NEDEN SAVAŞIYORUZ? NEYİ PAYLAŞAMIYORUZ?
Dünyada o kadar çok savaş yaşadık ve yaşıyoruz ki, hepsinin sonunda kan, gözyaşı ve acı var. Her yer yakılmış ve yıkılmış, gelecek hevesleri, anılar, umutlar, patlayan bombaların altında toz duman olup, kalmıştır…
Hemde sonsuza kadar..!
Her savaşın, kendine göre sebebi olsa da, aslında savaşlar olmadan bu dünyada “barış” içinde yaşamak, ne güzel…
Ah, keşke başarabilsek?
İnsan hayatta kalma adına, doğa ve yabani hayatla mücadele etmiş, yaşamsal sürekliliğini devam ettirmek için, doğadaki hayvanları avlayarak, yine yaşamsal olarak ırkını sürdürmüştür.
Ama, biz insanoğlu aç gözlüyüz…
Sadece var olan ile değil, başkalarının olanına da göz dikerek onun elindekini almak için tarih boyunca mücadele etmişiz. Bize ait olmayan varlıkların, bizim olması için mücadele ederek, onlara yaşam hakkı tanımamış ve sömürü düzenini dünyanın her yerine taşımışız.
İşte bunun adı da “Emperyalizmdir”.
Dünya üzerindeki savaşlarda “emperyalizm, sömürgecilik ve dünyaya hakimiyet” olgusu üzerinden yaşanmıştır.
Savaş dediğimizde size doğadan, küçük bir örnek vermek istiyorum:
” Amerika’nın uçsuz bucaksız ovalarında yaşayan, devasa hayvanlar bizonların en büyük düşmanları kurtlardır. Kurtlar bizonların etrafını çevreler, saatlerce onların etrafında hareketsiz bekler, sürünün en savunmasız anında, harekete geçerek, onları yüksek tepelere doğru kovalar, tepeye gelen ve atlamaktan başka çaresi olmayan bizonlar, kurtların azgın dişleri arasında acı çekerek ölmektense, tepeden atlayarak yaşamlarına son verirler.”
Bu doğal hayat içinde normal bir süreçtir.
Ve yaşam bunu sürekli kılmıştır…
” Zamanla insanoğlu kurtların bu acımasız planını keşfedince, bizon avlamak için önce kurtları öldürmüş, onların postlarını üzerine sarıp, kurt taklidi yaparak, bizonların yanına yaklaşıp, saatlerce beklemiş, yine bizonların en savunmasız anında, onlara saldırarak yüksek tepelere doğru kovalamış, atlamaktan başka çaresi olmayan bizonlar, yine ölmekten kurtulamamıştır. “
Sonuçta, ölüm kaçınılmaz sondur…
Biz insanoğlu ne kadar acımasız ve vahşiyiz. Kurtlar kadar olamıyoruz!
Hem kurtları, hemde, bizonları öldürüyoruz…
Nasıl mı?
Öldürdüğümüz, kurtların taklidini yaparak avlanıyoruz…
Aldatmaca, kandırmaca, şaşırtmaca, kurtların taklidi gibi… Bu gün; dünyanın jandarmalığına soyunmuş, Amerika’nın da yaptığı budur…
Aldatmaca ve sonunda Açgözlülük…!
Geçmişi, geleceği, anıları, yaşamları ve umutları yok etmek…
Bugün kurgulanan, dünyada birileri ölürken, diğerleri yaşamaya, yine birileri acı çekerken, diğerleri mutlu yaşamaya alıştırılmış, dil, din, mezhep, renk gözetmeksizin, genetik olan varlığımızın, birilerinin ikamesi için, diğerlerin yıkılmasına, ölmesine kurgulanmıştır… Ne kadar acı değil mi?
Emperyalizmin karanlık yüzü sömürgecilik ise,
Amerika bunun karanlık yanıdır…
Zor bir dünya ve bölgede yaşıyoruz.
Yine zor bir konjonktür içinde siyasi, sosyal ve jeopolitik anlamda, hem iyi hemde kötü bir coğrafyadayız. Üç tarafı denizlerle çevrili, verimli toprakları, değerli su kaynakları en önemlisi dört mevsimi yaşadığımız ülkemiz, bunun yanında jeostratejik açıdan Asya ve Avrupa’ya köprü oluşu ile coğrafi anlamda bıçak sırtında.
Neden mi?
Çünkü, yaşadığımız coğrafya ve gelecek kaygısı dünyayı şekillendirmektedir.
Farkında mıyız? Değil miyiz? Bilmiyorum!
Ama, dünya hızla kirlenirken, susuz bırakacak, çölleştirecek, insanların yaşamlarını zora sokacak yine biz insanoğluyuz… Kendi ırkını yok etmek için çevreyi, doğayı, denizleri, gölleri ve en önemlisi havayı kirleterek yavaş yavaş sonumuzu hazırlıyoruz…
Bugün insanoğlunun tümden dünyayı terk ederek, başka gezegenlere gitmesi ve yerleşmesi mümkün değil.
Gelecekte bizi ” Atom Bombasından ” daha tehlikeli bir iklim bekliyor.
İşte savaşlarda bu yüzden.
” Küresel İklim Felaketi ”
Basit bir kelime gibi gelebilir ama maalesef böyle…
Neden Savaşıyoruz?
Neyi Paylaşamıyoruz?
Başka bir dünya ve yeni bir yaşam alanı veya gezegenler olmadığı için;
Dünya için savaşıyoruz…
Yine ” Küresel İklim Felaketi ” sonrası yaşanılacak güvenli bölgeler için…
Ama savaşırken hem bizonları hemde kurtları öldürüyoruz.
Acı olan da bu…!
Toprak olmayınca, yaşanılacak yurt neresi olacaktır?
Toprak olmayınca nasıl karnımızı doyuracağız?
O nedenle kurt postuna bürünmüş insanlara dikkat ederek, hem kurt hemde bizon gibi avlanmayalım.
Bölgemiz ve Orta Doğu şimdi “Kurtlar” tarafından istila edilmiş gibi dursa da, aslında “Kurt Postuna Bürünmüşler ” tarafından sarıp sarmalanmış durumda!
Kurt postuna, bürünenleri görüyorsanız, sorun yok.
Ama görmüyorsanız?
O zaman işimiz zor…
Görüyor musunuz?
Görmüyor musunuz?
Gelen kurt postuna bürünmüş bizon avcıları…
İnsanlığı ve geleceği değil;
Sadece kendi geleceklerini düşünüyorlar…
Ve onlara yardım edenler,
Emperyalizme kucak açanlar, dünyayı hızla uçuruma sürüklüyorlar…
Aynı bizonların uçuruma sürüklendiği gibi…
Sonu kötü bitecek, bilinen bir hikaye;
Neyi paylaşamıyoruz ki?
Neden bu kadar doyumsuz ve acımasızsınız?
Neden? Sadece insan olmak yerine,
Kurt postuna bürünmeyi tercih ediyorsunuz?
Neden…?
canemregundem.com