Can EMRE
EVRİM
Evrim
Dünyada insanlar, bitkiler ve diğer canlıların yanı sıra, aynı zamanda ülkelerinde ‘Evrimi’ vardır. Durumun ortaya çıkması, oluşması, gelişmesi ve sonuç…
Biyolog yazar Prof. Dr. Ali Demirsoy, yazdığı kitaplarda ve konferanslarında ‘Evrim’ için kısa bir açıklama yapar; ‘A olarak girdiğin bir yere, daha sonra buradan, B olarak çıkıyorsan, evrim geçirmişsin’ demektir. Şayet ‘A’ olarak girdiğin yerden, yine ‘A’ olarak çıkıyorsan, evrimleşmemişsin ‘Evrim’ geçirmemişsin der.
Evrim; Dünyanın ve Türkiye’nin evrimi
Mesela; Fransız İhtilali, siyasi ve sosyal açıdan, dünyada yaşanan bu gelişme ile insanlar kölelik düzeninden, özgürlükler, insan hakları ve birey olma konusunda, adeta bu anlamda dünya ‘Evrim’ geçirmiştir.
Yine İngilizlerin, buharlı makineyi icat etmeleri ile dünyada, sanayi ve daha sonra ticaret anlamında, deniz aşırı ülkelere gitme konusunda, emperyalizm açısından da bu bir ‘Evrimdir’. Yıllarca, Portekiz, İspanyol ve Hollanda’nın denizlerdeki hakimiyeti son bulmuş, 2.Dünya Savaşına kadar ‘Dünyanın Jandarması’ olarak kıtalar arası, sömürgecilik yapmışlardır.
Sömürgecilikten devam edersek, Amerika; bu kez İngiltere’nin yerine 2.Dünya Savaşı sonrası, askeri, ticari ve güçlü ordusu ile bu kez İngiltere’nin yerine, dünyada özellikle Orta Doğu’da, petrolün bulunması ile bu kez, Dünya Jandarmalığına soyunup, İngiltere yerine Amerika’nın bölgede ‘Başat’ güç olması ile bu kez dünya, 1940′ tan sonra ‘Evrim’ geçirmiş, Amerika bu ‘Evrimi’ gerçekleştirmiştir.
Osmanlının ‘Evrimi’ ise bu anlamda, geçmiş yıllara dayanır. Navarinde, donanmasının imha edilmesi ile İngilizlere karşı, Amerika’nın yanında yer aldığı ve 7 Mayıs 1830 yılında, Osmanlı Devletinin Amerika ile Seyr-i Sefâin Ticaret antlaşması yaparak, Amerika’ya tanınan geniş özgürlükler sonucu, oluşan handikap ile başlayan ‘Evrim’ süreci, Osmanlının 600 yıllık dünya hakimiyeti 1.Dünya Savaşı ile sonlanmıştır.
Evrim var olma ve yok olma sürecidir.
Atatürk
Lozan bizim en büyük ‘Evrimimizdir’
Emperyalizmin bize dayattığı ağır Mondros şartlarını ve topraklarının paylaşılmasını kabul etmeyen, Ulusal Kurtuluş Savaşı ile 19 Mayıs 1919′ da Samsun’a çıkarak, bağımsızlık ateşini yakan Mustafa Kemal Atatürk; Emperyalizmin planlarını yırtarak, onları denize dökmüş, Lozan’da genç Türkiye Cumhuriyetin tapusunu alarak, Türkiye adına ‘Evrimi’ başlatmıştır. 19 Mayıs 1919 tarihi bizim için ‘Evrimin’ başlangıç tarihidir. Ardından Lozan Anlaşması da öyledir.
Genç Cumhuriyet, onun önderliğinde, dünya tarihinde görülmemiş bir şekilde siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda, ‘Evrim’ geçirerek, eğitimden, sağlığa, sanattan spora, ekonomiden, yatırımlara, fabrikalara ve dünyada ilk kez kadınlarımızın seçme ve seçilme hakkına sahip olması, oy kullanmaları, çalışma hayatında olmaları, kadın erkek eşitliği ile bu ‘Evrim’ devam etmiştir.
Yine, dünyada ilk kez çocuklara, 23 Nisan, gençlere 19 Mayıs Bayramlarını armağan ederek, genç nesillere ne kadar önem verdiğini ortaya koyan Mustafa Kemal Atatürk, dünya üzerinde başta insan ve diğer canlılar olmak üzere, milyarlarca yıl süren; ‘bulunduğu ortama ayak uydurmak’ yani evrimleşmeyi, “kaldı ki Evrim canlıların hayatta kalmasıdır”, Atatürk bunu 15 yıllık Cumhurbaşkanlığı sürecinde başaran tek lider olarak, tarih sahnesinde yer almıştır.
Şöyle özetlersek, Osmanlıdan sonra ’emperyalizme’ kafa tutan, topraklarının işgal edilmesine sessiz kalmayan, 19 Mayıs 1919′ da bağımsızlık ateşini yakarak, Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası yeni ve genç Türkiye Cumhuriyetini kurarak, kadın ve insan hakları, modernlik, çağdaşlık, laiklik, eğitim, sağlık, sanat ve spor alanında gençlere güvenen ve Türkiye Cumhuriyetini yine, gençlere emanet ederek, ülkesine ‘Evrim’ yaşatan Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938’e kadar harika bir ülke yaratmıştır.
Biyolog yazar Prof. Dr. Ali Demirsoy’un dediği gibi ‘Evrim’ ; ‘A olarak girdiğin bir yere, daha sonra buradan, B olarak çıkıyorsan, “Evrim” geçirmişsin’ demektir, sözünü hatırlarsak, ATATÜRK ile 19 Mayıs 1919′ a, yenilmiş, çaresiz, silahlarına el konulmuş, boğazlar sorunu yaşayan…vs. ülke olarak girip, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti kurarak, 10 Kasım 1938′ e kadar, çağdaş, modern, laik bir hukuk devleti olarak çıkıyorsak, bize bu anlamda ‘EVRİM’ yaşatan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ e ne kadar dua etsek, şükranlarımızı sunsak azdır.
Ondan sonra ise tufan
2. Dünya Savaşı ile Türkiye’nin ‘Evrimi’ yeniden başlamış, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Başbakan Hasan Saka’nın imzaları ile Marshall Yardımları, sonra İnönü ve Bayar’ın imzaları ile çok partili hayata geçiş, Demokrat Partinin 1950-1960 darbesine kadar iktidarı, Kore’ye asker gönderilmesi sonucu NATO’ ya girişimiz, ardından 1960 askeri darbesi, 1971 muhtırası, 1980 darbesi, idamlar, olaylar…vs. Atatürk’ ten sonra yaşadığımız, travmalar ile biz ülke olarak, 19 Mayıs 1919 ve 10 Kasım 1938′ e kadar geçen sürede, ülke olarak yaşadığımız ‘Evrim’ son bulmuş, bu kez kış uykusundan uyanan emperyalizm ve ona karşı gelemeyenler ile birlikte bu kez evrime karşı evrim yaşayarak, 2002′ den sonra yeni bir ‘Evrim’ süreci başlamıştır.
Evrim sadece insanları ve tüm canlıları değil, aynı zamanda ülkeleri de, bu süreçte etkileyerek, ülkemizin Ulusal Kurtuluş Savaşına, toprakları paylaşılmış, silahlarına el konulmuş, aynı zamanda ağır kapitülasyonlar, açlık, yokluk ve çaresizlikle ‘A’ olarak, girdiğimiz bir süreçten, Mustafa Kemal Atatürk ile ‘B’ olarak çıktığımız için yani dağılan ve son bulan Osmanlıdan sonra çağdaş, modern ve laik anlamda yeni genç Cumhuriyet ‘B’ olarak çıktığından, Prof.Dr. Ali Demirsoy’un ‘Evrim’ söylemi ATATÜRK ile gerçekleşmiştir.
Karşı Evrim
Bugün yaşadığımız konjonktürde ülke olarak, darbelerle başlayan ‘karşı evrim’ süreci Cumhuriyetimizin neredeyse 100 yıllık sürecinde, Parlamenter Sistemin değiştirilerek, yerine Partili Cumhurbaşkanlığı, diğer anlamda Başbakanın olmadığı, Bakanların dışarıdan atandığı ve Cumhurbaşkanının sadece ve sadece kendisinin aldığı kararlarla yönetilen bir ülke konumuna gelmesi, bugün gerek 19 Mayıs 1919′ dan gerekse 29 Ekim 1923 ile 10 Kasım 1938 arası Türkiye’nin Atatürk ile ‘Evrimleşmesi’ yani değişimi maalesef onun vefatının hemen ardından 11 Kasım 1938 ile emperyalizmin kış uykusundan uyanması ile Türkiye yavaş yavaş, derinden, sessizce ‘Karşı Evrime’ direnemeyerek, bugünkü konumuna gelmiştir.
Yani ülke adına Evrimin adı; Mustafa Kemal Atatürk olup,
Karşı Evrimin başlaması ise onun vefatının hemen sonrası, 11 Kasım 1938′ dir.
Gerisi yalan…
Saygılarımla.