2020′ YE BEŞ KALA TÜRKİYE ve ŞEHRİM BANDIRMA
Can Emre
2020′ ye beş kala, Türkiye’ yi ve yaşadığım şehir Bandırma’yı, yılın bu son günlerinde değerlendirmek istedim…
Her geçen yıl, bir önceki yılı aratır durumda.
2017, 2018’i
2018, 2019′ u arattığı gibi…
Önce Türkiye…
Her geçen yıl, daha da erozyon artıyor bu ülkede…Yine artarak devam edecek…
Demokrasizlik, Kadın Cinayetleri, Tacizler, Tecavüzler, Hırsızlıklar, Yolsuzluklar, Hukuksuzluklar, Rant, Talan…..vs.vs…. Güzel bir şey aramak, görmek, yaşamak artık geçmişte kalan şarkılar gibi!
Yine 2020′ ye beş kala, öngörüler ve temenniler, umut dolu mesajlar olsa da, “görünen köy kılavuz istemez” misali, ayrışmalar, kopmalar, görmezden gelmeler, yok saymalar, sistemin kendilerine kattığı güç ile yoluna devam edenlerin, 2020′ de bu erozyonu, daha da arttıracaklardır… Buna emin olabilirsiniz. İnsanların kul, hatta köle olduğu, dünyanın yaşadığımız bu düzeninde, yine 2020′ de de kul ve kölelik daha da derinleşerek devam edecektir maalesef…
Bunun adı “Yeni Dünya Düzeni”
Bu erozyonun gidişatı toprak kayıpları, yabancılara toprak ve arsa satışları, yine gündemde olan “İstanbul Kanal Projesi” aslında bugünün değil, emperyalizmi denize döken, Türkiye Cumhuriyetini kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün, 15 yıl Cumhurbaşkanı olarak görevde kalması ile askıya aldıkları, fakat onun ölümü ile birlikte 11 Kasım 1938’de yeniden sahneye koydukları bir projedir Kanal İstanbul.
Türkiye’nin bu günkü coğrafyada, bağlarının, ilkelerinin ve yaşamsal olarak damarlarının kesilme projesidir. Fakat 11 Kasım 1938’den sonra başlayan süreçte, biz İsmet İnönü ile 2.Dünya Savaşına girmemiş olsak ta, sözde soğuk savaş tehditleri, yine ilk önce İnönü’nün NATO’ ya girme talebi, daha sonra Demokrat Parti ile birlikte NATO’ ya dahil olmakla Atatürk’ ün “Ulusal Ordusu” Ulusal olma özelliğini kaybetmekle birlikte Truman Doktrini ve Marshall Yardımları ile birlikte ülkemiz, siyasi, sosyal, ekonomik, askeri anlamda tam bir kuşatma altına girmiştir.
Hatta Atatürk “NUTUK’ ta” Amerikan Mandacılığı isteyenlere sert çıkmış, “Ne mandası ne himayesi, bağımsızlık, özgürlük aşkı ile “ya istiklal yada ölüm demiştir.” İşte Amerikan Mandacılığını savunanların ona telkinde bulunanların içinde İsmet İnönü de vardır. Ve Atatürk ölümünden önce İsmet İnönü’yü Başbakanlıktan alarak yerine Celal Bayar’ı ataması ve son yıllarında İnönü ile görüşmemesi yaşadıklarının ve öngörülerinin doğasıdır.
ABD’ nin dünyaya yayılma ve emperyal düşünceler ile ülkeleri sömürme ve yok etme fikirleri 1. Dünya Savaşı sonrası ABD. nin 28. Başkanı Wilson’ un ortaya koyduğu “Wilson Prensipleri ve Self Determination ile start almış, yine Atatürk’ün vefatı ve 2.Dünya Savaşı ile birlikte Orta Doğu Coğrafyasının kuşatılması, kontrol edilmesi, enerji kaynaklarına el konulması 33. Başkan Truman ile birlikte “Truman Doktrini ve Marshall Yardımları” ile kaldığı yerden devam ederek, NATO’ nun kontrolüne girmemiz, yine NATO’ da görev yapan “bazı subayların” darbeleri içselleştirmeleri ile 1960 ve 1980 darbesi, 1971 askeri muhtırası, o da bir darbe, insanların hayatları Amerikan karşıtlığı ve anti emperyalizm nedeniyle “dar ağacında” son bulmuştur.
Neden bu düzen bizi tehdit ediyor? Bunu yazdım çok kez ama aşağıda linkini koyduğum ve 7 Aralık 2018′ de yazdığım yeni dünya düzeni ile ilgili olarak “KUZEY KUTBU YANACAK” yazımda neden bu gün bunları yaşadığımızı açıkça yazdım. Lütfen okuyarak bu günkü yaşadığımız erozyonu ve Orta Doğuda yaşanan savaşları, Suriye, Kuzey Irak ve terör sorunlarının neden ve sonuçları okuyarak anlayacaksınız.
Emperyalizm 2020′ de de bizi bizi kuşatmaya devam edecek.
Gelelim Bandırma’ya..
Bandırma çağdaş, modern ve geçmişten günümüze gelen yapısı, doğası, denizi ve ülkeye ulaşım açısından bağlantıları olan bir liman şehridir. Aynı zamanda uzun yılardır, özellikle 1980′ den sonra, Demirel ve Çiller ile İl olmak isteği ile yanıp tutuşmasına, hatta 80/81 nolu plakayı uygun gören siyasetçilerin bu konuda doldur/boşalt yaptığı şehrimizde, en büyük handikap daha Atatürk döneminde Birinci Mecliste yer alan Balıkesir’li ailelerin ve iş adamlarının, Bandırma’yı görmezden geldikleri, ötekileştirdikleri, hatta Bandırma/Balıkesirspor rekabetini yaşandığı özel bir şehirdir Bandırma.
Fakat özellikle Balıkesir’in “Büyükşehir statüsüne” kavuşturulmasından sonra yine Bandırma ve Balıkesir, Mirza ve Uğur arasında yaşanan rekabetin, bu gün Bandırma’nın adeta yok sayılmasına ve ortadan ikiye bölünmesine giden sürecin başlangıcı siyasi, ticari ve ekonomik kaygıların tavan yaptığı bir şehirdir Bandırma.
Bu gün Bandırma ve Balıkesir, Başkanlar Tosun ve Yılmaz birbirlerine barış dalı uzatsalar da, uzatılan dallar daha önceki yıllarda yaşanılan erozyonları onarmaya, tedavi etmeye, yaraları sarmaya yeterli olmadığı gibi, Bandırma’yı Balıkesir’de savunması için seçilenlerde, bu rüzgarlara yenik düşmüş, Bandırma’nın yok sayılmasına yine Bandırma adına Balıkesir’de siyaset yapan tüm parti temsilcileri sessiz kalarak, Balıkesir Büyükşehir’in uygulamalarına bir anlamda evet demişlerdir.
Bandırma’nın kaderi, siyasetçilerden yana gülmemiştir.
Bugün geçmişte 2014’te su zamları, ulaşım ücretleri, Bandırma’nın yollarına, otoparklarına, sahil bandına sahip olanların tüm bunlara rağmen, siyaseten sadece ekonomik olarak düşünenlerin, siyasetçilerin, Ticaret Odası, Borsa, Sanayiciler, İş adamları…vs. kurum ve kişilerin önce Bandırma ve Bandırma halkının refahı, huzuru, mutluluğu için değil, kendi ekonomik düzenlerinin ve refahlarının daha da artması için politika üretmeleri, bu günkü düzenin sonunu hazırlamışlardır.
Bu gün Bandırma;
Pahalı su, pahalı ulaşım, cadde ve sokakları parsellenmiş, yolları ticari kaygılarla doldurulmuş, trafik sorunu ile başa çıkamayan, yine insan hakları, kadın hakları hayvan hakları konusunda sınıfta kalmış bir şehir olarak;
Kadın Sığınma/Dayanışma evinin kapatılması, Bandırma Nikah Salonu altında emekçi kadınlarımızın kış günü perişanlığı, sokak hayvanlarının durumu, onlara kış sezonunda kulübeler yapılmaması, yine Büyükşehirde Bandırma’ya yapılan su zammına Bandırma adına seçilmişlerin oy vermesi, İnönü, Ordu ve Atatürk Caddelerinin trafik sorunu, sahil bandının durumu, yollar, ulaşım ve Cumhuriyet Meydanının ortadan ikiye bölünmesi gibi, bir çok sorun bugün halen daha çözüm beklemektedir.
Yöneticilerin karasızlığı, vurdumduymazlığı, Bandırma ve Balıkesir arasında yaşanan rekabetin son bulmasına yetmediği gibi, halklar arasında kopukluk ve rekabet, bu nedenle her iki şehre yansıyarak, çözümsüzlük Bandırma’nın aleyhine işlemiştir.
Sorunlar düzelir mi, çözülür mü? Zor… Sadece pansuman ile geçiştirilecektir.
O nedenle 2019’dan 2020’ye beş kala Bandırma’da siyasetçiler, iş adamları, kurumlar….vs. Bandırma’yı gelecek nesillere taşımak için bir şeyler yapmak isteseler de, bu günkü konjonktürde evet zorluklar vardır. Ama biz zorlukları yenmek içinde, çaba harcamalıyız.
2020’ye girerken şehrim Bandırma’da yine Bandırma’yı geleceğe emanet etmek için oy isteyen siyasetçiler, ne yapıyorlar derseniz; maalesef hiç bir şey yapmıyorlar. Parti gözetmeksizin söylüyorum. Şayet yapmış olsalardı bu gün sorunları ve sıkıntıları değil, onların yaptıkları güzel şeyleri paylaşacak, yazacak ve onları alkışlayarak teşekkür edecektik…
İnşallah 2020 yılı sonunda teşekkür ederiz….
Ama 2020 yılı falımızda çok karanlık.
Bandırma’nın kaderi ve talihini, olumsuzluktan olumluya geçiren /gecirecek siyasetçiler, iş adamları bunu başarabilirlerse, onları Bandırma bağrına basar, aksi taktirde eleştirir…
Yapabilirler mi?
Çok zor…
Bandırma’nın, Balıkesir nezdinde kaderini, olumluya çevirenleri alkışlamak niyetiyle;
Hepinize 2020’de sağlık ve mutluluklar diliyorum.
Esen kalın.
canemregundem.com