ATATÜRK’ÜN AMERİKAN MANDACILIĞI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ “NUTUK” TAN.

6
548
nutuk-atatürk-kurultay

ATATÜRK’ÜN AMERİKAN MANDACILIĞI HAKKINDA DÜŞÜNCELERİ…NUTUK’TAN…

Atatürk, 1.Dünya Savaşı ve ardından yaşanan Ulusal Kurtuluş savaşından sonra yeni Türkiye’yi yaratmak için planlar yapıyordu. Çünkü ülke yorgun, yıpranmış ve savaşın etkileri ülkenin her tarafına sirayet etmişti. Bir an önce yapılması gerekenleri hayata geçirmeli, Cumhuriyet ve Demokrasi ilkeleri ile yeni Türkiye Cumhuriyetini inşa etmeliydi.

Ama bu süreçler yaşanmadan önce ülkenin ekonomik ve sosyal durumu nedeniyle Atatürk’ün bazı arkadaşları, ileri gelenler ve bazı aydınlar, İngiliz, ama daha çok Amerikan Mandacılığı konusunda Atatürk’e mektuplar yazarak, araya hatırlı aracılar koyarak, fikirlerini beyan ediyorlardı. Amerika’nın gücü ve bölgede hakimiyeti nedeniyle bir çok gazeteci, başta Halide Edip Adıvar bu konuda Atatürk’e mektup göndermekle birlikte, gazetesinde Amerikan Mandacılığı konusunu yazılar yazarak, ilk akımı başlatıyordu.

Hatta, bu konuda yani Amerikan Mandacılığı hususunda, Erzurum’dan, Sivas’a gelme hazırlıkları yapıldığı esnada kendisine sorulan:  “Paşam, Sivas’ta galiba manda meselesi bizi çok üzecek ve yoracak” sorusuna;

Mustafa Kemal şu cevabı verir:

“Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz himayesine terk etmekle kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını temin etmek için bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk istiklalini feda ediyorlar.”

“Biz başarılı olacağız. Buna şüphem yok. Acaba zafere kavuştuğumuz ve memleketi kurtardığımız zaman Osmanlı ricalinin ileri gelenleri utanmak hissini duyabilecekler mi?..

Öyle bir manda istenecek veya verilecekmiş ki, hakimiyet hakkına, dışarıda temsil hakkımıza, kültürel bağımsızlığımıza, vatan bütünlüğümüze dokunulmayacakmış. Buna ve böylesine, Amerikalılar değil, çocuklar bile güler.

Her şeyin başında Amerikalılar kendilerine hiçbir menfaat temin etmeden böyle bir mandayı niçin kabul etsinler? Amerikalılar bizim kara gözlerimize mi âşık olacaklar.

Bu ne hayal ve ne gaflettir? Hayır Paşalar hayır, hayır, beyefendiler hayır, hayır, hayır hanımefendiler hayır, manda yok, Ya istiklal ya ölüm var…

Mustafa Kemal Atatürk,15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının salonunda milletvekillerine hitaben yaptığı, aralıklı olarak altı gün ve toplam otuz altı saat süren konuşma metninin ‘Türk Milletinin Savunma Kararı’ başlıklı 1.Bölüm, “Türk Milletinin Yurdunu Savunma Kararı” bölümünde Amerika ile ilgili görüşlerini “Amerikan Güdümü için Propagandalar” kısmında ‘ Amerikan Mandacılığını’net bir biçimde açıklamıştır.

NUTUK’un bu bölümünde Atatürk, Amerikan Mandacılığını savunanlara karşı ortaya koyduğu düşünceleri açıkladığı bu bölüm gerçekten Türk Tarihi için önemli parametleri içermektedir. Şimdi Atatürk’ün ağzından bu bölümü dinleyelim.

atatürk-nutuk-konuşması

NUTUK-1.Bölüm

Amerikan Güdümü İçin Propagandalar

Bundan sonra, 8 Eylül toplantısında, demin söylediğim andırı üzerinde konuşuldu. Bu andırıda (muhtıra) başlıca Amerikan güdümü söz konusu oluyordu.

O günlerde, İstanbul’dan gelen kimi kişiler, Amerikalı Bay Bravn (Browne) adında bir gazeteciyi de Sivas’a getirmişlerdi. Bu işle ilgili olarak kongrede geçen görüşmelerden söz açmadan önce konu üzerinde yüce kurulunuzun yeterince aydınlanmasını sağlamak üzere, ilkin bu konuya giriş olarak birtakım bilgileri sunayım. Bu bilgiler, Erzurum’dan beri başlayan bazı yazışmalardan daha iyi anlaşılacağı için, onları olduğu gibi sunacağım.

Güvenlikle ilgili ve çok ivedidir.

Amasya’dan 25/26 Temmuz 1919 Erzurum’da Üçüncü Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanlığına

1- Mustafa Kemal Paşa’ya özeldir: Bugün 25 Temmuz 1919 akşamı Bekir Sami Beyefendi Amasya’ya geldiler. Kendileriyle uzunca bir süre konuştum. Mustafa Kemal Paşa’ya ve Rauf Beyefendi’ye saygılarını sunarlar. Kendisi, aşağıdaki düşüncelerini bildirmemi rica etmiştir.

2- Bağımsızlık, istenilmeye ve yeğlenmeye değer. Ancak, tam bağımsızlık istemeye kalkışırsak ülkemiz birçok parçalara ayrılacaktır. Bu kesindir ve hiç kuşku götürmez. Bu durum karşısında, iki üç il içinde kalacak bağımsızlıktan, ülkemizin bütünlüğünü sağlayacak bir devletin güdümü altına girmek elbette yeğdir. Bütün Osmanlı ülkesini kapsayacak meşrutiyetimiz (Meşrutiyet ile yönetilmemiz) ve dışarıda temsilci bulundurma hakkımız yürürlükte kalmak üzere belki bir süre için Amerika’nın güdümünü istemeyi ulusumuz için en yararlı bir çözüm yolu sayıyorum. Bu konuda Amerika temsilcisi ile görüştüm. Birkaç kişinin değil, bütün ulusun sesini Amerika’ya duyurmak gerektiğini söyledi ve aşağıdaki koşullarla Wilson’a Senatoya ve Amerika Kongresine başvurulmasını ileri sürdü:

  1. Adaletli bir hükümetin kurulması.
  2. Eğitim ve öğretimin yayılması ve genelleştirilmesi.
  3. Din ve mezhep özgürlüğünün sağlanması.
  4. Gizli antlaşmaların kaldırılması.
  5. Bütün Osmanlı ülkesini kapsamak üzere Amerika Hükumetinin bizi güdümü altına almayı kabul etmesi.

3- Bundan başka kongremizin seçeceği bir kurulu, Amerika’ya bir zırhlı ile ulaştırmayı da temsilci üzerine almıştır.

4- Bekir Sami Bey daha bir iki gün buralarda kalacağından her türlü buyruğun ve yönergenin benim aracılığımla duyurulmasını ve özellikle Sivas Kongresinin toplanma zamanı ile kendilerinin o güne değin nerede beklemesi uygun olacağının bildirilmesini rica etmekte olduğu.

Beşinci Kafkas Tümeni Komutan Vekili Arif;

İvedi ve kişiye özeldir. 196 Amasya’da Beşinci Tümen Komutanlığına

1- Şimdi Amasya’da bulunan eski Vali Bekir Sami Beyefendi’ye özeldir: Yüksek tel yazınızdan pek yararlandık. Toplantılarına devam eden Doğu İlleri Kongresi, hemen hepsi geldikleri yerlerdeki halkça konuşmasını bilir, sözü geçer ve etkili olarak tanınmış kişilerden kurulmuş güçlü bir kurul niteliğindedir. Bu Kongrede, şimdiye dek olan görüşmelerde, devletin ve ulusun tam bağımsızlığının savunulmasında direnilmektedir. Demek ki, daha bizce de koşulları ve niteliği bilinmeyen bir Amerika güdümünden kongreye doğrudan doğruya söz açılması pek sakıncalı olacağından, sizlerin İstanbul’da ilişki kurduğunuz kişilerle olan konuşmalarınızın ışığı altında aşağıdaki noktaları açıklayarak bizleri tez elden aydınlatmanızı özellikle rica ederiz. Bundan önce de doğrudan doğruya İstanbul’dan bu konuda gelen bilgiler kuşku verici görüldüğünden aynı esaslar içinde oradan açıklama istenmişti. 21 Temmuz 1919 günü Sivas’ta Refet Bey aracılığıyla İstanbul’dan gelen bilgiler de gene öyle kuşku verici bulunduğu için buradan da, doğruca, koşullar sorulmuş ve açıklama istenmiştir.

  1. ” Tam bir bağımsızlık istenmeye kalkışılırsa ülkemizin birçok parçalara ayrılacağı kesindir ve hiç kuşku götürmez.” buyruluyor. Bu kanının kaynağı nedir?
  2. Ülke bütünlüğünden, ülkenin bölünmezliği mi yoksa egemenlik hakları mı anlaşılacaktır?
  3. Bütün Osmanlı ülkesini kapsayacak meşrutiyetimiz ve dışarıda temsilci bulundurma hakkımızı yürürlükte kalmak üzere bir devletin güdümünü istemeyi en yararlı bir çözüm yolu olarak görüyorsunuz. Ancak, temsilcinin ileri sürdüğünü bildirdiğiniz şeylerle bu çözüm yolu çelişkili görünüyor. Çünkü meşrutiyetimiz yürürlükte kalınca hükümet, yasama organından güvenoyu almış ve onun denetimi altına girmiş bir kurul olur ki, artık bu kurulun meydana getirilmesinde Amerika’nın eli ve etkisi olamaz. Öyle ise, ya meşrutiyet yürürlüktedir ve adaletli bir hükümet kurulmasını Amerika’dan istemeye yer yoktur; ya da, adaletli bir hükümetin kurulması Amerika’dan istenilince meşrutiyetin yürürlüğü sözde kalır.
  4. Eğitim ve öğretimin yayılıp genelleştirilmesinin anlamı nedir? İlk aklımıza gelen, ülkenin her yerinde Amerikan okullarının açılmasıdır. Çünkü daha şimdiden yalnız Sivas’ta yirmi beş kadar okul açmışlardır ki, yalnız birinde bin beş yüz kadar Ermeni öğrenci vardır. Buna göre, Türk ve Müslüman eğitim ve öğretiminin yayılıp genelleştirilmesi ile bu yapılan işler nasıl bağdaştırılabilecektir?
  5. “Din ve mezhep özgürlüğünün sağlanması” sözleri de önemlidir. Patrikhanelerin ayrıcalıkları varken bunun değişik yönü ve anlamı nedir?
  6. Temsilcinin beşinci madde olarak sözünü ettiği bütün Osmanlı ülkesinin sınırları nedir? Yani savaştan önceki sınırımız mıdır? Eğer bu deyim içine Suriye ve Irak da giriyorsa Anadolu halkının Arabistan adına güdüm istemeye hakkı ve yetkisi olabilir mi?
  7. Şimdiki hükümetin siyasası nedir? Tevfik Paşa neden Londra’ya gitti? Amerikalılar gibi İngilizlerin de ayrıca bir güdümcülük ardından koştukları görülüyor. Ayrımları nedir? Hükumet Amerika güdümüne ne gözle bakıyor? Yani buna yatkın mı, yoksa çekingen mi davranıyor? Amerikalılar neden Ermenistan’ın güdümcülüğünü bıraktılar? Amerikalılar güdümü almaya ne ölçüde eğilimli ve isteklidir?

2- Sivas Kongresinin toplanması Erzurum Kongresinin sona ermesine bağlıdır. Bunun üzerinde ayrıca çalışılmaktadır. Yüce kişiliğinizin (zatı samilerin) o zamana değin ya Tokat’ta ya da Amasya’da bulunmanız uygundur. Saygılarımızı sunarız.

Mustafa Kemal. Güvenlikle ilgili ve ivedidir. Amasya’dan, 30.7.1919 -93

Üçüncü Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanlığına

1- Mustafa Kemal Paşa’ya özeldir: Bekir Sami Bey’den alınan yanıt aşağıda bilginize sunulur:

  1. Tam bağımsızlık istenirse ülkemizin birçok parçalara bölünmesi ve birkaç devletin güdümü altına girmesi Dörtler Kurulunca kararlaştırılmıştır. Bunu önlemek için tek devletin güdümünü istemenin en uygun olacağını söylemiştir.
  2. Yalnız egemenlik hakları söz konusudur, ülkemizin bütün olarak bizde kalması temel ilkedir.
  3. Amerika’dan, herhangi biçimde bir hükümet istemeyeceğiz. Amerika’ya, adaletli bir hükümet kuracağımız konusunda sağlam söz vereceğiz. Anayasamız hükümleri yürürlükte kalmak, padişah soyunun her türlü egemenlik haklarına dokunulmamak ve dışarıda temsilcilerimiz eskisi gibi bulunmak koşullarıyla Amerika Hükümeti’nin mutluluğumuza ve gelişmemize yardım etmesini isteyeceğiz. İsteyeceğimiz güdüm bu biçimdedir.
  4. Eğitim ve öğretimin yayılıp genelleştirilmesinin anlamı Amerikan okullarının köylerimize dek girmesine izin vermek değil, ulusal ve Müslüman eğitim ve öğretimini yayıp genelleştirmeye özen göstereceğimiz konusunda kendilerine söz vermekle birlikte, yardımlarını istemektir. Güdümcülüğü Amerikan misyonerlerine değil, Amerika Hükümetine vermek istiyoruz.
  5. Din ve mezhep özgürlüğü, öteden beri İslam dininin ilkeleri gereğindendir. Amerika kamuoyu bu gerçeği bilmedikleri için kendilerine bu konuda güven vermek istiyoruz ve temsilcinin sözünü ettiği sınır, savaştan önceki sınırımızdır. Suriye ve öteki bölgeler üzerinde bizim güdüm istemeye yetkimiz olup olmaması, Kongrece çözümlenecek bir sorundur. Daha önce Suriye ve Irak’ta Amerikalılar kamuoyuna başvurdular. Suriye ve Filistin’de bağımsız bir Arap hükümeti kurmayı istemekle birlikte Amerika’nın güdümü altına girmeyi yeğlediklerini bildirdiler.
  6. Şimdiki hükümet yeni kurulduğundan, güdeceği siyasa bilinmiyor. Ancak, önceki hükumetlerin siyasaları güçsüzlük ve İtilaf kuvvetlerinin her bir buyruğuna boyun eğmekti. Tevfik Paşa Londra’ya gitmeyerek Ferit Paşa ile geri dönmüştür. Amerika, Ermenistan Hükumeti kurulmadan önce, orada dolaşan Amerikan kurullarının raporlarına bakarak, büyük bir Ermenistan kurulmasına olanak bulunmadığı düşüncesindedir. Güdüm konusunda ayrıntılı bir yazı posta ile gönderilmek üzeredir.

2- Şimdilik sizlerden gelecek bildirimleri bekleyerek Tokat’ta bulunacağım. Amasya ve Tokat’ta ve ilçelerde gereken bildirimleri yapmaktayım ve iyi sonuçlar vereceğini ummaktayım. Hepinize saygılarımı sunarım efendim.

Beşinci Tümen Komutanı Arif; Şifre Erzurum 1 Ağustos 1919 Kişiye özeldir

Amasya’da Beşinci Tümen Komutanlığına

Bu telin hemen Bekir Sami Beyefendi’ye ulaştırılması ve yanıtının ivedilikle alınması rica olunur: Bekir Sami Beyefendi’yedir: 30.7.1919 günlü tele yanıttır. Amerikan güdümcülüğü üzerine son açıklamanızı öğrendik. Bu koşullara göre, aslında korkulacak bir şey olmamak gerek. Bununla birlikte, daha bir nokta üzerinde yüksek görüşlerinizi de öğrenmek istiyoruz. Bize elverişli bunca koşullar ileri sürebilecek olan Amerika Hükumeti, böyle bir güdümcülüğü kabul etmesine yani buna katlanmasına karşılık, Amerika adına ne gibi yararlar ve çıkarlar sağlamış olacaktır? Bununla kendi hesaplarına ne amaç güdüyorlar? Bu konuda edindiğiniz bilgilerle ve yüksek düşüncelerinizle de bizi aydınlatmanızı ivedilikle bekleriz efendim.

Mustafa Kemal; Amasya, 3.8.1919

Üçüncü Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanlığına

Bekir Sami Bey’den alınan karşılık aşağıda bilginize sunulur: Mustafa Kemal Paşa’ya özeldir: Amerikalılarla şimdiye değin yapılan görüşmeler, elbette hep özel olarak yapılmış olduğuna ve salt bir varsayımdan öteye geçemediğine göre, güdümle ilgili bağıtlaşmada bağıtçı (âkit) iki devletin uyacakları koşullar üzerinde durulmamıştır. Sivas Kongresi’nin, gerçekleşebilecekse, hazırlanarak ivedilikle açılması gereğini özet olarak bilginize sunarım.

Kurmay Yarbay Arif; Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne

Saygıdeğer Efendim. Ülkenin siyasal durumu en sıkışık bir evreye geldi. Kendimize bir yön çizmek için Türk ulusunun zarını atıp olumlu bir duruma girmek zamanı ise geçmek üzere bulunuyor.

Dış durum İstanbul’da şöyle görünüyor:

Fransa, İtalya, İngiltere, Türkiye’nin güdümü işini Amerika Senatosu’na resmi olarak önermekle birlikte, bütün güçlerini Senatonun bunu kabul etmemesi için harcıyorlar. Bölüşmeden pay kaçırmak elbette işlerine gelmiyor.

Suriye’de umduğunu elde edemeyen Fransa, zararını Türkiye’den çıkarmak istiyor. İtalya, namuslu bir emperyalist olduğundan, savaşa ancak Anadolu’nun bölüşülmesinde pay almak için girdiğini açıktan açığa söylüyor. İngiltere’nin oyunu biraz daha incedir.

İngiltere, Türkün birliğini, çağcıllaşmasını, gerçek bir bağımsızlık kazanmasını, gelecek için bile olsa, istemiyor. Yeni araçlar ve görüşlerle tümüyle çağcıl ve güçlü bir Müslüman Türk hükümeti, başında Halife de olursa, İngiltere’nin Müslüman tutsakları için bir kötü örnek olur. Türkiye’yi bütün olarak İngiltere alabilse kafasını kolunu koparır, birkaç yılda kendisine gönülden bağlı bir sömürge durumuna getirir. Buna, en başta, özellikle ülkemizdeki din adamları çoktan isteklidir. Ama bunu Fransa ile döğüşmeden yapamayacağı için istemez. Fakat Türkiye’yi bütün olarak bırakmak zorunluluğu belirirse, yani bölüşmenin ancak askerlik yönünden büyük özverileri göze alarak elde edebileceğini anlarsa, Latinleri sokmamak için Amerika’nın güdümcülük görüşünü tutar ve destekler. Nitekim İngiliz siyasa adamları arasında aslında bu düşünceye eğilimli olanlar var. Morison (Morisson) gibi tanınmış kişiler Amerika’nın Türkiye’de genel güdüm almasını istiyorlar.

Bir başka çözüm yolu da Türkiye’yi, Trakya’dan, İzmir’den, Adana’ dan, belki de Trabzon’dan ve kesin olarak İstanbul’dan yoksun bıraktıktan sonra, eskiden yabancılara tanınan kapitülasyonları ve bir gün, nasıl olsa çökecek iç sınırları içinde bağımsız bırakmak. Biz, İstanbul’da kendimiz için bütün eski ve yeni Türkiye sınırlarını kapsamak üzere geçici bir Amerikan güdümünü, katlanabilir kötü durum olarak görüyoruz.

Nedenlerimiz şunlardır:

1- Aramızda nasıl olsa Hristiyan azınlıkları kalacaktır. Bunlar hem Osmanlı uyruğu haklarından yararlanacaklar, hem de dışarıdaki bir Avrupa devletine dayanarak karışıklık çıkaracaklar, boyuna işlerimize karışılmasına yol açacaklar, aslında göstermelik bağımsızlığımızı azınlıklar adına her yıl parça parça yitireceğiz. Düzenli bir hükümet ve çağcıl (asri) bir yönetim kurulması için Patrikhanenin siyasal ayrıcalıkları ve azınlıkların güçlü devletler aracılığıyla, boyuna gözdağı verdirmeleri ortadan kalkmalıdır. Küçük ve güçsüz bir Türkiye bunu yapamayacaktır.

2- Birbirini yok eden; çıkar, hırsızlık ya da serüven ve ün için yaşayanların tutkusunu yerine getiren hükümet anlayışı yerine, ulusun rahatlığını ve gelişimini sağlayacak ve halkı; köyleri, sağlığı ve düşünüşü ile çağcıl bir halk haline koyabilecek bir hükümet anlayışı ve uygulaması bize gereklidir, Bu işin istediği para, uzmanlık ve güç bizde yok Yabancı devletlerden ödünç para almak, siyasal tutsaklığı artırıyor. Kayırma, bilgisizlik ve çok konuşmaktan başka, olumlu bir sonuç veren yeni bir yaşayış düzeni yaratamıyoruz. Bugünkü hükümet adamlarına değer vermese bile, halkı ve halk hükümeti kurmayı ayrı sayan Filipin gibi yabanıl bir ülkeyi bugün kendi kendini yönetebilen çağcıl bir makine haline koyan Amerika, bu konuda çok işimize geliyor. On beş yirmi yıl sıkıntı çektikten sonra yeni bir Türkiye’yi; her kişisi öğrenimi ve anlayışı ile gerçek bağımsızlığı kafasında ve cebinde taşıyan bir Türkiye’yi, ancak Yeni Dünya’nın yeteneği yaratabilir.

3- Dış çekişmeleri ve kuvvetleri uzaklaştırabilecek bir yardımcı bize gerek. Bunu ancak Avrupa dışında ve Avrupa’dan güçlü bir elde bulabiliriz.

4- Bugünkü olupbittilerin kalkması ve ivedilikle davamızı dünyaya karşı savunabilmemiz için yeterince güçlü bir devletin yardımını istemek gerektir. Başka ülkeleri ele geçirmeye alışkın olan Avrupa’nın bin bir dalaveresine ve alçakça siyasasına karşı, böylece bir vekil adı altında, Amerika’yı kendimize kazanarak ortaya atabilirsek Doğu sorununu (Şark meselesini) da, Türk sorununu (Türk meselesini) da gelecek için kendimiz çözmüş olacağız. Bu nedenlerden ötürü ivedilikle istememiz gereken Amerika da, kuşkusuz sakıncasız değildir. Onurumuzdan epeyce vazgeçmek zorunda bulunuyoruz. Yalnız, kimilerinin düşündüğü gibi Amerika’nın resmi kimliğinde dinsel eğilim ve dinden yana olma yoktur. Hristiyanlara para verecek misyoner kadını Amerika’sı, Amerika’nın yönetim makinesinde bir yer tutmaz. Amerika’nın yönetim makinesi dinsiz ve milliyetsizdir. O, çok düzenli, çeşitli soy ve mezhepte adamları çok bağdaşık olarak bir arada tutmanın yolunu biliyor.

Amerika, Doğu’da güdümcülük ve Avrupa’da başına dert almak istemiyor. Ama onların onur işi saydıkları şey, yöntemleri ve ülkeleriyle Avrupa’dan üstün bir ulus olmak isteğidir. Bir ulus, içtenlikle Amerikan ulusuna başvurursa, girdikleri ülkenin ve ulusun yararına nasıl bir yönetim kurabildiklerini Avrupa’ya göstermek isterler. Resmi Amerika’nın önemli adamları arasında bizden yana epeyce bir eğilim belirdi. İstanbul’a Ermeni dostu olarak gelen birçok önemli Amerikalılar, Türk dostu ve Türk propagandacısı olarak döndüler. Bu akımı yansıtan resmi ve özel Amerikan düşüncesi, gizli olarak şudur: Türkiye’yi hiçbir parçaya ayırmamak, eski sınırları içinde bütün olarak bırakmak koşuluyla genel ve bir tek güdüm kurmak istiyorlar. Suriye, Amerika komisyonu orada iken, genel bir kongre toplayarak Amerika’yı istemiştir. Amerika’da Suriye’nin bu isteği pek sıcak karşılanmıştır. Resmi Amerika, bizim topraklarımız üzerinde Ermenistan kurmaya eğilimli görünmüyor. Eğer güdüm alırlarsa bunu, bütün ulusları eşit koşullar altında bir yurt çocuğu sayarak alacaklarını en önemli çevrelerinden öğrendim.

Ancak, Avrupa kesin olarak bir Ermenistan sorunu ortaya çıkarmak, özellikle İngiltere Ermenilere ödünler vermek istiyor; Amerika kamuoyunda zulüm görmüş Ermeniler adına bir oyun oynamaya çalışıyor. Bizim düşünürleri Avrupa korkusu düşündürüyor. Reşat Hikmet Bey gibi, Câmi Bey gibi, ulusal bütünlüğümüzü bile oluşturan siyasa adamlarımız, Ermeni sorunu için bir çözüm yolu salık veriyorlar. Resmi olarak size yazılıyor.

Çok tehlikeli günler geçiriyoruz. Anadolu’da olup bitenleri dikkat ilgi ve sevgiyle izleyen bir Amerika var. Hükumet ve İngilizler bunun, Hristiyanları öldürmek, İttihatçıları getirmek için bir hareket olduğunu el birliğiyle Amerika’ya aşılamaya çalışıyorlar. Her an bu ulusal eylemi durdurmak için kuvvet gönderilmesi düşünülüyor; bunun için İngilizleri kandırmaya çalışıyorlar. Ulusal eylem ivedilikle ve olumlu isteklerle hemen kendini gösterirse (ve Hristiyan düşmanlığı gibi bir tutumu da olmazsa) Amerika’da hemen destek bulacağını yine çok önemli çevreler kesinlikle söylüyorlar. Sivas Kongresi toplanıncaya değin Amerika Komisyonunu alıkoymaya çalışıyoruz. Üstelik kongreye Amerikalı bir gazeteci göndermeyi bile belki başarabileceğiz.

İşte bütün bunlar karşısında, davamıza destek olabilmesi için, bu elverişli dakikaları yitirmeden, bölünme ve çökme korkusu karşısında Amerika’ya başvurmak zorunda olduğumuzu sanıyorum. Vasıf Bey kardeşimizle bu konuda ortak olduğumuz noktaları kendisi de ayrıca yazacaktır. Türkiye’yi, dayanç ve iradesi olan geniş kafalı bir iki kişi belki kurtarabilir. Serüven ve savaş zamanı artık geçmiştir. Gelecek için gelişme ve birleşme savaşı açmak zorundayız. Sınırlarında bunca çocuğu ölen zavallı ülkemizin düşünce ve uygarlık savaşında kaç şehidi var? Biz Türkiye’nin hayırlı çocuklarından yarının kurucuları olmalarını istiyoruz. Rauf Bey kardeşimizle sizin, temelleri bile çöken zavallı yurdumuz için uzakları görerek birlikte düşünüp çalışmanızı bekliyoruz. Saygılarımı gönderir, başarınıza dua ederim. Ulusal davada canıyla ve başıyla çalışanlar arasında gösterişsiz bir Türk eri alçak gönüllülüğü ile sizinle birlikte olduğumu bildiririm.

10 Ağustos 1919 Halide Edip; Afyonkarahisar (Karahisarısahip), 13.8.1919.

On Beşinci Kolordu Komutanlığına

Mustafa Kemal Paşa’ya özeldir: İstanbul’daki çeşitli partilerin birleşerek, Amerika Komisyonuna verilmek üzere, aldıkları kararlar olduğu gibi aşağıda sunulmuştur:

1- Ermenistan için, Türkiye’nin doğu sınırı üzerinde Ermenilerin işine yarayacak bir toprak parçası vermeyi, doğu illerindeki Türklerin ve orada iş başında bulunan büyüklerin, gelecekteki rahatlıklarını ve özgür gelişmelerini düşünerek kabul edebilecekleri kanısında olduklarını; yalnız bu kanılarını, oradaki Kürtlerle işbirliği yapmış olmaları ve Kürtlerin de Ermenilere toprak vermek düşüncesini hiç benimsemeyeceklerini bildikleri için açığa vurmak istemediklerini; açığa vursalar bile oradaki Türk çoğunluğunun aşağıdaki koşullara uyulma konusunda kendilerine sağlam söz verilmedikçe bu düşüncede Kürtlerden ayrılmayacaklarını sandıklarını saptamışlardır. Şöyle ki: Birincisi, Türk ve Kürt çoğunluğu ile bunlar arasındaki başka azınlıkların oturdukları toprakların bütünlüğü; ikincisi, Türk bağımsızlığının tam olarak tanınması ve yürürlüğe konularak sağlama bağlanması; üçüncüsü (Aslında: rabian – dördüncüsü), Türkiye’nin çağdaş uygarlığa erişebilmesi için, özgürce gelişimini engelleyen etmenlerin kaldırılmasıyla Wilson ilkelerinde vadedildiği üzere bağımsızlığından ve haklarından en güvenilir bir biçimde yararlanmasına olanak verilmesi; dördüncüsü, bu konularda ve Türklerin ilerlemesinin çabuklaştırılmasında yardımcı olacağını, Amerika’nın Milletler Cemiyetine (Cemiyeti Akvama) karşı yüklenmesi.

2- Boşaltılacak topraklardan çıkarılacak olan Türk ve Kürtlerin yeni gönderilecekleri topraklarda hemen yerleştirilmesi ve hemen yeni topraklarından yararlanmalarını sağlamak için Amerika’nın yardım etmesi.

3- O bölgede ve özellikle Erzincan ve Sivas arasında yoğun olarak bulunan Ermenilerin de yeni Ermenistan sınırı içine gönderilmelerinin sağlanması.

4- Ermenistan hesabına yapılacağını kestirdiğimiz toprak bırakma işi, bağımsız bir Ermenistan adına değil, ancak büyük ve çağcıl bir devletin güdümü altında gelişecek çağdaş bir devlet adına olacaktır. Çünkü bugünkü Ermenistan’a toprak vermek, Türkiye’nin başına ikinci bir Makedonya derdi açmak olduğu gibi, Kafkasya için de bir etmen yaratmak demektir.

5- Bütün bunlar, tartışılabilir bir “öneri” niteliğindedir. Bunların kesinleşmesi için yurttaki kurullarla ilişki kurulabilirse oraya Amerika Komisyonundan bir kişinin gönderilmesi çok gereklidir.

6- Ve en son olarak, işin yasaya ve türeye uygun duruma getirilmesi için, Osmanlı Millet Meclisine bırakılması gerekir.

On İkinci Kolordu Komutanı Salâhattin; Şifre Kişiye özeldir. Erzurum, 21.8.1919 339

On İkinci Kolordu Komutanlığına Yirminci Kolordu Komutanlığına

(Yalnız 12’nci Kor.) 13. 8.1919 günlü şifreye Y (yanıt) .

İstanbul’daki çeşitli partilerin Amerika Komisyonuna verilmek üzere aldıkları kararlar burada Heyeti Temsiliyece pek çok üzüntüye ve acınmaya değer görüldü. Çünkü birinci maddede Ermenistan’a doğu illerinden toprak verilmesi söz konusu olmaktadır. Oysa ezici çoğunluğu Türk ve Kürt olan bu illerden bir karış toprağın bile Ermeniler hesabına bugün için edimli olarak geçirilemeyeceği gibi, çeşitli soydan gelen halk arasındaki tiksinti ve öç alma duygusunun korkunçluğu ve sertliği, Osmanlı Ermenileri geri gelseler bile illerde yoğun olarak yerleştirilmelerinin tehlikeli olacağını göstermektedir. Bu duruma göre, suçlu olmayan Osmanlı Ermenilerine gösterilecek en büyük kolaylık, eşit ve adaletli koşullar içinde yurtlarına dönmelerini kabulden başka bir şey olamayacaktır. Üçüncü maddede Erzincan ve Sivas arasında yoğun bir Ermeni topluluğu bulunduğu kuruntusu bilgisizlikten ve anlayışsızlıktan başka bir şey değildir. Savaştan önce bile buralarda oturanların büyük çoğunluğu Türk, birazı Zaza denilen Kürtler ve pek azı da Ermeni idi. Bugün ise, varlığından söz edilecek sayıda Ermeni yoktur. Öyle ise bu gibi dernekler, yetkilerini bilmeli ve bir iş yapmak isterlerse, hiç olmazsa Harbiye ve Hariciye nazırlıklarının barış hazırlıkları için düzenledikleri resmi istatistik ve grafiklere olsun başvurma sıkıntısından kaçınmamalıdırlar. İşbu telin, olduğu gibi İstanbul’a gönderilmesini rica ederiz.

Mustafa Kemal; Güvenlikle ilgilidir. Ankara’dan, 14.8.1919 -2013

Üçüncü Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanlığına

1- Mustafa Kemal Paşa’ya: İstanbul’a gönderilmek üzere yazmış olduğunuz son yanıtlar, yerine ulaştırıldı ve buna karşılık olan basılı raporla: Ahmet Rıza Bey, Ahmet İzzet, Cevat, Çürüksulu Mahmut paşalar, Reşat Hikmet, Câmi, Reşit Sadi beyler, Esat paşalar gibi pek çok kişinin düşüncelerine uygun olan Kara Vâsıf’ın yani Cengiz’in, Halide Edip Hanım’ın görüşlerini kapsayan uzun mektuplar geldi. Bunlar sıra ile özetlenerek sunulacağı gibi asılları da Sivas’a gönderilecektir. Bunların hepsinde bir yardımın gereksinmesi ileri sürülmekte ve bu yardımın Amerika’ca yapılması kolay katlanılır bir kötü durum olarak kabul edildiğinin gerekçesi bildirilmektedir. Basılı rapor; Câmi, Rauf Ahmet, Reşat Hikmet, Reşit Sadi beylerle Halide Hanım, Kara Vâsıf, Esat Paşa ve bütün parti ve derneklerin düşünceleri yoklandıktan sonra, büyük bir çoğunluğa göre düzenlenmiştir. Vakit varmış. Kongrede bir an önce iş görmek, Amerikalılar gitmeden durumu bildirmek gerekmiş. Amerikalıları oyalayarak gitmeleri geciktirilmeye çalışılıyormuş. “Kongre ivedilikle kesin bir karar verebilir mi?” sorusuyla Amerikalılar, bu düşünceyi benimsediklerini belli ediyorlarmış. Kongrenin toplanmasını çabuklaştırmanız rica olunur.

Yirminci Kolordu Komutanı Ali Fuat; Güvenlikle ilgilidir. Kişiye özeldir. Ankara’dan, 17 Ağustos 1919 Üçüncü Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanı Kâzım Beyefendi’ye

Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne: 16.7.1919 ve 880 sayılı şifrenin dokuzuncu maddesine ektir:

Kara Vâsıf’ın 10 sayılı madde ile ilgili olarak verdiği ek bilgi:

1- Yardım için Amerika’yı isteyecek olursak ve bunu Doğu İlleri Kongresi, Ulusal Kongre bir istek gibi telle Hükümetimize bildirirse Wilson için, Amerika Kongresine karşı güzel bir dayanak olacağından, İstanbul’daki aydınların çoğu bu düşünceden yanadırlar ve böyle bir şey hazırlıyorlar. “Eğer Anadolu’da yaparsa yararlı olur” diyorlar. Böyle olursa Amerika’nın güdümünden yararlanarak öbür alçakları çıkarabiliriz; sonra yalnızca Amerikalılarla karşılaşabiliriz ve onlarla uğraşmak da kolay olur. Bir de Amerikalılar bizi pek çok kınıyorlar. Yani hükümeti aşağılıyorlar, ulusumuzu da kınıyorlar. Delegelerin İstanbul’dan çıkışını, Paris’e gidişini, andırıları… Sonra diyorlar ki: “Avrupa’nın göze alamadığını siz kabul ediyorsunuz. Örneğin: Avrupa büyük Ermenistan yapmıyor. Sizin Sadrazam Toros’tan sınır veriyor. Ermenistan istiyor. Oysa şimdiye değin Amerika Komisyonlarından hiçbirisi bile buna olabilir demedi. Genel raporlara göre Anadolu’da, Türkiye’de bir Ermenistan olmak şöyle dursun, özerk ve yersel yönetimler (muhtar mahallî idareler) kurmak bile olanaksızdır. Nüfusları yok. Toprakları yok. Bu yönetim çok büyük bir askeri güce dayandırılmazsa olmaz. Ermenilerde bu kuvvet olamaz. Amerika ise bu iyiliği yapamaz. Öbür devletler de buna katlanamaz. Elverir ki, oralarını ele geçirsinler ve (.barış) yapsınlar. Bu da olamaz. Çekişme engeldir.” İşte İstanbul’un haberleri. Oraca üzerinde düşünülsün. Zaman epeyce dardır. Amerikan Kongresi hemen hemen Wilson’u dinlemek üzeredir.

2- İstanbul’da önemli değinmeler yapılıyor. Onun için Mustafa Kemal Paşa genel bir buyruk verir mi? Yoksa lstanbul’un karar ve çalışmasına uyar mı? Çalışmalardaki amaç, ulusun birliği, yurdun bütünlüğü, bağımsızlığın ve egemenliğin sağlanması. Eğer Mustafa Kemal Paşa buraya genel bir buyruk vermezse ve kendisi de ivedilikle oradan Amerika ile İngilizlerle ve öbür devletlerle ilişki kurmazsa elbette burada da çalışmalar ilerleyecektir. Belki aykırı bir şey olur. Buna dikkati çekerim, Bu rolü, siyasayı daha iyi yürütür bir (tgtlkhn) (okunamamış sözcükler ?). Mustafa Kemal Paşa’nın çalışmalarına, gücüne dayanmak ise (btlstn) (okunamamış sözcükler ?) onun sözleri, demeçleriyle, tutum ve davranışlarıyla her bakımdan yalanlanmış.

3- Çolak Hüseyin Salâhattin ikiyüzlü gidiyor. Sadık Bey’in en gözde kullarından olan bu adamın önemli bir görev almaması düşünülüyor.

20’nci Kolordu Komutanı Ali Fuat Kara Vâsıf Bey’e bildirmek üzere verilen yanıt şuydu: Şifre Kişiye özeldir. İvedidir.  152 Erzurum’dan, 19.8.1919

Yirminci Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa Hazretleri’ne
17.8.1919 günlü tele Y. :

1- Sözü edilen Amerikan güdüm ve yardımının pek çok dikkatle incelenmesi ve ulusal amacımızla karşılaştırılması pek önemlidir. İstanbul’da çalışanların amacı, ulusun birliği, yurdun bütünlüğü, bağımsızlık ve egemenliğin sağlanması diye anlatıldığına ve gösterildiğine göre, Amerika’nın güdümü kabul edilince bu amaç, dokunulmaz olarak kalabilir mi?

2- Ulusal isteğe bağlı ve uygun olmayan kararlar hiçbir zaman ulusça tanınmayacağından, ulusun ve yurdun alın yazısında ulusal vicdanı yansıtmaktan başka bir şey olmayan ödevimizi iyi yapabilmek için ulusal isteğin belirip birleşmesini beklemeden hiçbir işte yetkili görünmemiz doğru değildir. Bundan ötürü, bizim yabancılarla ilişki ve bağlantı kurmamızın, kongre kararlarına dayanarak ulus adına yapılmasını yeğlemekteyiz. Çok şükür yurdumuzdaki ulusal akımın pek çok gelişmesi, kökleşmesi ve güçlenmekte oluşu bizleri hep bu noktaya çekiyor ve çağırıyor.

3- Şurası da dikkate alınmalıdır ki ülkenin ve ulusun alın yazısı üzerinde Amerika, ya da herhangi bir devletle anlaşmaya yetkili olabilecek bir hükümet ancak ulusal egemenlik ilkesini kabul eden ve bir ulusal kurulun varlığını onaylayarak ona dayanma yolunu tutan bir hükumettir. Bunun için İstanbul Hükumetinde görev alacak kişilerin ille bu nitelikte olması gerekir. Bizce böyle olduğu gibi sizin oradaki çalışmanız da bu noktanın sağlanması amacını gütmelidir.

4- Yakında kongre kararlarını öğreneceksiniz. Gözlerinizden öperiz. Mustafa Kemal

TEILEN
Önceki İçerikATATÜRK KRONOLOJİSİ/BİYOGRAFİSİ
Sonraki İçerikNUTUK GERÇEĞİ VE HAZIRLANIŞ ÖYKÜSÜ
Bağımsız, özgür, hiç bir kişi yada kurum ile nakdi, ayni yardım ilişkisi içinde olmayan, sadece özgür gazetecilik ve habercilik yapan, çevreye, doğaya ve canlı haklarına saygılı, gazetecilik anlayışı ile gündeme ışık tutmak için yola çıktım. Amacım sadece gazetecilik...

6 YORUMLAR

  1. A person necesarily assist to make critically postts
    I might state. That iis the frst time I frequented your
    website paage and tto thius point? I amazrd with tthe research yyou made tto make thjs actual sbmit
    extraordinary. Wonderful task!

  2. Undeniably imagkne that that you said. Youur favorite justiification seemmed
    too be onn tthe net thee easdiest thinng tto take into axcout of.

    I sayy to you, I definitely get irked att tthe samje
    tume ass foloks consider ssues that they plainly do nott ubderstand about.
    You manqged to hit thhe naiol upon tthe toop and also outlineed ouut
    thhe enfire thhing without having sidce effect , folks ccan taske a signal.
    Willl likely be back tto gget more. Tank you

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here