17 Eylül 2018
YERLİ ve MİLLİ
Hafta başı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Varlık Fonu Başkanı olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı atadı.
Atayan, atanan, üyeler ve onaylayan yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Türk siyasi tarihinde bir ilk.
Bugüne kadar eşine benzerine rastlanmayan bir uygulama.
Tek adam denildiğinde kızıyorlar.
Şimdi bu tek adamlık değil mi?
Atatürk için tek adamlık eleştirisi yapanlar, bugün hiçbir platformda bu atamaya eleştiri yapamıyorlar.
Neden acaba?
Çünkü muslukları kesilecek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Varlık Fonu Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanı Damadı Berat Albayrak, yine Varlık Fonu Başkan yardımcısı Berat Albayrak.
Ne güzel, tam bir aile tablosu.!
Bu gün Türk siyaset hayatında, kamu yönetimi perspektifinde, eşi benzeri olmayan bir anlayış ve doktrin ile yönetilmeye başlandı Türkiye.
Yeni Cumhurbaşkanlığı Sisteminin özel bir dikim olduğunu söyledik.
Yetmez ama Evet ’çiler,
Türkiye’nin uçacağını söyleyenler,
Yine bu sistemde Türkiye’nin elinin güçleneceğini yorumlayanlar,
Son yaşanılan ekonomik ve siyasi dalgalanmalar, Türk Halkının giderek fakirleşmesi, giderek azalan demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusunda tek laf etmemeleri, köşelerine çekilmeleri aslında pişmanlıklarının da dışa vurumlarıdır.
Bu gün ekonomik olarak yeni sistemin yarattığı ekonomik çöküş ve çıkmaz karşısında halen daha ‘Yerli ve Milli’ söyleminde bulunarak kitleleri etkileme devri sona erdi.
Erdoğan’a oy veren, çıkarı olmayan, menfaat peşinde koşmayan muhafazakar kesim yaşanan ekonomik kriz karşısında artık pişmanlıklarını gizleme gereği duymuyor.
Ancak İktidardan nemalanan, menfaat ve çıkar peşinde koşanlar halen daha bu yönetim biçiminin Türkiye’yi uçuracağı söylemi ile hem kendilerini kandırıyor hem de Türkiye’nin daha fakirleşmesine çanak tutuyorlar.
İşin ilginç diğer yanı ise.
İktidarları boyunca ne varsa özelleştirilen, satılan ve yabancılara peşkeş çekilen değerli arsalar, yaylalar ve kurumlara rağmen bugün halen daha ‘Milli ve Yerli‘ söyleminde bulunmak gerçekçi değil.
Limanları, Fabrikaları, Kurumları, Havalimanlarını, Şeker Fabrikalarını, İstanbul ve Karadeniz’de değerli arsaları ve yaylaları sat, yabancı sermayeye peşkeş çek, daha sonra ‘Yerli ve Milli’ masalını tekrar et. Nasıl ama?
Bugün geldiğimiz noktada iflas eden sistem, bozulan ekonomi, yine yok sayılan insan hakları ve demokrasi ile farklı bir Türkiye’ye merhaba diyerek güne başlıyorsunuz.
Bugün yaşadığımız coğrafyada emperyalizmin ortaya koyduğu BOP Planları bölgemizi değiştirirken bizde değiştik ve dönüştük farkında değiliz.
Emperyalizm ‘Cambaza bak ‘ derken hem bölgeyi hem de bizim gibi ulus devletleri aşındırıp, yok etme çabasındadır.
Şimdi ‘Yerli ve Milli’ söylemi masalını bırakıp, gerçekleri görmeliyiz.
Deniz bitti.
Atatürk ile bitirelim.
Biliyor musunuz?
‘Atatürk 1923-1938 arası hiçbir dış yardım almadan tamamen Türk Milletinin emeği ve gücü ile kalkınma hamleleri yapmış, emperyalizmi ülkeden kovduğu gibi ekonomik olarakta emperyalizmden uzak durmuştur. Gerçek Yerli ve Milli, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.’