PİTORESK

0
202
Pitoresk
Can Emre Gündem
Can Emre

PİTORESK 

Hayatın gerçeği nedir bilir misiniz?

Aslında bir ‘Pitoresk’dir.

Bizim için yaratılmış bir düzen. Hem de en nadide biçimde. Ve bunun yanında diğerleri içinde öyle.

Yine hayat resimlere yansıyan rengarenk gökkuşağı gibi olmayabilir, çoğu zaman! Siyah beyaz filmlerden daha kapkaradır. Hatta zifiri karanlık. Çoğu zamanda karadan da kara, hayatlar yaşanır yağmurdan sonra ortaya çıkan gökkuşağının altında.

Sonra yine döneriz kendimize, sorgularız neden böyle? Niçin böyle? Cevabını bulabilir miyiz? Hayır?

Siyah, soğuk, derin ve bilinmez evrende enerji olarak gezinirken, birden bire dünya da buluruz kendimizi. Tercihimizi değil, bizim için biçilen kaderi yaşarız.

Neden?

Çünkü bizim için oluşturulmuş bu pitoresk’ te seçmediğimiz, belirlemediğimiz hatta daha sonra bilinçlenmemiz ile tercih etmediğimiz, bir yaşam biçimi içinde kalırız.

Coğrafya’ lar kaderimiz midir? Maalesef öyle. Hatta buna aileleri de ilave edebiliriz.

Hatta yine bu coğrafyalar içinde kadın-erkek bile, ayrıcalıklı bir anlam taşır ata erlik ve cahillikle bezenmiş yine iğne ucuyla işlenmiş, kaderler gibi.

Neden insanın kaderi böyledir?

Ya da tüm insanlar için yaratılmış bu pitoresk içinde niçin ayrımcılık olur, kadın-erkek arasında? Düşünebilen ve konuşabilen iki varlık; kadın ve erkek arasındaki fark, neden yaratılır erkekler tarafından?

Bizler için yaratılmış, şahane güzellikler içeren yine nadide tablolardan, altınlardan, kristallerden bile değerli ve bize sunulan nefis yaşam ve hayattan neden bizleri mahrum ederler?

Elbette düzenin içindeki düzensizliklerden faydalanarak, zehir ederler insanlara hayatı. Özellikle kadınlarımızı. Peki neden?

Bence ilkellikten…!

Doğa, toprak anadır. Doğurgandır. Kadınlar da öyle değil midir?

Annedir kadın. Doğarken eşit doğarız ama sonra coğrafyalar kaderimiz olur. Özellikle kadınlar için.

Niçin böyledir?

Bunun nedenleri vardır, tartışılır elbette. Ama sorun erkek egemen toplumun, geçmişten günümüze gelen tabu’ larıdır.

O zincirler kırılmadıkça, özellikle kızlarımızın, kadınlarımızın bizim için yaratılmış ve bize sunulan cennet gibi pitoresk’ te, kafeste yaşamanın ne demek olduğunu dil, din, mezhep, eğitimli-eğitimsiz olmaksızın, yaşayan onlarca hatta binlerce kadının olması, düzenin düzensizliğinin yıkılması gerektiğinin açık kanıtıdır.

Kuşlar özgür uçmalılar coğrafyalarda. Coğrafyalar kader olmamalıdır.

Baba evinde, koca evinde, çalışma hayatında, sosyal hayatta eğitimli-eğitimsiz fark etmeksizin, içinde bulunduğu karabasan misali hayatlar ne zaman bitecek?

Bilinmez!

Ama şu bir gerçek. Ortada eğitimsizliğin, cahilliğin, ata erlik düzenin,  vahabiliğe özentinin, geçmişten gelen normların, aşiret düzeninin yine geçmişten gelen ve halen daha devam eden sert, aşılmaz duygu ve düşüncelerin son bulması gereklidir? O sert kayaların yıkılarak tuz-buz edilmesi elzemdir.

Nasıl?

Eğitim ile.

Çünkü zihinlerin, beyinlerin, duygu ve düşüncelerin kırılıp, o düşünceleri besleyenlerin zihinleri geçmişin vahabiliğinden, günümüzün modern toplum düzenine geçmesi ile sağlanabilir.

Ama özellikle 1.Dünya ve sonrasında yaşanan 2.Dünya savaşları ile toplumların zihin tahribatı, ata etkili düzene bakışları Cumhuriyeti ile değişmeye başlasa da, bu gün değişmeyen konjonktürel sistem ve coğrafyaların sert, kaya gibi aşılmaz duvarları ne kadar zımparalansa da, maalesef değiştirilemiyor.

Toplum kalıplarını kıramıyor.

Kadın olmak, genç kız olmak ve halen daha bu yüzyılda coğrafyamızda ‘kafeslerde yaşamanın’ zorluğunu çeken kadınları görünce ben bile, neden diyorum. Neden?

İnsan dünya ya (pitoresk), coğrafyaya, aileye kendi tercihi ile gelmiyor. Hatta kaderi ile geliyor.

Benim tercih etmediğim coğrafyaya,  aileye ve düzene gelmem yine benim tercihim değilse, neden ben eziliyorum? Kafeslerde, zincirlere bağlı olarak yaşamak zorunda kalıyorum?

Bunu ben tercih etmiyorum. Ama bu da benim kaderim olmamalı!

Evet, bence de olmamalı. Ama bu coğrafyada, toplumda ve ailelerde oluyor.

O zaman neden geldik bu dünya ya? Bu kaderi çekmek, zincirlere bağlı, kafeslerde kapalı olmak için mi?

Kadın ve erkek eşitse, bu eşitsizlik niye?

İnsanlar genetik olarak, geçmişten günümüze bilmedikleri şeylerden hep korkmuşlardır. Yağmurdan, şimşekten, gök gürültüsünden..vs.

Ama buna birde aile korkusu ekleyelim.

Bir kadın, bir genç kız neden korkar ailesinden? Neden?

Sığınacağı en güvenli liman aile iken; neden korkak babalarından çocuklar?

Burada bir yanlışlık var!

Zehir ediyorlar yaşadığımız pitoreskte aileler evlatlarına yaşamı.

Neden?

Bence bu düzen yıkılmalı. Artık aileler, anneler, babalar evlatlarına zehir etmemeli hayatı.

Evren’de yine bilemediğimiz, göremediğimiz hatta algılayamadığımız enerjileri harekete geçiren gücü görmesekte, kadınlara ve kızlarımıza yapılan bu haksız ve hukuksuz davranış bozukluluklarını görmezden gelemeyiz.

O nedenle; kadın ve erkek eşit derken, erkek egemen toplumun baskılarını da, görmezden gelemeyiz.

Bence küçücük ama küçücük bir kırıntı olmalı yüreklerde. Nedir o?

Merhamet, sevgi ve hoşgörü.

Bu bile bazı zamanlarda, en zor kilitleri açan maymuncuk gibi olur.

Sadece ‘merhamet.’ Sanırım eksik olan bu! Zehir etmeyin bize bahşedilen piteroks’ ta hayatı. Kadınlarımız, kızlarımız özgür olmalı, mavi bulutlarda özgürce uçmalı.

Benim tercihim olmadan bana aile, coğrafya ve dünya olmuş bir şeyi ben isteyerek seçmiyorsam, bana benim istemediğim ve öngörmediğini zincirleri bağlamayın.

Kadınlarımız haklı. Sanıyorum güçleri ile onlara laik görülen bu düzeni yıkacaklar.

Nasıl mı?

Yavaş yavaş… Yıkılmak zorunda bu düzen. Ama önce düzen içinde ki düzensizlik ve bakış açısı yıkılmalı.

Önce zihniyet değişmeli sonra bize biçilen Orta Doğu kafası zihniyetinin toplum ile birlikte yıkılması gerekli.

Ve bu düzen değişmeli.

Sevgiyle kalın…

canemregündem.com