Can Emre
ORTA YAŞLI ADAM
Temizlik yapmalı insan…
Hava yağmurlu ve soğuktu. Hatta bayağı. Limanda yürürken birden yağmur başlamış, kendini biraz ilerideki kafenin çadırının altına zor attı. İliklerine kadar ıslanmamak için. Bilirsiniz insanlar yağmurda hatta yağmursuz havada bile ıslanıyorlardı, bu coğrafyada.
Islanan ıslanana…
O iyi ki ıslanmamış?
Tanıdığım bir arkadaştı. Bavul niteliğinde yanında taşıdığı çantası ile birlikte, zor attı kendisini kafenin çadırının altına. Ama yağmur ve rüzgarla birlikte insanları ıslatan yağmurun ve limanın şahane görüntüsünü izlemek için paha biçilemez bir yerdi orası.
Yan masalardan birine oturdu.
Bavul büyüklüğündeki çantasını önce masaya koydu. Oturmadan üzerini başına şöyle bir baktı. Hatta iç geçirdi. ‘Bu da olmaz ki’ dercesine elleriyle üstünü başını, pantolonunu temizledi, çamurlu yerlerini görünce onlara dokunmadı. Sonra çantasını karıştırmaya başladı. Büyüklerinden, ıslak mendil paketini açtı masanın üzerine koydu. Başladı temizliğe!
Umurunda değildi hiç kimse. Nasıl olsa bu coğrafyada insanlar hep ıslanıyordu. O ise kendisini bundan kurtarmak için boş bir masa ve sandalye bulmuştu. Çadırın altı kuru ve güzeldi. Ama çadırın dışı? Orası tufandı. Tufandı!
Islak mendil paketinden birkaç mendil aldı. Önce ellerini silmeye başladı. Ama saatlerce… Nasıl bir temizlik? Nasıl bir arınma ise? Beyninde hatta beyninin nöronlarının en küçük dilimlerine kadar temizlik yaptı kendince. Ama arınamadı!
Yandaki sandalyesinin üzerine, bavulundan çıkardığı çöp poşeti niteliğindeki torbaya temizlendiği ve arındığı ıslak mendilleri attı. Birkaç dakika içinde poşet dolmaya başlamıştı. Daha sonra ıslak mendil ile temizlenme bittikten sonra bu kez kurulanmak için yine çantasından bu kez; kuru mendil paketini çıkararak, ıslanan tüm hücrelerini kuru mendil ile kurulamaya başladı. Hem kuruluyor, hem kirlenenleri çöp poşetine atıyor. Yetmiyor yeniden kuru mendil çıkararak, kaldığı yerden devam ediyordu…
Çok temiz adam diyebilirdi görenler.
Ama tanıyanlar?
Bu kez ıslak mendil poşetini, çantasına koymak için kuru mendil ile silerek ama defalarca kurulayarak çantasına koydu. Çantasından su içmek için su şişesini çıkardı. Suyu içtikten sonra su şişesini yine kuru ıslak mendil ile silerek, çantasına yerleştirdi. Yetmedi, bu kez ellerini yeniden defalarca sildi ve kuruladı!
Çay istemişti. Garson çayı getirdi çayı içmek için bavulundan başka bir kuru mendil çıkardı. Bardağın ağzını onunla sildi. Kuruladı ve bardağı kuru mendil ile dibinden sararak, öyle çayını içtikten sonra çay kaşığını bardağının içine koyarak onu masanın kenarına doğru iteledi. Sonra çantasından ıslak mendil paketini çıkarıp, yeniden ellerini ve ağazını hatta bardağın değdiği dudaklarını ovalayarak sildi. Sonra onu çantasına koyarak, yeniden kuru mendil paketini çıkararak, bu kez ıslanan her yeri kuruladı mendili ile.
Evet, temizlik yapmalı insan bazı zamanlarda hayatında. Ya da resetlemeli yaşanılanlara karşı beynini. Bu temizlikten başka bir şeydi? Sağlıklıydı fiziksel olarak. Ama maalesef, nöronlarından biri devre dışı kalmıştı.
Sorunu buydu. Hatta sorunumuz?
Neden böyle oldu, olduk? Niçin nöronlarımızın biri devre dışı kalır? Sebebi nedir? Neler yaşadı, yaşadık? Kimse kimseyi bilmez ki? Onun ki, bu durumu yaratan etkenler, hangi nöronunu etkiledi de, temizlik takıntısı oluştu? Ne tetikledi? Öyle değil mi?
Kalkmaya hazırlanıyordu artık. Çantasını topladı, yandaki çöp paketini aldı, ilerideki çöp kutusuna bıraktı. Çantasından tek bir ıslak mendil ile birlikte, yine tek bir kuru mendil çıkartarak, bavul gibi büyük çantasının üzerine koydu.
Şaşırtıcı bir şeydi? Neden böyle yapmıştı?
Masadan kalkıp, içeride hesap ödedikten sonra cüzdanını cebine koyarak, çantasının üzerine bıraktığı ıslak ve kuru mendillere önce ellerini ve çantasının tutma yerlerini sildi. Sonrada yine ıslanan yerleri silerek hatta kanırta kanırta silerek, kurulayarak, çantasını omzuna asıp kirli mendili çöp kutusuna atarak, mekandan çıktı. Mekandan çıkarken, eliyle kapıyı açtı ve dışarıya çıkarak yağmurun dinmesiyle beraber, limana doğru yürüdü…
Kapıyı tuttuğu elini sildi mi? Silmedi mi? Bilmiyorum.
Sizce?
Kafeden çıkıp karşıya geçerken, yanından geçen araba onu baştan sona ıslatıp, hızlıca oradan kaçarken arkasından bakarak, ‘bu yapılır mı?’ Dediğini tahmin ederken, ilerideki liman yoluna girerek, hızlıca fenere doğru yola koyuldu. Yağmur dinmişti. Peki yağmur başlarsa bu kez iliklerine kadar ıslanacaktı.
O mu?
Biz mi?
Neden nöronlarımız devre dışı kalmıştı?
Temizlik yapmalı insan. Ama fiziksel olarak değil.
Sıkan, üzen, perişan eden nöronlarımızdan başlamalı temizliğe.
İyi temizlikler.
Orta Yaşlı Adam; liman yolunda sisler arasında kaybolurken, yağmur da tanelerini dünyaya indirerek ıslatmaya başlayacaktı coğrafyayı. Tabi o da ıslanacaktı, bizim gibi.
Hep ıslanmadık mı? Kuru havalarda bile?
Burası dünya ve dünyada her şey olabiliyordu. Ama herşey?
Böyle bir şey gibi.
Üzülerek bende ayrıldım mekandan.
canemregundem.com