BU MASALLARI ÇOK DİNLEDİK
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, her seçim döneminde veya referandumlarda halkı; kimliksel, dinsel hatta mezhepsel bölerek oy toplamaya gayret etse de, bu politik süreç, artık işlemiyor…
Neden?
Çünkü her seçim döneminde ayırdığı ve böldüğü halklar, artık ona oy vermiyor.
31 Mart öncesinde ortaya çıkan, Cumhur İttifakı programında; önce Beka sorunu işlenmiş ama bu plan tutmayınca, Millet İttifakına oy verenleri yada verecekleri;
- Zillet ittifakı,
- Kandil ve Pensilvanya güdümlü,
- Gizli pazarlıkların, siyaset mühendisliklerinin ürünü,
- Ve, terör örgütlerinin uzantılarını, belediyelere taşıyacaklar diyerek, nitelemesi, seçimlerde geri tepmiştir…
Dün, hatta ondan önceki dönemlerde, kullandığı ve ayrıştırdığı toplumlardan oy alamayan AKP Genel Başkanı Erdoğan’a rağmen, uzlaştırıcı, yapıcı, kucaklayıcı ve pozitif politikalar üreterek, halklara dokunan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, Erdoğan’ın sert, keskin ve ayrıştırıcı politikalarını, İstanbul ve Ankara’da yakaladığı rüzgar ile kendi lehlerine çevirerek kazanıyorlardı.
Artık, toplumlar şunun farkındalar;
Ayrıştırma, öteleme, yok sayma ve dışlanma istemedikleri gibi, AKP’nin kendi içinde yarattığı burjuvazinin zengin oluşu, bunun dışında kalan halkların açlık, yoksulluk, belirsizlik ve hiçsizlik yaşamaları, hayat pahalılığı ve yaşam kaygısı ile birleşince, ister istemez seçimlerde, her ne kadar AKP Belediye Başkanlıkları ve Belediye Meclis Üyelikleri seçimlerinde, birinci parti konumunda olsa da, bu seçimin yerel seçim olduğu unutulmamalıdır…
Çünkü; bu seçimlerde her ne kadar siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda, halkların yaşadığı dezenformasyonlar etkili olsa da, yerel seçimler olması nedeniyle, İl ve İlçelerde eş, dost ve akrabalar yerel anlamda etkili olabileceklerinden, esas gösterge “Başkanlık Seçimleri” olacaktır.
İşte, 31 Mart’tan sonra ortaya çıkan bu paradigmayı gören, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bugün Cumhur İttifakının üyesi olarak ortaya koyduğu “Milli İrade, Milli Birlik, Milli İttifak” söylemleri, kendi partisi dışında diğer partilerden ilgi görmediği gibi MHP kanadınca da konuya sessiz kalındı…
Partili Cumhurbaşkanlığının ortaya çıkardığı sorunlar, tek bir kişinin karar vermesi, Meclisin işlevsiz kalması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu süreçte 31 Mart seçimleri de dahil olmak üzere, 24 Haziran’da Partili Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde, söylenen sözler ve vaatlerin gerçekleştirilememesi ve en önemlisi ekonomik kriz, yine her ne kadar yerel seçimlerde olsa, özellikle Ankara, Antalya ve İstanbul’un CHP Büyükşehir Belediyeleri tarafından yönetilecek olması;
4 yıl daha var; Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair söylemlerin, artık gerçeği yansıtmadığı ve halkın kimliksel, dinsel ve mezhepsel anlamda bölünmesinin yanında; ekonomik anlamda ezilmesi ve çaresizliği Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çözmesi gereken en büyük sorunudur.
Çözülür mü? Çözülmez mi?
Ama; bu gün siyasi anlamda yaşanan paradigmalar, halkların ekonomik anlamda bu yükü kaldıramadıkları, çaresizlikleri, yokluklarının yanında özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesinin vakıflara, derneklere, cemaatlere yaptıkları, milyonlarca liralık bağışların ortaya çıkması, yine AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinin iptal edilmesine yönelik çabalarının altında yatan gerçeklerin gün yüzüne çıkması, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda zorlayacağı gibi, yıpratacak ta en önemli neden-sonuç ilişkisidir.
Bunun yanında;
Yaşanılan kaoslar, artık enerjimizi tüketti…
Oksijenimizi bitirdi..!
Artık boğuluyoruz farkında mısınız ?
Ülkeyi uçuracağız diyenlerin,
Bizi uçurduğu yer; bugün Ortadoğu…
Seçimden sonra gördük ki;
İstanbul’un taşı toprağı altın misali, dağıtılan milyonlar…
Neden çöktüğümüz?
Neden fakirleştiğimiz?
Neden yoksullaştığımızın resmidir?
Bu tablo…!
Aynı zamanda, düzensiz ve dengesiz dış politika hamleleri, NATO üyeliğinin sorgulanması, Avrasya ekseninde politika, S-400 ve F-35 hamleleri elimizi güçsüz kılan, politik aşındırmaların yanında, daha önce dışa bağımlı sanayi ve ticaretin yanında, bugün iktidarın özelleştirme, yabancı sermaye paylaşımı ile tarım, hayvancılık ve ziraatte de, dışa bağımlılığımız, 16 yıllık AKP iktidarının ve Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin yarattığı handikaplar ile birleşince, maalesef ülkemiz açmazlar içinde ekonomik anlamda istikrarsızlığa doğru sürüklenirken, Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin tartışılması ve seçimler ister istemez, halkımızın oksijenini bitiren en önemli çıkmazlar olarak karşımızda durmaktadır.
Ne acıdır ki?
Millet İttifakını, terör örgütleri ile yan yana getirenler,
Şimdi ittifak söylemindeler?
Ne kadar samimiler?
Biraz geç kalmadınız mı?
Artık, enerjimiz bitti.
Galiba sizinde?
Zannederim, bu söylem Başkanlık Sistemi ve seçiminin,
Artık çantada keklik görülmediğinin resmidir.
Bölenler değil, artık kucaklayanlar ve birleştirenler,
Kazanıyor…
Artık, hem bizim, hemde sizin enerjiniz bitti.
Seçimler mi?
Ekonomik istikrarsızlık, artık affetmez.
Dikkat edin, bölenler, öteleyenler, yok sayanlar kaybetti.
Türkiye; ister inanın, ister inanmayın; Ekrem İmamoğlu ile yeni bir model, yeni bir yüz yeni bir kimlik ve lider kazandı.
Bence seçimler, böyle giderse 4 yıl beklemez…