TAHİRİLİĞİ ve EYYUBİLİĞİ TEKELİNDE TUTANLAR
Bugün toplum, artı-eksi kutuplarda, siyah-beyaz gibi farklı konjonktürde, şekillenmiş durumda…
Bu karşılaştırmayı ve ayrışmayı, 2016 yılında Hürriyet Gazetesinde bir röportajında, Emre Kongar Hoca “Edebiyat” üzerinden yaparak, aslında toplumsal anlamda, yaşanan ayrışmayı ve kamplaşmayı da açığa çıkarıyordu.
Emre Kongar Hoca; “Benim orijinal sınıflandırmam” diyerek, Tahirilerin ve Eyyubilerin mücadelesi olarak edebiyat dünyasını tanımlayarak, olaya değişik bir perspektiften bakıyor.
Şöyle diyor;
Tahiriler dediği, Kemal Tahir’in hattındaki, Tahiriler…
Eyyubiler dediği ise, Sabahattin Eyüboğlu’nun hattındaki, Eyyubiler…
Çok temel olarak Tahiriler, Cumhuriyet devrimlerini, İslama karşı yapılmış devrimler olarak görenler; İslama dönmek isteyenlerdir…
Eyyubiler de bu devrimin temelini, Anadolu’da Yunan-Roma uygarlığının temellerinde arayanlar…
Tahiriler en kaba deyimle, Osmanlıcıdır…
Eyyubiler ise en kaba deyimle, Cumhuriyetçiler…
Tahiriler, İkinci Cumhuriyetçiler, İslamcılar, ılımlı İslamcılar…
Eyyubiler ise bugünkü demokratlar, laikler ve hukuk devletinden yana olanlar…
Tahiriler için esas olan dindir; Atatürk karşıtlığıdır…
Eyyubiler için esas olansa, Atatürk devrimlerini savunmak, çağdaş kültür, laiklik, hukuk devleti ve demokratiklik…
Birinde, tarım toplumlarının ideolojisi olarak din, bizim örnekte İslamiyet…
Diğerinde, endüstriyel toplumların ideolojisi olarak kentleşme, endüstrileşme ve laiklik egemenlik…
Sabahattin Eyüboğlu, Halikarnas Balıkçısı yani Cevat Şakir, Azra Erhat, Mina Urgan… ve kendisini Eyyubu olarak nitelendirmektedir. Çok güzel tanımla, edebiyat dünyasını anlatmış.
Bugünde, 2016’da Emre Kongar Hoca’nın anlattıklarını yaşıyoruz…
Siyaset, sosyal, kültür-sanat, edebiyat ve diğer tüm alanlarda, toplum içinde Tahirilik & Eyyubilik düzleminde yaşıyoruz, farkında olmadan.
Fakat, bu düzlemde eğri giden bir şeyler var…
Hem Tahirilerin, hemde Eyyubilerin, yüklendikleri misyonlarda, her iki tarafta bu oluşumlar için, bunların gerçek sahibi ben/biziz diyerek, konuyu tekelcilik pozisyonunda sahipleniyorlar.
Fakat anlamadıkları bir şey var! İdeolojiler, görüşler, aslında kimsenin tekelinde değil; bunu bilmiyorlar, bilmek istemiyorlar. Kendi oyun alanlarında sadece kendileri var…
Her iki tarafta, bu kamplaşmayı ve ayrışmayı bugün nakde çevirmiş durumda.
Acı olan da bu..!
Tahiri ve Eyyubiler;
Din ve Muhafazakarlık yine Demokrasi ve Çağdaşlık temelinde fakat öznesi ” Atatürk ” olan ideolojileri ile bugünde toplumlu kullanarak ortadan ikiye bölmüş durumda…
Atatürk’ü sevenler ve sevmeyenler…
Emre Kongar Hoca, kendisini çağdaş, modern ve Atatürkçü olarak, sıkı bir “Eyyubi” olarak tanımlarken, bende aynen onun gibi “Eyyubi” olarak, yaşananlardan sonra;
Aklımda sorular ve yine sorular….
Ama yaşananlara bakınca, bu sisli ve puslu ortamda, kimin Tahiri? Kimin Eyyubi? Olduğu belli değil!
Aslında Tahiri veya Eyyubi olmak mühim değil?
Mühim olan bulunduğun yerin hakkını vermektir.
Ne olursan ol..! Nerede bulunursan bulun…
Şayet Atatürk İlke ve felsefesini benimsemiş Eyyubi isen, Atatürk’ü kullananlara ve aşındıranlara, rejim karşıtlarına, Lozan tartışmalarına, gereken cevabı ver.
Bu gün Eyyubiler, maalesef Atatürk’ü kullanırken;
Atatürk sadece bizim diyor? Nasıl yani?
Sadece siz misiniz, Atatürk’çü?
Atatürk’ün, tek mirasçısı yine siz misiniz?
Onu tekelinizde tutan..!
Yok, yok…
Gerçek Eyyubi, Atatürk’ten rant sağlamaz…
Daha çok onu korur ve kollar.
Aşındırmalara müsaade etmez.
Eyyubileri kullanarak, Eyyubi olunmaz!
Atatürk, hepimizindir.
Kimsenin tekelinde değil.
Nokta.
I don’t think the title of your article matches the content lol. Just kidding, mainly because I had some doubts after reading the article.