KUŞ GİBİ

0
165
Kuş Gibi

Can Emre

Can Emre

KUŞ GİBİ

Sığırcık Kuşu…

İki sığırcık kuşu, dişi ve erkek birbirlerine iyice yaslanmış, yağan kardan korunmak ve geceyi rahat geçirmek için, adeta nefesleriyle birbirlerini ısıtırken, onlardan yayılan enerjide, tünedikleri ağacın dalları üzerindeki karları, eritmeye yetiyordu… Uzun bir uçuş sonrası, geldikleri şehirde tanışan bu iki kuş, soğuk ve zorlu kış koşullarında, birbirleri ile yaşamak, gelecek adına birliktelikleri için kararlar alırken, aslında planlamanın bu dünyada olmadığını, ne kadar plan yapsan da, senden başka ilahi anlamda, senin adına plan yapanın olduğunu unutup, tünedikleri dallarda, birbirlerine verdikleri enerji ile ısınırken, başka bir yerlerde planlar yapılmıştı bile, iki sığırcık kuşunun, istek ve duyguları dışında…

Kuş aklı işte…!

Demeye gerek yok. Çünkü onlar, göç için uzun yolculuklar yapan, akıllı hayvanlar olsa da; çok istenilen, arzu edilen, planlar yapılarak tasarımlarda bulunanlara inat; onlara bu gücü, aklı, beyni ve duyguyu verenin de bir planı olduğunu unutup, kendi planlarını yapması; he işte bu kuş aklıdır…

Dişi kuş, erkek kuşa; ısındım enerjin ile kendime geldim. Aslında gece yarısından sonra, bembeyaz karlar üzerinde uçmadım dediğinde; neden uçmadın? Sorusuna dişi kuş şu cevabı veriyordu…

Korkudan…

Nasıl yani dedi erkek kuş! Kimden korktun? O da; her şeyden, herkesten, yabancılardan, diyerek sözünü bitirdi. Sana yardım edeyim, hazırlan; uçsuz bucaksız beyaz örtünün üstünde seni uçurayım.

Yaşamadığın duyguları yaşatayım, sana destek olayım, güven bana dediğinde; her ikisi de bembeyaz karlar üzerine, kendilerini bırakarak, çocuklar gibi oynayarak, bir oradan bir buraya, şelalelerin üzerinden, yeşil çamların karla dolu dallarına, hatta heykellere, anıtlara, tiyatro ve sinema binalarının tepelerine doğru uçarak, dişi kuşun hiç yapmadığı, hatta yapamadığı eylem ve uçuşları, büyük bir mutlulukla tamamlayıp, yuvalarına döndüğünde;

Dişi kuş ağlamaya başladı…

Neden? Niçin ağlıyorsun dedi erkek sığırcık kuşu?

Sevinçten, mutluluktan ve ilk defa gece yarısı uçmak isteyip te, uçamadığım bu alanda, beni uçurduğun için teşekkür ederim diyerek, arkadaşının yanağına bir öpücük kondurdu. Zaten uçuş sonrası, terden sırılsıklam olan erkek kuş bu kez aşktan, sırılsıklam olmuştu… Yan yana, el ele, diz dize, tüneyen ve enerjileri ile birbirlerini ısıtan kuşlar, mutluluktan uçuyorlardı…

Kuş ya! Ondan…

Artık gecenin ayazı çökmüş ve sıcak enerjileri ile uykuya dalmaya ve sabah kahvaltıya kalkmak için can atan, iki sığırcık, karanlık geceden sabaha doğru geçilirken, bulundukları ağacın hemen ilerisinden, hışırtıları duydular. Kim di? Neydi bu hışırtılar? Her ikisi de uyanmış, hışırtılara doğru kulak kabartmışlar dı… Avcılar olabilir di. Hayvan katleden zavallılar yada, büyük bir yabani hayvan da olabilir diye düşünürken; tünedikleri ağaç dalları yerinden sarsılırcasına, üç el silah sesi duydular.

Dan…Dan…Dan…

Dallara tünemiş bütün kuşlar, yüzlerce belkide, binlerce kuş korkudan, ağaçlardan uçarak, adeta sonsuzluğa uçtular…

Münevver Karabulut, Özgürcan Aslan, Ayşe Özgürcan Usta, Şule Çet….vb… gibi kuşlar, hayatlarının baharında uçtular…

Dişi sığırcık; neden gece sokağa çıkmaya ve uçmaya korktuğumu anladım mı? Dedi. Ses çıkarmadı erkek sığırcık, sadece başını salladı, seni anlıyorum diyerek ten…

Av bir spor değil…

Kadın cinayetleri kültürel dezenformasyonun, aile içi şiddetin, dışa vurumu. Yozlaşmanın, baskının, tahammülsüzlüğün ve ata erkil düzenin, 21. yüzyılda devam ederek, sözde adına töre denilen, kadın erkek gözetmeksizin, icra edilen eylemlerin neden ve sonucudur…

Sen plan yaparsın gelecek adına, birileri bir başka yerde, plan yapar ve senin planların boşa çıkar, heveslerin kursağında kalır, hayallerin iki kör kurşuna, keskin bir bıçağa, yada kör bir testereyle denk gelir… Üzülme dedi, erkek kuş dişi kuşa, üzülme. Yanında ben varım…

Güvenebilir miyim sana? Elbette.

Korkma; katillerin, tecavüzcülerin, gözü dönmüşlerin elbette yaşadığımız toplumda yeri yok. Mutlaka birine güvenmelisin, inanmalısın dedi. Biz erkekler hepimiz bir değiliz. Onların yaptıkları, yarattıkları korku iklimi, vicdansızlıkları, ahlaksızlıkları tüm toplumu ve erkeklerin hepsini güvensiz kılmaz. O nedenle,  tünediğimiz dallarda, bana yanaşarak birbirimize verdiğimiz enerji ile ısınıp, özgürce uçtuysak karlarda, gece korkudan uçamadığın yerlerde ve doğa da, bana güvenerek uçtuysan, benimle mutluysan, kalbin güm güm atıyorsa, ufak şeylere takılmadan uçmaya ve yaşamaya bakacağız… Başka yolu yok.

Yine uzaklardan üç kez ; Dan…Dan…Dan diye ses geldi. Kuşlar korkudan ne yapacaklarını şaşırdılar… Dışarısı soğuk ve dışarısı tehlikeli…

Bu kez dallardan, gecenin karanlığında kaybolan sığırcık sürüsü yoktu… Çünkü onlar daha ilk mermide, ilk bıçak darbesinde, ilk boğazlama da, uçtukları için başka kuş kalmamıştı, ağaçlarda… Uçan uçana…

Dişi kuş, peki nerede bu kuşlar dedi? Bu kadar belirsizlik, hiçsizlik, çaresizlik, liyakatsizlik, ehliyetsizlik içinde yaşama şansı yakalayamayan, liyakatli ve kaliteli tüm kuşlar, bu memleketten göç ettiler dedi.

Göç mü? O nedir?

Geleceksizlik…Belirsizlik…

Peki ya biz, ne olacağı?

Biz kış çıkana kadar buradayız. Onu çocuklarımız doğduktan sonra düşüneceğiz. Biz yaşadık, biz yandık, aileler yandı, bari onlar yanmasın. Plan yapmayalım… Belki bizim için plan yapanlar, onlar içinde plan yapmışlardır dedi.

Ardından, yine üç kez; Dan…Dan…Dan…Sesi duyuldu.

Dişi kuşun ayakları yerden kesilip, düşecek gibi olurken, erkek kuş onu kanatlarından yakaladı. Korkma, korkma… Onlar avcılar değil, belediyenin çöp arabası. Boş çöp konteynerini araca yüklüyorlar.

Kuş aklı, kuş yüreği işte…

Erkek sığırcık, dişi sığırcığa; bana gece yarısından sonra, nasıl güvenip benim ile uçtuysan, sana mutluluklar ve güzellikler yaşattıysam; ben güvenilmez ve kötü biri olsaydım; daha ilk uçuşumuzda kanatlarını kırar, tüylerini yolardım.

Ama ben öyle biri değilim. Sadece erkek ama masum bir sığırcık kuşuyum. O nedenle mutlaka birine güvenmelisin bu hayatta. Benim yanımda, kanatlarımın altında, hatta kendi nefeslerimiz ile birbirimizi ısıttıysak, gelecek adına da bana güvenmelisin. Haklısın dünya kötü, insanlar güvenilmez, ortamlar tehlikeli, ya bu dünya da beraber yaşayıp zorluklara göğüs gererek, yolumuza devam edecek, hayatın tadını çıkaracaksak.

Yada güvenmeyerek, yeniden kendine tüneyecek güvenli liman, ağaç yada, dal parçası, bulmak için yeniden bilinmeyen karanlıklara uçacaksan, esas tehlike burada. Bundan önce yaşadığını, yaşama şansın çok yüksek. Tercih edeceksin. Ya kalacak, yada başka diyarlara uçacaksın…

Ama o zaman, uçmak için kanatların kalırsa.
Kuş aklı işte. Düşündüğü şeye bak.

Onca yol kat edersin, kışı geçirdiğin coğrafyanın yolunu şak diye bulursun; ama böyle yaparsan umduğunu bulamazsın. Buldum dersin, uyandığında, kanatların kırılmış, tüylerin yolunmuş olarak kendini bulursan, sakın bana gelme, anlamadığın şey kuş aklınla güven değil, heyecan yaşamak adına, kendini karlar üzerinde avcıların seni şişe geçirip kızartıp, üstüne de bir şişe şarabı içerek, of bugünde karnımız doydu sözlerini, gökyüzünde yıldızlar arasında, kaybolurken duyarsın…

İyi uçuşlar sana…

Unutma; bizim ülkemizde kuşlar, özellikle dişi kışlar, özgürce gece uçamazlar. Bu da bizim ayıbımız…Hemde büyük ayıbımız.

Papağan kafesinden seslendi; Babacık, babacık uyan, sabah oldu.

Sabah mı?

canemregündem.com
TEILEN
Önceki İçerikYILDIZLAR KARIŞMIŞ
Sonraki İçerikYALNIZLIK DERİN BİR YARA…
Bağımsız, özgür, hiç bir kişi yada kurum ile nakdi, ayni yardım ilişkisi içinde olmayan, sadece özgür gazetecilik ve habercilik yapan, çevreye, doğaya ve canlı haklarına saygılı, gazetecilik anlayışı ile gündeme ışık tutmak için yola çıktım. Amacım sadece gazetecilik...