KOMÜNİST MANİFESTO NEDİR?
“Komünist Parti Manifestosu”,
Marksizm’in doğuş ve gelişmesinde en önemli aşamalardan birini temsil etmektedir. Marksizm’in doğuşu niteliğinde olan bu manifestoyu Karl Marx ve Friedrich Engels, 21 Şubat 1848 günü yayınladı.
Bütünlüklü ilk komünist program olarak bilinen Manifesto, aynı zamanda diyalektik ve tarihsel materyalizmin işçi sınıfının politik mücadelesine uyarlanmasıdır. Marx ve Engels, Manifesto öncesinde yaklaşık 4 yıl beraber çalışarak kendi sistemlerini ifade eden ürünler ortaya koydu yani düşünsel bir sistematik oluşturarak, Manifestonun sistematik olarak oluşumunu sağladılar.
169 yıl önce, 1848 Şubat Devriminin öngününde iki devrimci, birikimlerini, yetenek ve öngörülerini birleştirerek, sınıfsız topluma giden yolda bir meşale niteliğindeki Manifestoyu üretti. Aynı zamanda bir önsöz niteliğindeki bu eserle, proletaryanın devrimci dönüşümdeki rolüne dikkat çekildi, sınıf mücadelesi tarihin orta yerine oturtuldu. O artık yaşayan bir metindi. İlk andan itibaren ya yanılgılı ya da konjonktürel olduğunu iddia edenler oldu. Bu bağlamda, Marksizm’i “geçersiz” ilan etme çabalarının Marksizm’in tarihi kadar eski olduğunu söylemek mümkün.
Uluslararası işçi hareketinin programını yazma görevi kendilerine verildiğinde, Marx ve Engels, sosyalizmin teorisinin bilimsel temeller üzerinde kuruluşuna ilişkin kendi görüşlerinin bir sistem halinde inşasını tamamlamış bulunuyorlardı. Dolayısıyla, ‘Manifestonun ‘ yazımına başladıklarında, diyalektik ve tarihsel materyalizm, Marx ve Engels elinde geliştirilmiş bir düzeye ulaşmış olan Manifesto ‘da bu yeni bilimin işçi sınıfının politik mücadelesine uyarlanmasının bir sonucu olarak doğmuştur.
Marx’ın ve Engels’in sosyalizmin bilimsel temeller üzerinde inşası için yürüttükleri çalışmalarının bu kısa özeti, ‘ Komünist Parti Manifestosunun ‘ işçi hareketinin ekonomik, ideolojik ve siyasal bütün sorunlarına, sistematik bir bakış açısının olgunlaştığı bir sırada yazıldığını göstermektedir. Lenin, ‘ Kutsal Ailemin ‘ Marx’ın proletaryanın ihtilalci rolüne ilişkin görüşünü hemen hemen en gelişkin şekliyle içerdiğini söylemiştir. Bu daha sonra Manifesto’da işlenecek olan temel fikirlerden birisidir. Bununla birlikte, Kutsal Aile’de, henüz Feuerbach materyalizminin etkileri vardır ve bu özellik, Marx ve Engels’in kendi çalışmalarını yöneltecekleri hedefi de belirlemektedir.
Komünist Birliğinin önceli olan Adiller Birliğinin Merkez Komitesi tarafından Şubat 1847’de yayınlanan genelgede yer alan “İnsanlık dev adımlarla ilerliyor, bilinç ve onunla birlikte özgürlük isteği yaygınlaşıyor. Bu isteme yanıt vermeli ve insanların, ruhlarının sesine aykırı yasalara boyun eğmemeleri için teşvik etmeliyiz” (s:11, Önsöz yerine Raul Marco) biçimindeki değerlendirme; bugünün toplumlarında, dayatılan esaret ve kanatılan özgürlük özlemleri sebebiyle, çok daha anlamlı ve günceldir.
Aynı genelgede “Toprakların bütün insanların ortak malı olduğu, herkesin çalışmak, yeteneklerine göre üretmek ve gücüne uygun olarak da zevk almak ve ‘tüketmek’ imkanına sahip olduğu bir sistemdir” (a.g.e. s:11) biçiminde özetlenen komünizm; bugünün toplumlarının yaşadığı ruhsal doyumsuzluk ve mutsuzluğun nedenini de çözümü de içeren bir tanımdır.
Manifesto ’nun ilk sayfasında yazar olarak Friedrich Engels ve Karl Marx’ın isimleri birlikte yer alır[2]ve ortak yazım şeklinde geçer. Marx’ın ölümünden sonra (14 Mart 1883) Engels, 1883 Almanca Baskının Önsözü kısmında şöyle yazmıştır: “Manifesto ‘nun temel ve yönlendirici düşüncesi… Sadece ve tek başına Marx’a aittir.”
Komünist Manifesto ilk olarak 1848 tarihinde Londra’da Almanca yayınlanmıştır. Aynı yıl içerisinde Avrupa’nın pek çok yerinde farklı dillerle (Fransızca, Lehçe, İtalyanca, Danimarka’ca, Flamanca, İsveççe) basılmıştır. Komünist Manifesto 1872’den 1893’e kadar değişik önsözlerle tekrar basılmıştır. Bu basımlar Marx ve Engels’in 1871 Paris Komünü tecrübesiyle ilgili bazı görüşlerini ihata eden bir önsözünü, 1882 Rusça baskıya yapılmış bir önsözünü ve Marx öldükten sonra Engels’in 1883 Almanca, 1890 Almanca, 1892 Lehçe, 1892 İtalyanca baskılara önsözlerini ihtiva etmektedir.
Manifesto; Giriş bölümüyle birlikte 5 bölümden müteşekkildir
1.Giriş
2.Burjuva ve Proleterler
3.Proleterler ve Komünistler
4.Sosyalist ve Komünist Literatür
5.Komünistlerin Değişik Muhalefet Partileri Karşısında Durumları
Bu nedenle komünizm ve ona basamak oluşturabilecek tüm toplumsal projeler, o gün olduğu gibi bugün de ‘saldırı’ niteliği taşıyan pek çok yakıştırma ile muhatap ediliyor. Bu tür saldırıların, doğru tanımlamalarla ve somutlanmış yaşam örnekleriyle aşılması her zaman mümkündür. Devrimcilerin, gelecek toplumun nüvelerini bugünün koşullarında oluşturmak anlamına gelen ve projelerinin uygulanabilirliğine dair inandırıcılığı arttıran faaliyetleri, bu bağlamda önemli bir işleve sahiptir.
Komünistlerin birliğine ve parti içerisinde birleşme gerekliliğine işaret eden Manifestonun, Avrupa’da açığa çıkan devrimci dalganın 1848’deki kabarışı ile taşıdığı zamandaşlık, kuşkusuz ki rastlantıdan ibaret değildir. Devrimlerin habercisi olan günlerde böyle bir hazırlığın yapılması, özellikle verili koşulları doğru tanımlamak ve gelişmelerin niteliğini öngörmek açısından, bilimsel sosyalizmin öncülerinin sahip olduğu nitelikleri gösteriyor; ortaya konan eser ise, komünistler için olmazsa olmaz nitelik taşıyan teori ile pratiğin bütünlüğüne ve programatik bir duruşa işaret ediyordu.
1848 tarihli Komünist Manifesto derin kavrayışlarla dolu, zengin anlamlar içeren ve siyasal olasılıklarla yüklü olağanüstü bir belgedir. Dünyanın her yanında milyonlarca insan, köylüler, işçiler, askerler, aydınlar ve her türden meslek sahipleri yıllar boyunca ondan etkilenmiş ve ilham almıştır. Bu belge yalnızca kapitalizmin dinamik siyasal-ekonomik dünyasını daha kolaylıkla anlaşılabilir kılmakla kalmamış, yaşamın her alanından milyonlarca kişiyi tarihin çizgisini değiştirme, ortak çabayla dünyayı daha iyi bir yer yapma amacını güden uzun, çetin ve sonu gelmez gibi görünen siyasal mücadeleye aktif olarak katılmaya yöneltmiştir.
Kapitalizmin küreselleşme ve dünya pazarını kurma yolunda 1848’e kadar kat etmiş olduğu mesafe, elbette, o zamandan beri atılmış muazzam adımların yanında çok küçük kalır. Öyleyse Marx ve Engels kehanet türünden böyle bir belgeyi nasıl hazırlayabildiler? O zamanlar kapitalist bunalımın ve sosyal devrimin Avrupa çapında toplanmakta olan fırtına bulutlarının tamamen farkında olan Marx ve Engels, kendilerini komünist olarak adlandıranların oluşturduğu Avrupa çapında ve esasen gizli bir hareket için bir manifesto kaleme almakla görevlendirildiler.
Marx ve Engels;
- Kapitalist dünyanın devrimci tarzda dönüştürülmesinin zorunlu olduğunu,
- Bunun için siyasi iktidarın proletarya tarafından ele geçirilmesi gerektiğini,
- Bunun ön koşulunun da, proletaryanın dünya çapında bir siyasi partide örgütlenmesi olduğunu düşünüyorlardı.
Bütün bunların gerçekleşebilmesi için;
a-Proletaryanın burjuva demokrasisinin dar perspektifinden ayrılması,
b-Kendisine özgü bir dünya görüşüne ve ayrı bir politik plana sahip olması,
c-İlkel mücadele biçimlerinden ve geri örgütlenme biçimlerinden kurtulması gerekiyordu.
Manifesto, bütün bu amaçlara uygun olarak, bütün ülkelerin proleterlerini tek bir program etrafında örgütlemeye uygun bir belge olarak tasarlanıp yazılmıştır.
Diyalektik ve tarihsel materyalizmin, dünyayı yalnızca yorumlamak için değil, aynı zamanda değiştirmek için de güçlü bir silah olarak inşa edilmiş olması, Manifestonun güçlü içeriğinin başlıca dayanaklarından birisi olmuştur. Diyalektiğin devrimci özünün materyalist tarzda yeniden açığa çıkarılması ve büyük bir incelikle işlenmesi için, mücadeleler içinde geçen zaman, yeni devrimci öğretinin temel tezlerini, heyecanlı ve parlak edebi bir üslupla ve en özlü bir biçimde açıklayabilmek için gerekli birikimi de sağlamıştı.
canemregündem.com