Can Emre
ATATÜRK BİR DEVRİMCİDİR
Atatürk
Dünyayı etkileyen 1. ve 2. Dünya Savaşı, yaşadığımız Ulusal Kurtuluş Savaşı, ‘toprak ve sömürgecilik temelinde’ yapılmış olup, tüm savaşların ardında yatan gerçek, ‘emperyalizm, sömürgecilik ve dünyaya hâkimiyet’ olgusudur.
Kırım Savaşı ve ardından yaşanan 93 Harbi ile İmparatorluk hızla çözülmeye ve yok olmaya giderken, yaşananlar acı, kan ve gözyaşı adeta yoklukta kalan bir milletin, önünde tutunabileceği en son dal parçası da, 1.Dünya Savaşı idi. Ama çöküntü, İmparatorluğu darmadağın ediyordu.
1.Dünya Savaşı 1918’de bitmiş, Osmanlı İmparatorluğu, Alman İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Bulgaristan ve daha sonra İtalya’nın dâhil olduğu İttifak Devletleri, Amerikan’ın Müttefik Devletlere, İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya Yunanistan, Japonya ve Romanya’ya dâhil olmasıyla savaşı kazanmıştı. Savaştan yenilmiş, yıpranmış, silahlarına el konulmuş, ordusu dağıtılmış ve ekonomisi bozulmuş, Osmanlı Devletinin bu yapısı karşısında, başta İngiltere ve Amerika’nın diğer devletleri kışkırtarak, dağılan Osmanlı İmparatorluğunun topraklarını işgal etmek istemesi, emperyalistlerce hazırlanan yeni planları devreye giriyordu.
Emperyalistler sonunda, planladıkları gibi zayıf, çaresiz, silahları ellerinden alınmış ve yıkılmış Osmanlı’ya saldırıp, Anadolu’yu işgal etmeye başladılar. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Yunanlılar, Ermeniler, her yeri yakıp yıkmaya, postalları ile ülkeyi kirleterek, önemli yerleri ele geçirmeyi başarmışlardı. Amaçları 1.Dünya Savaşı sonunda yenilerek dağılan Osmanlı İmparatorluğunun topraklarını aralarında pay ederek, halkını sömürge yapmak ve kendi boyundurukları altında emperyalizm hedeflerine ulaşarak, Asya ve Avrupa’ya köprü ve boğazları tüm dünya denizlerine açılan İstanbul’u başkent yaparak, dünyaya hükmetmek istiyorlardı.
Ama unuttukları bir şey vardı; “ Mustafa Kemal Atatürk “
Osmanlı için zorluklar başlayıp, ülkenin her yeri düşman askerlerinin postalları ile kirlenirken unuttukları, Türk Milletinin yeniden doğuşu ve Mustafa Kemal Atatürk gibi dahi bir askerin bu topraklarda var oluşu bu milletin şansındı. Savaşmasının anlamı da buydu. Özgürlük ve bağımsızlık onun karakteriydi.
19 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkarak bağımsızlık ve özgürlük ateşini yakan Mustafa Kemal Atatürk, büyük mücadelelerden sonra emperyalizmi yenilgiye uğratarak, hayal bile edemeyecekleri bir yenilgiyi tattırarak, onları denize döküyor ve Lozan’da diz çöktürerek, yeni Türkiye Cumhuriyetini kuruyordu.
Osmanlı Subayı olarak başladığı Ulusal Kurtuluş Savaşına, Türkiye Cumhuriyetinin Başkomutanı olarak ve Cumhurbaşkanı sıfatı ile siyasi anlamda, devletimizi ilke ve felsefeleri ile devletçilik, halkçılık, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, inkılapçılık, laiklik temelinde kurarak, bu ilkeleri çağdaşlık, modernlik, eğitim, sağlık, hukuk, insan hakları, sanat ve kültür alanında batı normları ile donatarak, Türkiye Cumhuriyetini çağdaş ve modern bir yapı da inşa edip gençlere, kadınlara, çocuklara önem vererek, özellikle onların eğitimleri için çaba sarf ederek, gelecek nesillere güzel bir Türkiye bırakmak için gece gündüz çalışmıştı.
Hatta, 1923 ile 1938 arası Türkiye’yi inşa ederken dış yardım ve kredi almadan sadece Türk Halkının çalışması ve vergileri ile Cumhuriyet yıllarının fabrikalarını inşa ederek, çağdaşlık ve gelişmişlik yolunda sanayi, ticaret, tarım ve ekonomi anlamında önemli adımlar atılıyordu.
Mustafa Kemal Atatürk bir devrimcidir.
Evet, Atatürk en büyük devrimcidir.
Devrimci; Mevcut sistem karşı gelen, başkaldıran onu kabul etmeyendir.
1.Dünya Savaşı sonrası Ulusal Kurtuluş Savaşımızı yaşadık; bunun sonucunda dünya sahnesine Osmanlı Subayı olarak Mustafa Kemal Atatürk çıkarak; büyük asker, büyük devlet adamı ve büyük komutan vasfı ile önce ülkemizden emperyalizmi kovarak yeni Türkiye Cumhuriyetini ilan etti. Emperyalizme devrimci ruhla saldırdı. Amacı ülkesini, toprağını, bayrağını ve ulusunu özgürlüğe çıkarmaktı. Aynı zamanda 1.Dünya Savaşında yenilmiş ve dağılmış Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden, genç Cumhuriyet yarattı.
Bunu kim yapabilirdi?
Atatürk devrimci bir ruh ve felsefe ile bunları başardı. O dönem emperyalizme kafa tutmak, savaşmak, onları denize dökmek, topraklarımızdan kovmak ve Lozan’da diz çöktürmek aslında tamamen devrimci bir eylemdi. O nedenle Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlıdan geriye kalan elindekilerle devrim yaparak, emperyalizmi yendi ve Türkiye Cumhuriyetini kurdu. Yani devrim yaptı.
Mevcut sisteme, yapıya, bağnazlığa, gericiliğe, emperyalizme, karşı çıkmak hem devrimci bir eylem hem de onun reformist yapısıydı.
İşte Atatürk, böyle büyük bir Devrimci olup, ülkesini ‘Muasır Medeniyetler Seviyesine’ çıkarmak için çalışmıştır. Dünya’da emperyalizmi yenen tek lider ve devlet adamı Atatürk’tür.
Onu da Mustafa Kemal Atatürk 10.Yıl Nutkunda söylemiş;
‘Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakrü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
‘Mustafa Kemal Atatürk.’
Bunun üzerine başka söylenecek söz yoktur.
Onun yolu bizim yolumuzdur.
Şükran, minnet ve saygıyla…