Can Emre
SAVAŞ, BARIŞ VE CUMHURİYET
Savaş
Savaşların dizayn ettiği bir dünyada yaşıyoruz. Yine bugün Orta Doğuda, yangın yerine çevrilen coğrafyada yeni bir dizayn yaşanıyor. Dünyayı yöneten küresel baronlar ve elitler, ele geçirdiği devletleri kendi çıkarları ve gelecekleri için dünyayı ateşe vermeye devam ederken; hedef Orta Doğudur.
Orta doğunun emperyalizm tarafından dizaynıdır. Ve bu dizaynda, Amerika’yı arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yaptığı zülüm kabul edilemez. Soykırımdır. Etnik temizliktir. Aynı zamanda Amerika’nın bölgedeki çıkarları bu tabloyu ortaya çıkartmaktadır. İnsanlık adına vahşettir.
Yüzyıllar boyunca kadim coğrafyaya ev sahipliği yapmış; Yahudilik- Hristiyanlık-İslamiyet ile aslında ortada gözüken din savaşları ne yazık ki; güç-iktidar-hakimiyet ve zenginlik için yapılmıştır. Bu gün yaşananlar ise Büyük Orta Doğu Projesi BOP ‘un, ‘Yeni Dünya Düzeninin’ fragmanıdır.
Savaş; öldürmek, yok etmek, acı, kan ve gözyaşı. Barış; masumiyet, mutlu yaşam, özgürlük ve güvenli gelecektir. Gel gör ki dünya, sadece bu gün değil, var olduğumuz günden bu güne savaşlarla imtihan edilmiş, emperyalist duygularla sınanmış bir dünyanın içine hapsolmuş halkların, acılarla kavrulmasıdır.
Neden savaşırız? Bunun sonunda neler elde ederiz? Kazanan taraf ne kazanır? Kaybedenler neyini kaybeder? En basitinden geleceğini kaybedersin! Yaşam hakkını ve özgürlüğünü kaybedersin. Daha ne olsun! Özgürlük ve bağımsızlık senin en büyük hazinendir.
Üç semavi dine yüzyıllardır ev sahipliği yapan bu coğrafyada, kaos ve kaoslar hiç bitmemiştir. Sözde din anlamında olsa da, esas güç ve iktidar olmak, coğrafyaya hükmetmek gelir. BOP ’ta öyledir. Oluşacak kaos ve kaoslarla, Ulusal Devletlerin hakimiyetine son vererek, Siyonizm’in coğrafyada hakim olmasını hedefler.
Çünkü Musevilik diğer insanları, dinleri yani kendi dini ve dili dışındakileri farklı görür. Sözde Orta Doğu coğrafyası onlar için kutsal ve vade dilmiş topraklardır. Kim vadetmiş? Burası sizindir kim demiş? O bir muammadır. Dünya hepimizindir.
Bu coğrafyada bu yüzden dinler, birbirlerine karşı bu anlamda radikalleşmiş, güç ve iktidar anlayışı bugün yaşanılan düzeni inşa etmiştir. Yani karşıtlık üzerine kurulmuş, sözde din savaşları ve yok etme eylemleridir.
İşte burada; bugün yaşanılan Orta Doğu coğrafyasındaki kaos; Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan, değerli toprakları, yeraltı kaynakları, denizleri ve boğazları, dört mevsimi yaşayan ve bölgesel anlamda laik hukuk devleti Türkiye’nin, Cumhuriyet ile yönetilmesi bizim en büyük hazinemizdir. Bunu da bize miras bırakan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve değerli silah arkadaşlarıdır. Ona ne kadar şükür etsek azdır.
Ancak, bugün şunu daha net görüyoruz. Atatürk ‘ün bize emaneti Türkiye Cumhuriyeti Devletini daha fazla korumalı ve onu yaşatmak için çok daha fazla çalışmalıyız. Orta Doğu coğrafyası kaynarken; güçlü Ordu, güçlü ekonomi, sanayi, eğitim, hukuk ve demokrasiye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğunu bu gün daha iyi anlıyoruz.
Savaş ve Barış iki karşıt bir kelime. Ama Cumhuriyet; içinde tüm insancıl normları barındıran özgürlük, bağımsızlık, eşitlik, laiklik ve çağdaşlığı barındırdığı için bu coğrafyada ayaktayız.
Yurtta Sulh Cihanda Sulh ilkemizdir.
Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur. Bu coğrafyada Cumhuriyet ile yönetilen tek devletiz. Cumhuriyetimize sahip çıkmalıyız.
O nedenle 100.yıldönümümüzü kutlayacağımız bu günlerde, Cumhuriyetimize daha fazla sahip çıkarak, özgürlüğümüze, bağımsızlığımıza toprağımıza ve bayrağımıza sahip çıkmış oluruz.
Bu coğrafyada acılar yaşamak istemiyorsak, Cumhuriyet tek kalkanımızdır…