11 Ağustos 2014
Can Emre
CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ
Malum; 10 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaşandı. Öncelikle buradan konuya girmek istiyorum. Cumhurbaşkanlığı için Adalet ve Kalkınma Partisinden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinin ortak çatı adayları Profesör Ekmeleddin İhsanoğlu ve Diyarbakır Milletvekili Halkların Demokratik Partisi Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın katıldığı seçim yarışı sonunda kazanan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan oldu, kendisini tebrik ederim.
Bu sonuçlardan sonra Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi de kendilerince özeleştiri yaparlar. Seçimdir kazanma da, kaybetme de vardır. Ancak aday belirleyenler, siyasete yön verenler, inşallah şeffaf olurlar. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun bu süreçte takip ettim, üslup olarak kibar, bilgili, ama dinamik, atak ve heyecanlı değildi..!
Seçimlere gelince, 12. Cumhurbaşkanını halk seçti öyle değil mi?
Bence değil, eskiden halkın seçtiği Vekiller Mecliste Cumhurbaşkanını seçerlerdi, şimdi ise sandık dışarıya taşındı ancak Seçim Kanunu gereğince, Vekillerin belirlediği adaylar Cumhurbaşkanı adayı olarak önümüze kondu. Yani Cumhurbaşkanı adaylarını halkın özgür iradesi belirlemedi, TBMM belirledi. 11. Cumhurbaşkanını da Meclis belirlemişti, yani oynanan bir oyun bizde yedik.
Halk adayları kendi özgür iradesi ile belirleyip seçimler yapılsaydı, daha etik ve daha demokratik olurdu. Ancak bizleri yönetenler ve söz sahipleri buna itibar etmeyerek adayları belirleme yetkisini bizlere yani halka vermediler. Ama lafa gelince, demokrasi, eşitlik vb. gibi kandırmacılarla halkın gözlerini boyadılar. Demokrasi bu olsa gerek.
Konunun diğer bir yanı ise 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi 2010 Referandumu ’nun yani yetmez ama Evet’lerin eseri. Biliyorsunuz Mecliste Seçimlerde 367 şartı var. Bugün için AKP’nin tek başına kazanması için mecliste yeterli çoğunluğu yok, aslında bunun planlaması 2010 yılında başladı.
Başbakan Erdoğan Mecliste tek başına kazanamayacağını anlayınca bu seçimi dışarıya taşımak istedi, AKP şayet mecliste güçlü olsaydı Anayasa’yı değiştirirdi.
Kısacası bu Anayasa ile bu Parlamenter Sistemde ve bu Siyasi Konjonktürde meclis içinde Cumhurbaşkanı olamayacağını 2010 yılında gördüler ve yetmez ama Evet kampanyaları ile bugünlere geldiler. Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Meclis’ te yapılsaydı ve Partilerin birbirleri ile ortaklıkları bu günkü gibi olsaydı, Erdoğan için ‘Pembe Köşk’ hayaldi, ama öngörüleri onları haklı çıkardı.
Sonuç olarak Başkana Recep Tayyip Erdoğan artık Cumhurbaşkanı.
2015 yılı Haziran ayında Milletvekili seçimleri var, kaybedenler özeleştiri yaparak gereğini yapmalı, bekleyen gençlere yer açılmalı, daha dinamik kişiler ve programlarla halkın karşısına çıkmalı, yenilgiye bahane ve kılıf aramak yerine yorulanlar, yıprananlar kenara çekilmelidir.
2015 seçimleri için yeni denizlere yelken açmak için paylaşım, demokrasi ve eşitlik kavramları önem kazandı. Artık ben yaptım, yaparım, benim belirlediğim aday olacak zihniyeti kaybetti.
Aynı görüşleri ve duyguları taşıyanların uzlaşı istedikleri bugün apaçık ortada onun için politika belirleyenler, siyasete yön verenler uzlaşıda ve adaylıklarda birleşmezlerse başarı hayaldir.
Seçimler bize onu gösterdi.
canemregündem.com