ONLAR BİZİM ÇOCUKLARIMIZ…

0
33
BİZİM ÇOCUKLARIMIZ

Can Emre

BİZİM ÇOCUKLARIMIZ

Onlar öğrenciler…

Koltuklarımızı, ünvanlarımızı, onlara devretmeliyiz dediğimiz çocuklarımız bugün hapisteler. Anayasamızın 34.maddesi gereğince: ” fikirler silahsız, saldırısız, barışçıl bir şekilde ifade edilir, toplantı ve gösteri Anayasal bir haktır” denmesine rağmen, üç yüzün üzerinde genç tutuklandı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı aynı zamanda CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu tutuklanınca, özgürlük ve demokrasi için hiç kimsenin baskısı olmadan “kendi özgür iradeleri” ile yürüdükleri ve eyleme katıldıkları için bugün göz altındalar. Bu çocuklar parti üyesi değil, her düşünceden ve görüşten gençler olup amaçları; uğradıkları haksızlıkları, çaresizlik ve baskıları hem meydanlarda hem de sosyal medya da haykırarak, baskıya karşı birlik oldular.

Çünkü kendi gelecekleri için meydanlardaydı. Onlar da aynı İmamoğlu gibi bundan otuz yıl sonra hak ettikleri diplomalarının, günün birinde alınmaması için düzene ve sisteme karşı yürüdüler.

Nedir suçları?

Eylemlere katılmak. Yürümek. Seslerini duyurmak. İçlerinde yıllardır biriktirdikleri, baskıyı, korkuyu, kızgınlığı, sokaklarda yürüyerek haykırmak, ifade etmek. Yürümek suç mu?

Bu çocuklar; evlerinde ayakkabı kutularında deste deste para biriktirmediler.

Bu çocuklar; pahalı lüks arabalarında “pudra şekeri” çekmediler.

Bu çocuklar; haraç almadılar. Yol kesmediler. Rüşvet çarkının içinde değillerdi.

Bu çocuklar; normal bir yaşam süren ailelerin çocuklarıydı.

Tertemiz pırıl pırıl gençler.

Sadece baskı, şiddet, artan totaliterliğe, derin yoksulluğa, çaresizliğe, hiçsizliğe ve geleceksizliğe isyan ederek, iktidarın politikalarından dolayı yok sayılmalarına isyan ettiler. Gelecekleri için yürüdüler. Eğitimleri için, özgürlükleri için meydanlarda ve sosyal medyada haykırdılar. Toplum ediyor. Çalışanı, genci, yaşlısı, emeklisi hayat pahalılığından, yaşamın zorluğundan şikayet ediyor. Toplum ikiye bölündü.

Bizden, sizden diyerek.

Biliyor musun? Bu topraklarda; acılar daha da acı yaşanıyor.

Bir tarafta egemenler, güçlüler, zenginler gücü eline geçirip boğazlarda, yalılarda, saraylarda, rezidanslarda oturup, harika “Fransız” şaraplarını içerek boğazdan geçen gemilere “Havana” purolarını tüttürüyor.

Diğer yakadaki fakirler, köleler, çaresizlik içinde derme çatma evlerde hayatta tutunmaya çalışıp, gece yarısı utançlarından çöp tenekelerinden bozuk, çürük, sebze ve meyve toplayarak, sabaha karşı evlerine dönüyorlar.

Yağmurlar bile bu şehirde, farklı kıtalarda değişik tonlarda yağarken bir tarafta yumuşak, rüzgarsız, papatya tarlalarında çiçekler toplama fırsatı verirken. Diğer yakada ise acımasızca yağarak, evlerini, mahallelerini sel suları basarak onları yaşamdan soğutuyor.

Güçlü, zengin, varlıklı, nüfuslu, iktidar sahibi olanlar ellerine geçirdikleri gücü, zenginliği ve iktidarı bırakmamak için özel bir çaba sarf ediyor. Kendi dışındakilere yaşama şansı bırakmıyor. Diğer taraftakilerin ise seslerini yükseltmesine bile tahammülleri yok.

Nasıl olacak?

Bugün aileler ayrı ayrı evlerde acılar yaşıyorlar.

Suçsuz ve masum gençler hapisteler. Gelecekte koltuklarımızı, makamlarımızı, bırakacağımız çocuklar eğitim haklarından da mahrumlar. Neden? CHP Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu için sokaklarda özgürlük aradıkları için tutuklular! Artık olaylar bunu da aştı. Gençler kendi gelecekleri için meydandalar. Çünkü onlar yirmi yıldır nasıl yok sayıldıklarını bizzat yaşayarak gördüler. İkircikli toplum yapısında, onlara gülücük dağıtanlar bu gün onları yok sayıyorlar. Tepkileri ve isyanları buna!

Öz eleştiri yapabilir misiniz?

Peki, empati?

Onlar, geleceğin nitelikli, onurlu, gençleri olarak  bugünden yaşananlardan ders çıkaracaklar.

Peki siz?  Ders çıkaracak mısınız?

Evlerinde deste deste para biriktiren çocuklar, ayakkabı kutularında çalışmadıkları halde dolar ve Euro biriktiren, pudra şekeri yiyenler onlar yargılandılar mı?

Dediğim gibi dostlar.

Bu topraklarda, bir taraf günlük güneşlik papatya tarlarında coşkuyla koşup, çimlerde yuvarlanırken, diğer tarafta çocuklar çorak ve kurak topraklarda delik ayakkabılarıyla, dikenli tarlalarda yürümek zorunda bırakılıyorlar.

İki farklı coğrafya.

Bizden ve sizden…

Sahi siz hangisi siniz?

canemregündem.com 

 

TEILEN
Önceki İçerikCHP NEDİR?
Bağımsız, özgür, hiç bir kişi yada kurum ile nakdi, ayni yardım ilişkisi içinde olmayan, sadece özgür gazetecilik ve habercilik yapan, çevreye, doğaya ve canlı haklarına saygılı, gazetecilik anlayışı ile gündeme ışık tutmak için yola çıktım. Amacım sadece gazetecilik...