KESİŞME / GHOST MAN/DARK ORWELL -1-

0
210

Can Emre Gündem

Can Emre

KESİŞME

GHOST MAN / DARK ORWELL

‘Karanlık Adam’

-1-

Yer; İstanbul Taksim’in arka sokakları.

Tarih; 12 Haziran 2023

Saat; sabaha karşı 04.15-

Gece artık onun için bitmişti. Oturduğu loş ve alkol kokan mekandan yavaş yavaş kalkıp, eve gitmek için karanlıklara bıraktı kendini. Karanlık, loş ve alkol kokan  mekandan karanlık geceye bırakırken bedenini, yorgun ve düşünceliydi. Hatta ayakları bedenini taşıyamayacak, ruhu bedeninden adeta çıkacak gibi kalbi çarpıp dururken, sisli ve kasvetli bir geceye geçiverdi yine birdenbire. Karanlıklardan yeni bir karanlıklara doğru yolculuk…

Arkadaşları götürelim dediyse de, yok ben giderim, hava yürümek için çok güzel dedi. Bıraktı bedenini karanlığın içine. Gece siyah ve derin denize atlayanlar gibi! Karanlığa daldığı anda gözden kayboldu. Bedeni siyahlar içinde görülmez oldu artık.

Evrende dolaşan yıldız ve gezegenlerin, kara deliğe yakın duruşu sonunda kara deliğin çekim kuvvetine kapılıp, içine çekim kuvveti etkisiyle adeta düşerek, sonu bilinmeyen bir yolculuğa çıkar gibiydi. Evren’de ne yaşanır ve yaşanıyorsa, bizim belleğimizin dışında anlayamadığımız bir sistemde çalışırken, kara delik mi? Çekim gücünü ortaya koyup gökyüzünde salınıp duran gezegenleri ve yıldızlıları çekiyor? Yoksa, artık sonsuz Evren’de görevi ya da işlevi biten yıldızların, yapacağı bir şeyler kalmadığı için kendileri mi? Kara deliğin çekim gücüne yine kendini bırakıp, bilinmezliğe yolculuğu başlıyordu? Dünya da, böyle bir ikilem içindeydi aslında! Birbirini çeken ya da iten kuvvetlerin, savaşı yaşanıyordu.

İnsanın işlevi ve görevi nedir? Ya da evrendeki diğer gezegenlerin? Neler olur oralar da? Evrendeki gibi kara deliğin çekim gücüne kapılıp nereye gittiğini, yıldızların kara delik tarafından yutulup, yine nereye gittikleri gibi belirsiz, gizli ve insanoğlunun hatta tüm canlıların bilemediği bir duruma sürüklendiği gibi muğlak bir durum, söz konusuydu! Nereye  gidiliyor? Aslında kara delik gibi bir dünyadayız. Birbirini yutan ve sonsuzluğa uzanan bir dünyanın içinde, debelenip duruyoruz. Ne olacağını bilemiyoruz? Kimse bilmiyor? Bu belirsizlikte hayatlar, nerede ve nasıl kesişecek, kesişebilecek mi? Onu ise hiç bilmiyoruz? Kesişme noktaları hangi eylem ve boylamlarda?

New York, Paris ve Sydney üçgeninde mi? Edirne, Kiev ve Halep üçgeninde mi? Ya da İstanbul, Münih ve Londra üçgeninde ki gibi yaşananların hayal ve gerçeklerdeki kesişmeleri mi? Neresi ve nerede? Yoksa hiç biri mi? Peki, Amerika, İngiltere ve Türkiye ve yahut Amerika, Rusya ve Türkiye üçgenin de yıllardır yaşanan git gellerin ve ‘Ghost Man’ ların oyunları mı?

Yola çıktıktan ve karanlıklara daldıktan sonra sigarasını yaktı, yürürken karanlıkta. Kibriti alev aldığında karanlıklar aydınlandı, titrek bir mum ışığının etrafı aydınlattığı gibi. Ama bu huzme içinde başka bir karanlık varlığı daha fark etti. Sigarasından korkarak iki fırt çektikten sonra kendi kendine, ben neredeyim diye mırıldandı. Ne oluyor? Hayal mi görüyorum? Bu karanlıkta karanlık bir beden ve sadece gözlerinden kırmızı ışık saçan ve elinde büyük bir balta ile simsiyah giyimli, birini gördü.

Daha da şaşırdı! Siz kimsiniz? Nereden geliyorsunuz? Burada ne arıyorsunuz?

Gür ve etrafta yankılanan sesi ile ben; ‘Ghost Man’.

Ghost Man ; mı?

Evet Ghost Man.

Nasıl bir isim bu? Nereden geliyorsunuz gizemli yabancı?

Evlat, ben senin geleceğinim!

Geleceğim mi?

Evet.

Cezamı çekmek için buraya gönderildim.

Nasıl yani anlamadım ‘Ghost Man’.

Geldiğim yerdeki adım; Dark Orwell. Uzayın derinliklerinden ve yine sizin uzayınıza benzer, başka bir uzaydan yani evrenden geliyorum. Bizim evrenimiz de, sonsuz büyük ve hatta gizemli.

Başka bir evren mi dedin sen, Ghost Man?

Evet başka bir evren. Bana burada da, Dark Orwell dersin. Başka bir evrenden geliyorum. Hatta kara delikten geçerek, yaşadığım başka bir Evren’in NX Prius gezegeninden gönderildim. Hatta oradan kovuldum. Ceza olarak bu gezegene gönderildim. Bizim gezegenimizin ismi sizin gezegeniniz nasıl ‘Samanyolu Galaksisi’ içindeyse, bizimde NX Prius’ ta bizde ‘Zamor Galaksisi’ içinde bulunuyoruz.

Nasıl yani  anlamadım?

Evlat; sen seçildin. Bu dünyada beni senden başla hiç bir canlı türü göremez. Dedim ya sana, ben senin geleceğinim. Sen ve ben iki ayrı evrenin seçilmiş kişileriyiz. Kopyası ya da aynası gibi diyebilirsin. Ben geleceğim. Senin geleceğin.

Dark Orwell seni anlıyorum. Hadi sen orada suç işledin ve cezanı çekmek için gezegenimize geldin. Peki ben ne yaptım ki? Bunun cevabı da, önemli değil mi? Dur daha fazla yaklaşma. Dur orada! Zaten tam olarak ne olduğunu göremiyor ve anlamıyorum. Sadece kırmızı alev gözlerini seçebiliyorum.

Dark Orwell gür sesiyle; onlar nedir biliyor musun?

Hayır?

Gezegenimizin merkezinin enerjisi gibi. Nasıl dünyanın merkezi ateş topu gibi yanıyorsa, bizimde Evren’inize paralel ve ancak karadelikten geçilen NX Prius gezegeninin merkezi gibi kıpkırmızı ateş topu. Ben de işte o enerjiden yaratıldım. Diğerleri gibi.

Nasıl? Diğerleri de kim?

Yaşadığımız NX Prius ’ta hepimiz böyleyiz. Gizemli, siyah ve kırmızı göz. Nereye değersek yakıyoruz.

Yaklaşma dur!

Ben sana bir şey yapmayacağım. Sadece burada sürgün günlerimi tamamlayacağım. Seni seçtiler ve beni sürgün için senin yanına gönderdiler. Unutma ben senin geleceğinim.

Neden böyle yaptılar?

Bilmiyorum? Ama bizim gezegenimiz sakin bir yerdi. Bazı uyanıklar, kendi çıkarları için enerjimizi kendileri için kullanmak üzere çalarken, yakaladım onları ve gerekeni yaptım. Yapmamam gerekeni yaptığım için NX Prius gezegeni konseyi beni buraya sürdü. Sana zarar vermeyeceğim. Burada birbirimize yardım edeceğiz. Ben artık senin görünmeyen yüzün olacağım.

Nasıl yardımlaşacak ve işbirliği yapacağız Dark Orwell? Ama burası dünya. İyiler kadar kötüler, hatta belki daha da kötüler, düzenbazlar, ahlaksızlar ve hırsızlar var. Nasıl olacak bu? Burada şartlar çok farklı. İnsanlar kamplara bölünmüş. İnsanlar hatta siyahlar beyazlara karşı korumasız. İkinci sınıf görülmekte. Çıkar gurupları dünyayı paylaşmış. İnsan hakları, hayvan hakları hatta canlı hakları yok gibi. Sadece gelecekte, insanoğlu dünyada kalabilme adına kendinden başkasını düşünmüyor. Büyükler küçükleri eziyor. Adalet kavramı yok. Dünyayı zenginler, fakirler ve köleler olarak ayırmışlar. Yani çaresizlik ve geleceksizlik dünyayı pay eden bir avuç insanın vereceği kararlara kalmış.

Bak Orkun ne olacağını sana anlatacağım.

İsmimi nereden biliyorsun Ghost Man, pardon Dark Orwell?

Sana dediğim gibi ben senin geleceğinim. Her şeyi biliyorum. Yaşanan ve yaşanacakları da!

Eyvah, eyvah şimdi anlıyorum galiba! Yoksa sen başka bir evrenden, kara delikten geçerek dünyaya gelen ölümsüz bir varlık mısın?

Evet, öyleyim.

Nasıl geldin?

Bunu bu evrende yaşayan kimse bilemez! Ama simdi ben, senin geleceğin olduğuma göre ancak sen, bu dünyadan ayrıldığında, benim seviyeme çıktığımda anlayabileceksin.

Seviye?

Evet seviye. Katmanlar gibi. Şimdi anlaman imkansız.

Peki ne yapacağız Dark Orwell?

Ben NX Prius gezegeninden niçin kovulmuştum?

Hırsızlara, kötülere, çıkarcılara göz açtırmadığım ve onların soyunu kuruttuğum için. Bizim orada dünyada ki gibi ölüm olmadığı için cezalar var. Ve bu cezalar da, çok ağır. Katmanlar ve katmanlar arası hiyerarşi ve bunun sonucunda artan ve azalan cezalar var. Ben en ağırına çarptırıldım. Ve burada da suç işlememem lazım.

Nasıl olacak bu dünyada ve üçgenler arasında?

Bilmiyorum ama başaracağım.

Bana katılıyor musun Orkun?

Evet desem ya da hayır desem ne fayda. Mecburen sana katılacağım.

Ghost Man yani Dark Orwell Orkun’a doğru karanlıklar içinde elini uzattığında, siyah pelerini içinde sadece ateş kırmızısı gözlerinin yanında ellerinin de, gözleri gibi kıpkırmızı kor ateş olduğunu gördüğünde hem irkildi hem de korkarak, ellerini sıkamam çünkü yakar kavurur beni diyerek bir adım geri çekildi. 

Korkma Orkun, sadece sana görünürüm. Beni senden başkası göremez. Elimi sıkabilirsin dedi.

Orkun elini uzattı Dark  Orwell’e. Ne acı, ne yanma hissi yoktu. Sanki kendi bedenine değmiş gibi hissetti. Hatta iki eliyle Dark Orwell ‘in iki elini tuttu. Gizemli yabancı artık tamamen görünmez olmuştu. Orkun sağına baktı, soluna baktı, Ghost Man artık yoktu. Şaşırdı. Nereye gittin Dark Orwell, nereye gittin Ghost Man diyerek karanlıklar içinde yürürken, yaşadıklarına inanamıyordu.

Yine Dark Orwell’ e seslendi. Neredesin Dark?

İçinden ve beyninin derinliklerinden Dark Orwell ‘in gibi bir ses duyuldu. İçindeyim artık Orkun. Sen ben oldun. Ben ise sen.

Nasıl bir şeydi yaşananlar. İnanılmaz bir geceydi.

Orkun’un içindeki Dark Orwell, gür sesiyle seslendi.

Hadi başlayalım o zaman…

Orkun karanlıklar içinde, kaybolurken etraf onun geçtiği yerlerde kırmızı tonlarda hafif hafif aydınlanarak, ona yol gösteriyordu.

Ghost Man, Dark Orwell yani yeni Orkun ne olacağını bilmeden yolculuğa başlıyordu.

-1-
Can Emre