Can Emre
ALDIRMA GÖNÜL ALDIRMA,
BU KIŞIN ELBET VARDIR BAHARI
CORONALI GÜNLER & COVİD19 & Sebahattin Ali
Mahpushane Türküsü
Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma…
Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma…
Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir gözü
Deniz dibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma…
Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah’a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma…
Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma…
Yada;
Mahpushane Türküsü 2
Göklerde kartal gibiydim.
Kanatlarımdan vuruldum;
Mor çiçekli dal gibiydim,
Bahar vaktinde kırıldım.
Yar olmadı bana devir,
Her günüm bir başka zehir;
Hapishanelerde demir
Parmaklıklara sarıldım.
Coşkundum pınarlar gibi,
Sarhoştum rüzgarlar gibi;
İhtiyar çınarlar gibi
Bir gün içinde devrildim.
Ekmeğim bahtımdan katı,
Bahtım düşmanımdan kötü;
Böyle kepaze hayatı
Sürüklemekten yoruldum.
Kimseye soramadığım,
Doyunca saramadığım,
Görmesem duramadığım
Nazlı yarimden ayrıldım.
Dışarısı Bahar, hava güzel, çiçekler açmış, güneş gri bulutlardan sıyrılıp yüzünü göstermiş. Ama küçücük bir virüs Covid-19 dünyayı esir almış. Çaresizlik ve zorunlu karantina. Dün akşam; gece geç vakitlerde açıklanan 31 İlde “sokağa çıkma yasağının” açıklanması evet çok geç ve zamanı yanlış, yine insanların böyle önemli ve korkulu zamanlarda, Covid-19’u düşünmeden sokaklara çıkması, ekmek almak için kuyruklar oluşturması ve ortaya çıkan kaos elbette ki, yanlış ve anlamsız! Ama unutmayın bu bizim “GENLERİMİZE” işlenmiş…
1.Dünya Savaşı, Ulusal Kurtuluş Savaşı yine 2.Dünya Savaşı ve sonrasında 1939-1945 yıllarında, yaşanılan “Buhranlı Günler” 1960-1971 ve 1980 darbeleri, sokağa çıkma yasakları, yokluk, fakirlik, çaresizlik yaşamış, ekmek bulamamış, katık bulamamış bir “Milletin Hafızasına Kazınmış” olaylar, “Açlık ve Yokluk Hissi” refleksi… Bunu böyle algılayın. Birde bu gözle, hatta gözlükle bakın yaşananlara. Birden bire sokağa çıkma yasağı, travma, korku, çaresizlik genleri harekete hemen geçiyor. İki günmüş, üç günmüş onun hiç önemi yok beyinde. Ve bunu böyle düşünerek karar verin!
İnsanlar Covid-19′ un öldürücü etkisine aldırış etmeden dışarıya çıktı. Ben de, tepki gösterdim ama maalesef bunu yani, geçmişten savaşlardan, darbelerden, buhranlardan, sıkı yönetimlerden dolayı genlerimize işlenen “şok durumu” üzerimizden atamıyoruz. Eskiden Ramazan bittiği arife günü evlerimize beşer, onar ekmek almıyor muyduk? Alıyorduk! Ne değişti? İnsanlar aslında ailesi için ölümü göze alıp, kuyruklara girdi. Bile bile, göre göre! Atalarımızdan bize kalan miras olarak görüyorum.
Aslında çaresizlik! Ve beynimize yerleşen geçmişin mirası…Peşimizi bırakmıyor, bırakmaz.
Şimdi Sabahattin Aliye dönersek, bu günlere özel ne demiş bakın!
Coşkundum pınarlar gibi,
Sarhoştum rüzgarlar gibi;
İhtiyar çınarlar gibi
Bir gün içinde devrildim.
Ekmeğim bahtımdan katı,
Bahtım düşmanımdan kötü;
Böyle kepaze hayatı
Sürüklemekten yoruldum.
Ve
Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma…
Dışarıda, Bahar ama evlerin içi ve sokaklar bu günlerde “Kara Kış”, elbette bu kara kışlarda geçecek ve biz; Bu kışın elbette Baharını da göreceğiz…
Sadece biz değil, “İnsanoğlu”.
Biraz sabır, anlayış ve sükunet ile, Sebahattin Alin’ nin dizlerindeki gibi;
Mor çiçekli dal gibiydim,
Bahar vaktinde kırıldım.
Dememek için…
Evde kalın.
Bahar elbette ki gelecek…
Çünkü; Baharlar, Yazlar, hatta Sonbahar… Kışın koşullarına göre özel ve güzel, aldırma gönül aldırma, bunlarda geçecek…
Biraz sabır!
Biraz empati,
Birazda tedbir.
Saygılarımla.
canemregundem.com