DAVA & DAVAMIZ

0
427

Can Emre /Canemregundem.com

Can Emre

DAVA & DAVAMIZ

1950’de çok partili sistemin iktidarı; ‘Demokrat Partiden’ başlamak üzere, iktidar olsun ya da olmasın bugün de dahil, tüm partiler, siyasetçiler ve onların uzantıları; ağız birliği etmişçesine, tek bir şey söylediler, söylüyorlar…

DAVA ‘ mız.

Nedir Dava’ nız? Dava nedir?

Yetmiş yıldır, hep aynı sözü duyduk duymaktayız.

Büyük büyük pankartlarda;

‘Dava yolunda… Davamıza doğru ilerliyoruz… Dava uğruna… vs. vs. gibi.

Hatta anlaşamayıp, partilerinden ayrılanlar olunca da; ‘Davamıza ihanet etti, yada ettiler’ vs.vs…

Yine geçmişten bu yana, düşündüğümüzde; siyaseten politikacıların, uzantılarının ve onları destekleyenlerin, nasıl bir gizli ajandası olduğunu bilmiyoruz..!

Şunu biliyoruz ki; bu konjonktürde sadece ‘halkın’ gizli ajandası olmadığıdır.

Hangi dava?

Atatürk’ün bize emanet ettiği, çağdaş, modern, laik ve Cumhuriyet değerleri ile donatılmış ülkemizin, gelecek kuşaklara daha refah, daha yaşanabilir ve daha güzel bırakılması adına, onun yolundan giderek; ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda, batı standartlarını yakalamak mı?

Yoksa tam tersi, bu gün artık alenen yapıldığı gibi;

‘Atatürk ve onun ilkeleri aşındırılarak, ‘Ilımlı İslam’ sosuyla bezenmiş, cemaatlerin, tarikatların ve kendisini din alimi olarak tanıtan, ‘Atatürk’ karşıtlarının, her gün televizyonlarda, gazete ve sosyal medyada, gerçek İslam’dan uzak, kendi rant ve gelecekleri için yarattıkları din ile kandırarak, yozlaşmaya yol açması mı?

İnsanlar evlerine ekmek götüremezken, çaresizlik ve fakirlikle mücadele ederken, bunlar  milyon dolarlık evlerde oturup, yine milyon dolarlık arabalara binip, fakirliğin, yoksulluğun, sözde İslam’da ulvi bir yere sahip olduğunu söyleyerek, halkın gözünün içine bakarak yalan söylemeleri mi?

Yada bugün iktidarın nimetlerinden faydalanıp, ihalelerle, diğer araçlarla zenginleşip sapıtan, pahalı ve lüks arabalarında ‘Kokain’ çekmek, gece alemlerde kadınlarla viskiler içip, şampanyalar patlatmak mı? Dava’ nız.

Sonra biz Kokain değil, Pudra Şekeri çekiyorduk, burnumuza diyerek, salıverilmeleri mi? Yerseniz.

Bizden, sizden diye böldüğünüz, başı açık, kapalı, alnı secdeye değen, değmeyen diyerek, yalanlarla yozlaştırdığınız toplumun kanını emerek, onların vergileri ile alemlere akmak, zevki sefa içinde yaşamak mı dava’ nız?

Atatürk ve onun değerlerini aşındırıp, bize bıraktığı ‘Cumhuriyeti ve laik’ düzeni yok ederek, Ilımlı İslam adı altında, sözde ‘Halifelik’ ve onun kanunlarının geri gelmesini isteyerek, ülkemizi bölmek, parçalamak ve güçsüzleştirmek için gizli ajandalarınızı ortaya çıkartarak, ‘Din’ adı altında, gerçek din ile uzaktan yakından ilgisi olmayan referanslarla, başka bir düzen istemek mi?

Bizim davamız;

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün bize bıraktığı çağdaş, modern ve Cumhuriyet değerleri ile donatılmış ülkemizi, yine onun izinden giderek korumaktır.

Tek bir amacımız vardır; bu ülkede herkesin, rahat, huzurlu, zengin ve din, dil, mezhep ayrımı yapılmaksızın, bu topraklarda yaşamaktır.

Kafaları ‘Pudra Şekeri’ ile güzel olanların anlamadığı ve anlayamayacağı; Don Kişot gibi hayalinde yarattığı, yel değirmenlerinin, kendisine saldırdığı varsayımı gibi, Atatürk’ e ve onun değerlerine saldırıp sözde ‘Halifelik’ isteyecek kadar bihaber gençliğin olmasıdır. Bunun sebebi bu günkü düzendir.

Bizim gençliğimiz; elinde tableti, bilgisayarı, kitap okuyan gençliktir diyenler, ilk defa ‘Pudra Şekerinin’ burundan çekildiğini duyunca ne tepki verdiler acaba?

Şimdi Diyanet; yakın zamanda ‘Pudra Şekeri’ ile ilgili bir fetva hazırlar.

Nerede ve nasıl hangi ölçekte kullanılacak? Yada kullanılmayacak?

Önce fakirleştir, sonra itaat, sonra zenginlik ve en sonunda müritleştir.

Daha sonra; Halifelik istiyoruz…

Ama tüm bunlar; Pudra Şekerinin etkisiyle.

Sen neymişsin Pudra Şekeri?

Saygılarımla.

canemregundem.com