10 Aralık 2014
Can Emre
MEZAR TAŞI OKUYUCULARI
Osmanlıca, bağımsız bir dil değildir.
Osmanlıca Türkçenin bir dönemine verilen isimdir. Bu dönemi diğerlerinden ayıran özellik ise Osmanlı Devletinin bu dönemde Arap ve Fars kültürü ile sıkı bir etkileşim halinde olması neticesinde bu dillerden Türkçe’ye çok fazla sözcük geçmiş olmasıdır.
19.Milli Eğitim Şurasında alınan tavsiye yönündeki kararlar ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin, ilkokul birinci sınıftan itibaren okutulmasına ayrıca; Osmanlı Türkçesinin liselerde zorunlu hale getirilmesine kamuoyunda tepkiler çığ gibi büyüyor. Bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘İsteseler de istemeseler de bu ülkede Osmanlıca öğretilecek ve öğrenilecek’ sözleri gündeme otururken;
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Milli Eğitim Şûrasında Osmanlıcanın zorunlu ders olarak kabul edilmesiyle ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Bizi orta çağlara götürmek istiyorlar’ sözlerine verdiği yanıt ise çok düşündürücü.
Bize mezar taşı okutacaklar diyor. ‘Bunlar tarih cahili, mezar taşları bu toprakların mührüdür. O mezar taşları, hakir gördükleri, tahkir ettikleri mezar taşları şehitlerimizin, bu topraklarda ecdadın bıraktıkları tapu mührüdür’ diye konuştu.
19.Milli Eğitim Şurası tarihi bir şura oldu. İnsanlık uzayda yaşamak için koloni kurmakta, bilgisayarlar üç boyutlu yazıcılar inanılmaz işler başarmakta, çağımız bilgi ve iletişim çağı, bilgiyi ulaşmak çok kolay, artık eskiye dönmenin ve değişmenin imkanı yok, ancak gündem değiştirebilirsin. Bu günde yaşananlar da böyle. Gündem değiştirmek.
Okullarda geçen yıl tablet bilgisayarlar dağıtıldı, akıllı tahtalarla sınıflar donatıldı, seçimlerden önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; ‘Bizim gençliğimiz elinde, bilgisayar, laptop olan gençliktir’ dedi.
İlkokula başlayan çocuğun ağzı daha süt kokuyor, annesi olmadan okulda duramıyor, tuvalet alışkanlıkları gelişmemiş, siz bu çocuklara 6-7 yaşında zorunlu olarak Din Bilgisi ve Ahlak Kültürü vereceksiniz, peki aileler isteyecek mi?
Veliler kabul edecek mi?
Normal bir çocuğun kendini bilmesi ve gelişim yaşı 13-15;
Peki siz bu çocuklara, nasıl zorunlu eğitim vereceksiniz? Bu insan haklarına, demokrasiye, eşitliğe, özgürlüğe aykırı hükümlerdir. Ama siz demokrasinin insan haklarının neresindesiniz? Önce ona karar verin. Her aile, her birey kendinden ve çocuklarından sorumludur. Bakalım aileler Osmanlıca eğitim isteyecek mi? Osmanlıca bu ülkede öğrenilecek ve öğretilecek demek baskı ve dayatmadır…
Yeni Osmanlıcılık hevesidir.
Ben laik ve demokratik Cumhuriyetin özgür bir bireyi olarak, zorunlu yaptırımlara, baskılara karşıyım. Mezar taşı okumak isteyen varsa, Osmanlıca öğrensin..! Atatürk’ün bize mirası olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin İlkeleri, benim yaşantıma ışık tutar, geriye gitmek, eskiye özlem duymak, heves bile değildir…
Yalılarda, rezidanslarda, boğazda oturacak, çocuklarını Amerika ve İsviçre’de okutacak, Avrupa’nın lüks markalarını kullanacak daha sonra çocuklarımız Osmanlıca öğrenecek diyerek, kültür yozlaşmasına kadar varacak eylem ve söylemlerde bulunacaksınız.!
Oturduğunuz saraylarda bundan sonra siz mumla mı? Aydınlanacaksınız..!
Mezar Taşı okuyucusu mu?
Yoksa Matematik, Fen ve bilimde çağı yakalamış bireyler mi?
Gençlik mezar taşı okuyucusu olmak istemiyor.
Gençlik, çağdaş, bilimsel ve güvenle yarınlara bakabilmek istiyor.
Şimdi biz geçmişe değil, geleceğe bakalım.
Mezar taşları orada duruyor.
O, dönemler yaşandı ve bitti…
