaşanacak hikayeler…
Uçur beni rüzgar,
Uzağa doğru.
Engindenizler, martılar,
Mavi bulutlar,
Arkadaşım olsun.
Dipten çıkmak için,
Rüzgarlarla uçmalıydı.
Dip karanlık,
Artık geride kalmalıydı.
Görmüştü ‘dibi’
Ama şimdi,
Yeni masal/masallar yaşamak için,
Özgürce, hayata merhaba diyecekti.
Ben geldim,
Hayat.
Çünkü, baharda çiçekler,
Bir başka açar,
Dünya rengarenk olurdu.
canemregundem.com