29 Haziran 2018
YENİ TÜRKİYE
Seçimler bitti. Kazananlar ve kaybedenler….
İstanbul’da seçimlerin hemen sonrasında hayat kaldığı yerden devam ediyor. Seçim olmuş olmamış, sistem değişmiş değişmemiş fark etmiyor.
Koşuşturma ve kargaşa kaldığı yerden devam. Millet konumunu korumuş gözüküyor. Yani şaşıran yok, değişen yok.
Peki, siyaset ve siyasetçiler?
24 Haziran seçimlerinden önce Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı R.Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı ve Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu yine MHP Genel Başkanı ve Milletvekili Devlet Bahçeli Meclis’te bulunurken 24 Haziran seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Milletvekili Kılıçdaroğlu ile Bahçeli makamlarını koruyarak yola devam ediyorlar.
Yine 24 Haziran seçimleri için kurulan ittifaklar “Cumhur ve Millet”, AKP-MHP-CHP-İYİ PARTİ ve HDP yine meclisteler. Değişen bir şey yok.
24 Haziran’dan önce mecliste bulunan Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan 24 Haziran’da yeni sistem için 5+5 seçilerek ilk 5 yılı garanti altına almış durumda. İkinci 5 yılı da bu sistem ve ortamda almaması için hiçbir neden yok.
Peki, ne değişti? Aslında siyaseten değişen bir şey yok.
24 Haziran seçimlerinde Mecliste bulunan partiler ve onların Genel Başkanları, Cumhurbaşkanı hatta birçok Milletvekili konumlarını muhafaza etmiş durumda.
Yani bu seçimlerde herkes rolünü iyi oynadı. Verilen görevleri iyi yaptılar.
Siyaset artık yerel, bölgesel ve ulusaldan daha ziyade artık dünyada küresel anlamda oynanıyor.
Daha doğrusu ekonomik ve jeopolitik çıkarlar dünya siyasetini belirliyor.
Bu seçimlerde CHP’den Muharrem İnce, İyi PARTİ’den Meral Akşener ve Saadet Partisinden Temel Karamollaoğlu seçim çalışmalarında çok iyi performans göstermişler özellikle Muharrem İnce’nin son İstanbul mitingi söylenenlere göre 5 milyonun üzerinde insan seli oluşturmuştu.
Peki, bu sandığa yansıdı mı? Hayır.
Ben siyaseti komplo teorileri üzerinden tersten okumayı ve değerlendirmeyi benimsiyorum. Siyasette gördüklerimiz, yaşadıklarımız ve bize oynanan oyunlar gerçeği yansıtmıyor.
Siyaset yapma ve onu okuma belli bir strateji, belli bir yaklaşım ve felsefeyi içinde barındırarak olayları dünya ve dünyayı yöneten güçler üzerinden değerlendirerek sonuçları okumadır. İnce ve Akşener yerel ve bölgesel anlamda Türk Halkına moral ve motivasyon sağlarken, gelecek için umutta olmuşlardı.
Doğru bir yaklaşım ama bu felsefe sadece yerel ve bölgesel anlamda değerlendirilebilir.
Türkiye 2002’den hatta 24 Ocak 1980 Özal ekonomik kararları ile birlikte özelleşmenin ve dışa açılmanın yabancı sermaye yatırımlarının ülkeye gelmesi ve uygulanan liberal politikalar ile hızla yabancılaşarak küresel güçlerin esiri oldu.
Aynı zamanda jeostratejik olarak Asya ve Avrupa’ya köprü konumunda olmakla birlikte değerli madenler, orta doğu yoları üzerinde değerli su kaynakları sömürü düzeni ile bölgeye hücum eden emperyal güçlerin terör, ekonomik yaptırım, siyaset, sosyal ve kültürel değişimler ve yaptırımları ile karşı karşıya kaldı.
Seçimler öncesi eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gü’le ziyarete giden Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar aday olmamasını kibarca anlattılar.
İnce seçimler sonrası Yüksek Seçim Kuruluna yakın bir yerdeyim Avukatlar cübbelerini hazırlasınlar, Akşener yanlış yaparsanız Yüksek Seçim Kurulu önünden beni zor kazırsınız, ayrıca yine İnce ve Akşener 1000 odalı sarayı öğrencilere vereceğim, İstanbul Kanal Projesini yapmayacağız dedikten sonra ilk turda kaybederek kendileri açısından hayal kırıklığı oldular.
Hatta kurulan barikatlar nedeniyle Yüksek Seçim Kurulu önüne adeta taştan duvar ördüler.
Komplo teorileri ve yenidünya düzeni içinde olayları yorumlarken küresel sermaye, yerel ve ulusal anlamda bu kadar içimizde iken yerel siyasetçilere bunları yapma fırsatı verir ve onlara ortamı bırakır mı?
Evet, biraz komple teorileri üzerinden düşünelim. Herşey ekonomi ve para.
Amerika’lılar yeşil dolar için “zamanın tanrısı” diyorlar.
Yeni yapılan havalimanı, köprüler, yollar, otobanlar, yapılacak İstanbul Kanal projesi bunların hepsi dış bağlantılı ve küresel güçlerin planları.
Resme büyük bakalım..!
24 Haziran’da herkez görevini yaptı, rolünü oynadı ve bitti. Sistem, program, strateji değişti mi? Hayır.
Sadece ismi Yeni Türkiye oldu.
Partili Cumhurbaşkanı oldu, parlamenter sistem bitti dediğinizi duyuyorum. Parlamenter sistem mi vardı? Bitsin.
İnce’ye gelince. Türk halkının istediği ve algıladığı biçimde camiye giden, namaz kılan, aslında mütedeyyin ve muhafazakar yapısı ile bana Demokrat Parti ve Adnan Menderes’i hatırlatıyor. Yeni sistemde yani 5+5 Cumhurbaşkanlığı için 10 yıllık serüvende Cumhurbaşkanı olması zor. CHP Genel Başkanı olabilir ama oda sadece yerel, bölgesel ve ulusal anlamda.
Şayet sadece yerel, bölgesel ve ulusal anlamda düşünüldüğünde kendisi global düşünmez, yeni doktrin ve stratejiler belirlemezse, küresel güçler ile konsorsiyumlar oluşturmazsa onunda başarabileceği bir şey yok.
Amerikalıların dediği gibi dünyayı zamanın tanrısı yönetiyor.
Yeşil dolar..!
Bu gün zamanın tanrısı dolar kimim elindeyse plan yapan kural koyan, rol veren, oynatan, sahneye koyan da o.
Amerikan Merkez Bankası diyoruz, devletin zannediyoruz ama dünyayı yöneten sekiz ailenin dir bu banka.
O zaman, olaya büyük pencereden bakalım. Bu gün zamanın tanrısı büyük aileler yani Amerika’daki Bilderberg’ler. Ne diyelim hoş geldin ‘ Yeni Türkiye ‘ ve yeni sistem.
Emperyalizm, kapitalizm ve liberalizm şimdi bunların elinde.
Durmak yok yola devam.
Siyaseti yerel, bölgesel ve ulusal anlamda değerlendirince yurttaş olarak çok şeyi değiştirebileceğimizi zannediyoruz. Ama öyle değil.
Unutmayın, yerel değil, global ve küresel oynayanların galip geldiği bir dünyadayız. Aynı zamanda komplo teorileri denizinde yüzerken etrafımızda köpek balıkları cirit atıyor. Bu düzende ezilen sadece ve sadece halk olacaktır.
Küreselcilere ve o güçlerin yanında yer alanlara bir şey olmaz. Ne diyelim, “Yeni Dünya Düzeni ve Yeni Türkiye.”
Hoş geldin…
I don’t think the title of your article matches the content lol. Just kidding, mainly because I had some doubts after reading the article.