KADIN ve SİYASET

0
556

KADIN ve SİYASET

Kadın ve Siyaset

Günümüz toplumsal yapısını oluşturan; kadını ikincil konuma yerleştiren, dışlayan ve bağımlı hale getiren ataerkil sistem, iki alandan oluşmaktadır: “Özel ve kamusal alan.”

Bu iki alanın ortak özelliği, kadınlara eşitsiz muamele uygulanması ve erkeğin yönetimine, tabiyetine bırakılmasıdır. Bir iktidar, çatışma ve kaynak dağıtım alanı olarak görülen siyaset de, işte bu kamusal alanda yet almaktadır. Bu nedenle, kamusal alan da erkeğin hakimiyetinde görüldüğü için; siyaset de erkek egemenliğinde yürütülmektedir.

Bu yüzden, aslında diğer pek çok alana göre; kadınların, siyasete katılımı çok daha zor hale gelmektedir. Çünkü dünya genelinde, kadınların sadece %13 ü siyasete dahil olabilmektedir. Bu oranın azlığı, tabi ki pek çok sorunu da beraberinde getirmektedir.

Öncelikle; kadınlar kendi sorunlarını, taleplerini siyasal alana ulaştırmada geri planda kalmakta ve sorunların çözümü için oluşturulan politikaların, yapım sürecinden dışlanmaktadırlar. Katılımları, oldukça dolaylı ve zor bir şekilde gerçekleşmektedir. Erkek bireylere nazaran; daha çok çalışmak, kendilerini kanıtlamak ve kabul ettirmek zorundadırlar.

Hem siyasete katılma, hem de bu alan içinde barınma süreci, kadınlar için ayrı bir mücadele ve fedakarlık gerektirmektedir. Çünkü kadın sorunlarının ve taleplerinin birer politikaya dönüştürülebilmesi ve toplumsal yaşama uygulanabilmesi için; kadınların da politika yapım sürecine, kaynak dağıtımına, yani siyasete katılması gerekmektedir.

Ancak karşılaşılan sorunlar ve engeller, sadece siyasal alana katılma ile bitmemektedir. Önemli olan diğer bir nokta, bu alandaki kadın varlığının devamlılığını sürdürebilmektir.

Bu yüzden, aslında kadın hareketleri ve mücadeleleri dışında; topyekün bir düzenleme yapılmalıdır. Özellikle parlamentoların, kadınların da politikaya katılmasına uygun olacak şekilde, yeniden düzenlenmesi, siyasal partilerin programlarında ve tüzüklerindeki erkek egemen söylemlerin değiştirilmesi ve partilerin de, kadınları ve kadın siyasetçileri kapsayacak, politikalar üretmesi gerekmektedir.

Eşitliği sağlayacak, pozitif ayrımcılığı gerçekleştirecek ve kadınların önündeki eğitim ve ekonomik bağımlılık sorunlarını yok edecek, çalışmalar üretilmelidir. Bu kapsamda; erkek siyasetçiler de bilinçlendirilmeli, kadınlara yardımcı olmalıdır. Siyaset üzerindeki ataerkil yapı, ancak bu şekilde kırılabilir ve daha eşitlikçi bir yapı oluşturulabilir.

Ancak yine de; siyasal alanın tamamen kadınlara kapalı olduğu yanılgısına da düşünmemelidir. Çünkü dünyanın pek çok ülkesinde, geçmiş dönemlere nazaran; olumlu politikaların üretildiğini ve parlamentolarda kadın sayısını arttırmaya yönelik çalışmaların yapıldığı da, gözlemleyebiliriz.

Bu konudaki en kapsamlı uygulama; partilerin, yerel ve ulusal seçim dönemlerinde belirli bir sayıda kadını parlamentoya gönderme zorunluluğun olduğu kota uygulamasıdır. Kotaların partiler tarafından kabul edilmesi, pek çok kadının siyasete girişini kolaylaştırmakta ve eşitlik ilkesini uygulamaya çalışmaktadır.

Unutulmaması gereken nokta; partilerin, parlamentoların -özellikle kadın parlamenterlerin-, kadın hareketleri ile işbirliği içinde olması ve diğer kadınlar için de, bir yol haritası oluşturması gerekmektedir.

Kadınların üzerine düşen görev ve fedakarlık, oldukça fazladır. Fakat, her ne kadar engeller, sorunlar olsa da; kadınların mücadelesi bitmeyecektir. Her alanda olduğu gibi, burada da eşitlik için; baskılanmaya, ikincilleştirmeye karşı verilen mücadele, olumlu sonuçlar alındığı sürece devam edecektir.

Kadınların katetmesi, kazanması ve kaybetmesi gereken çok şey vardır. Hiçbir şey bitmiş değildir.

O nedenle ülkemizde kadın hareketleri önemli olup, yine toplumun Kadına bakış açısının değiştirilmesi için çalışmalara devam edip, kadın dışlayan politikalar terk edilmelidir.

Y. canemregundem.com